ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, 2 Nisan 2004 yılında, Büyük Ortadoğu Projesi’nden (BOP) söz ederken, Türkiye’yi “İslam Cumhuriyeti” olarak tanımladı ve “Irak; Türkiye, Pakistan ve diğer İslam Cumhuriyetleri gibi bir İslam Cumhuriyeti olacak” dedi.(1) Türkiye, aslında ABD tarafından BOP’un hedef ya da model ülkesi yapılıyordu.
ABD’nin önemli siyaset bilimcisi Samuel Huntington: “Eğer Türkiye Batılı ülke olma ısrarından vazgeçer, modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde olduğunu göstermeye daha çok ağırlık verir ise, bütün dünyaya ve İslam’a büyük model olur.”(2) sözleriyle “Ilımlı İslam” modelinin Türkiye’ye uygun düştüğünü vurgulamıştı.
ABD Dışişleri eski Bakanı Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı iken 7 Ağustos 2003’te BOP kapsamında, 23 ülkenin rejimi ile sınırlarının değişeceğini belirtmişti. Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Irak, Suriye, Lübnan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan’ın oluşturduğu ülkeler, 17 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kapsamaktaydı.(3) Libya, Irak ve Suriye’de hedefe ulaşıldı. Sıra, İran’dan sonra Türkiye’de. Bu gerçeğe rağmen, Türkiye’de ¨Arap Baharı¨nı destekleyenler var.
Türkiye’nin 2011’e kadar güney komşuları; Irak, Suriye ve Barzani idi. Şimdiki komşuları ise ABD, Rusya, PYD/PKK ve Barzani oldu. Yani, iki küresel güçle komşu olan bir Türkiye. Zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olduğu belirlenen Türkiye’nin güneyi Doğu Akdeniz ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İsrail’in savaş gemileriyle dolu. Doğu Akdeniz’de de Türkiye’nin komşuları artık ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İsrail.
2011’de Suriye’de başlayan iç savaş devam ediyor. Ve en az 15-20 yıl daha sürmesi bekleniyor. ABD’nin ısrarlı desteğiyle PKK’nın kolu PYD, Fırat’ın doğusunda hayal edemeyeceği büyüklükte, Suriye’nin yaklaşık %30’unu kapsayan bir coğrafyaya sahip oldu. Fırat’ın doğusunda PYD/PKK’nın gücünün 70 bin teröriste ulaştığı söyleniyor. PKK Irak’ta Sincar ve Mahmur’a da yerleşti. Türkiye, eskiden sadece PKK bölücü terör örgütüyle mücadele ederken, şimdi PKK, IŞİD/DAEŞ, El Nusra (El Kaide) ve FETÖ var. Hatay ve Kilis sınırında yer alan İdlib, üç milyona yaklaşan nüfusuyla patlamaya hazır bir bomba gibi. İdlib’de, muhalif gruplar içinde El Kaide’nin Suriye kolu Heyet Tahrir Üş Şam (El Nusra) en önemli aktör. İdlib’e Suriye’nin Rusya destekli bir operasyon başlatması durumunda, Türkiye terörist unsurların akınıyla ve yeni bir sığınmacı göçüyle yüzleşebilir.
TSK, Kuzey Irak’ta Kandil operasyonuna devam ediyor. PKK, kayıp vermemek için Kandil’i boşaltarak İran tarafına, Mahmur’a, Sincar’a ve Fırat’ın doğusuna kaçacaktır. Kandil’in kontrol altına alınması, PKK’nın gücünün azalmasına veya etkisiz duruma getirilmesine neden olmayacak. Fakat, PKK yönünden önemli bir coğrafya olan Kandil’in kontrolü Türkiye iç kamuoyunda 1999’da PKK başının yakalanmasının yarattığı tepkiye benzer bir atmosfer oluşturacaktır. Bu tepki, 24 Haziran seçimlerinde siyasi iktidar lehinde bir rüzgar estirecektir. Teröristler Kandil Dağı’na ulaşılması güç, anavatanları gözüyle bakarlar. Türkiye, örgütün çökertilmesini sağlayacak bir bölge olarak görür. Ancak Kandil operasyonu, Türkiye’ye yönelen ana tehdidin Suriye’de Fırat’ın doğusu olduğu gerçeğini değiştiremeyecektir. Harekatın ağırlık merkezi Fırat’ın doğusudur.
