Museum, Church ve Mosque dedik!

Ve Anlamalarını Bekledik Yılda kaç bin turist ağırlıyoruz? Bunun ne kadarı yerli ve ne kadarı yabancı? Hak ettiğimizden fazlası mı yoksa akmasa da damlıyor mu? Peki, gelenler yeterli mi? Hayır mı? Tamam da, bizler ne yapıyoruz? Eldekini omuzlarken, hangi hataları ısrarla tekrar ediyoruz? …Turizm geliri; Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan 1. çeyrekte bir önceki […]

Ve Anlamalarını Bekledik

Yılda kaç bin turist ağırlıyoruz? Bunun ne kadarı yerli ve ne kadarı yabancı? Hak ettiğimizden fazlası mı yoksa akmasa da damlıyor mu? Peki, gelenler yeterli mi? Hayır mı? Tamam da, bizler ne yapıyoruz? Eldekini omuzlarken, hangi hataları ısrarla tekrar ediyoruz?

…Turizm geliri; Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan 1. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %17,1 azalarak 3 milyar 369 milyon 753 bin dolar oldu. Turizm gelirinin %71,8’i yabancı ziyaretçilerden, %28,2’si ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi. Bu çeyrekte yabancıların ortalama harcaması 637 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması ise 880 dolar oldu…
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2017 için verilen bu rakamlar içinde ‘biz’ ne kadar varız, bilmiyoruz! Hatay’ın sahip olduğu kültürel ve tarihi varlık, bu ziyaretçi yoğunluğunun kaçta kaçını ağırlama imkanına kavuştu, net değiliz! Ama bu pastadan pay alma adına ‘yapmamız’ gerekenleri çok iyi biliyoruz… Peki, yapılması gerekenlerin neresindeyiz, bakalım mı?
-YÖNÜMÜZ NE?-
Kültür ve Turizm Bakanlığı ‘Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ 2016 kayıtlarına göre, Hatay’ın korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı istatistiği içerisinde ‘Sivil Mimarlık Örneği’ 510 yapı var… Kalıntılar noktasındaki rakam ise 44! ‘Korunmaya Alınan Sokaklar’ başlığına bakıldığında bu rakam 2 olarak beliriyor… 104 Dinsel yapı mevcutken, kültürel yapı sayısı 109 olarak netleşiyor. Anıt ve Abideler konusundaki istatistiğimiz mi? 3…
Peki, bizdeki listenin kalabalık halinin trafiğinde nasıl bir düzenimiz var, yakından bakalım mı? Özellikle de, Bakanlık listesi içerisinde alt alta sıralanan bu rakamların karşılığını bizler nasıl yönlendiriyoruz, ona bakalım!
-KİM YAPTI?-
Fotoğraf karelerine yansıyan Hatay Turizmi’nin Antakya ayağında durup da soralım o zaman! Bu yön tabelaları için son kararı kim veriyor, bunun cevabını arayalım. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü önünde de bir örneği duran bu ‘konumlandırma’nın altında kimlerin imzası var, soralım! Eldeki kentin ‘gidilmesi’ , ‘görülmesi’ ve ‘gezilmesi’ gereken yerlerini bu kente ilk kez geleceklere anlatırken neyi eksik yapıyoruz, onu görelim! Çünkü bahse konu yön tabelaları oldukça net! Aslında Türkçe noktasında oldukça net! Peki ya diğerleri? Onlar için ne kadar netiz?
-EKSİK KELİMELER-
Burası, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü önündeki bir yol ayrımı ve yol ayrımının tam da köşe noktasına yerleştirilmiş bir yön tabelası. Burada, Antakya özelinde ve Hatay başlığında gidilmesi tavsiye edilen 3 önemli ziyaret noktasına işaret edilmiş. Biri, Saint Pierre Kilisesi. Dünya’nın ilk mağara kilisesi. Hz. İsa ve havarilerinin kadim topraklara bıraktığı mesajın en net adresi. Yön tabelasında ‘Saint Pierre Kilisesi’ yazmışız yazmasına da, hemen altına ‘Church’ diye eklemişiz! Yani ‘kilise’… Ama hangi ‘kilise’, anlatmamışız! Yabancı misafirlerimizden, alttaki tek kelimelik ‘İngilizce’ kelimeyi hemen üstündeki ‘Saint Pierre Kilisesi’ ile tamamlamasını, hatta ‘leb’ demeden ‘leblebi’ kısmını anlamasını beklemişiz.
Bu kadar mı? Hayır… Aynı durum, aynı noktaya eklenen Habib-i Neccar Camii için de, Hatay Arkeoloji Müzesi için de geçerli. Onlar için de Türkçe kısımlarının altlarına ‘Mosque’ yani ‘Cami’ ve ‘Museum’ yani ‘Müze’ demişiz! Demişiz ve yine anlamalarını beklemişiz! Bizdeki ‘yön anlatımı’ bu kadar diye de eklemişiz! Ama olmamış! Yapmışız ama olmamış! Çünkü yaptığımızı zannettiğimiz şeyle olanı daha da bozmuşuz!
-AMAÇ MARKA MI?-
Bunun cevabı ‘EVET’ olmalı! Zira tam da bu noktada duran ve geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen Altınözü Zeytin ve Zeytinyağı Festivali için konuşan Hatay Valisi Erdal Ata’nın dedikleri de buna dair. Özellikle de, “Zeytin ve zeytinyağı üreten çiftçi ve sanayicilerimize bir mesajım var” derken…
“İlimizde çok fazla miktarda zeytin ve zeytinyağı üretilmesine rağmen, maalesef ulusal düzeyde TANINAN bir MARKAMIZ yok. Buradaki üreticilerimizin bir araya gelerek bir MARKA yaratmalarını özellikle rica ediyorum. Bu MARKANIN da hem ilimizin hem de ülkemizin tanıtımında önemli katkıları olacağına inanıyorum. MARKA yaratarak marketlere girildiği takdirde, hem üreticimizin hem de sanayicilerimizin katma değerini yükseltme şansı olacaktır. Bu konuda Valilik olarak, Kalkınma Ajansı olarak, YİKOB olarak üzerimize ne düşüyorsa her türlü desteği vermeye hazırız.”
-VALİ’YE SORALIM!-
Sayın Valimize, buradan, eldeki turizmin yön tabelasında duranlar olarak soralım mı? Sahi, amacımız marka yaratmakken, eldeki ‘marka’ için nasıl oluyor da hala yön tabelalarımızı ‘doğru’ bir şekilde yazamıyoruz? Saint Pierre Church yerine sadece ‘Church’, Habib-i Neccar Mosque yerine sadece ‘Mosque’ ve Hatay Archaeological Museum yerine sadece ‘Museum’ yazarak ne kadar öteye gitmeyi planlıyoruz? Ama asıl olan da… Detaylara hakim değilken, ‘özne’ye nasıl sahip çıkmayı düşünüyoruz?    -Tamer Yazar-

Exit mobile version