Türk ve ABD Dışişleri bakanları, 4 Haziran 2018’de ABD’de Menbiç yol haritası üzerinde anlaştılar. Menbiç’teki PYD/PKK’nın silahlarını teslim ederek Fırat’ın doğusuna çekileceği, Menbiç’te Türkiye’yle ABD’nin ortak devriye faaliyeti yürüteceği, yerel yönetim kurulacağı konuları oldukça önemli. Türkiye, yol haritası üzerinde anlaşmanın sağlandığını belirtirken; ABD’den çelişkili açıklamalar gelmekte. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert, anlaşmadan bir gün sonra 5 Haziran 2018’de, Türkiye ile ABD arasında Menbiç konusunda ortaya konulan yol haritasının koşullara bağlı bir anlaşma olduğunu söyledi. Hangi koşullar? Tutuklu rahip Brunson’ın ABD’ye verilmesi mi? İran’a karşı başlatılacak operasyonda, ABD-Suudi Arabistan cephesinde Türkiye’nin yer alması mı? Ya da başka bir koşul mu?
Aynı gün, Menbiç Askeri Meclisi Komutanı: “YPG’nin şu anda Menbiç’te çok az sayıda danışmanı bulunuyor. YPG, güçlerini çektiği zaman silahlarını Menbiç Askeri Meclisine teslim edecek.” açıklamasında bulundu. Menbiç’te yaklaşık 6-7 bin YPG’li var. Bu sayı, ¨çok az sayıda danışman¨a dönüştü. Menbiç Askeri Meclisi YPG/PKK’dan oluşuyor. Yani, YPG/PKK çekilirken silahlarını yine YPG’ye teslim edecek. Hasan amca, amca Hasan misali…
ABD Savunma Bakanı Mattis, Suriye’de bir yandan Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını gidermeye çalışırken diğer yandan DSG’yi (Demokratik Suriye Güçleri) dışlamayan bir çözüm yolu aradıklarını belirtti. Yani, ABD YPG’yi bir kenara itmeyecek, kara gücü olmaya devam edecek.
7 Haziran 2015 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinden 10 Mayıs 2018 tarihine kadar, 901 askerimiz, 356 polisimiz, 101 güvenlik korucumuz olmak üzere toplam 1.358 şehidimiz oldu.(4) 1999’da terörist başının yakalanmasının ardından, örgütte ortaya çıkan çöküş sürecinde 2002’de şehit sayısı yedi güvenlik görevlisiydi. Devlet, bu fırsatı değerlendiremedi. Ve şimdi Suriye’de Fırat’ın doğusunda, 600 kilometrelik sınırın güneyinde tehdide eklenen 70 bin teröristten söz ediliyor. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 24 Mayıs 2018 tarihli raporuna göre, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyon 589 bin 384. Bunların 215 bin 665 kişisi kamplarda yaşıyor.
¨Tarih ulusların tarlasıdır. Her ulus, bu tarlaya ne ekerse gelecekte onu biçer.¨
(1) Metin Aydoğan, Türkiye Nereye Gidiyor, Umay Yayınları (6.Baskı), 2007, s.51.
(2) Fevzi Uslubaş, İmparatorlukların Bataklığı, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul, 2005.
(3) Metin Aydoğan, Türkiye Nereye Gidiyor, Umay Yayınları (6.Baskı), 2007.
(4) Saygı Öztürk (Köşe Yazısı), Sözcü Gazetesi, 8 Haziran 2018.
YORUMLAR