Antakya’nın en işlek noktasındaki tarih noktalarından biri olan ve 16. yüzyıla inen hikayesi ile kent siluetinin vazgeçilmezleri arasında yer alan Ulu Cami, avlusundaki bozuk çeşmelerin uzun süredir boşa akan suları yüzünden şikayet konusu!
Taş döşeli geniş avlusu, meyve ağaçları, taş avlusunun orta yerindeki görkemli şadırvanı ve sivri külahlı minaresi ile Antakya camilerinin en eskisi ve en büyüğü konumundaki Ulucami, ibadet etmek isteyenlerin olduğu kadar, günün yorgunluğunu atmak isteyen kent insanının da önemli mola noktalarından biri durumunda.
Asi kenarındaki tarihi caminin abdest alınan çeşmeleri ise, eldeki bu tablonun şikayet noktasını oluşturuyor. Bu konuda konuşan yaşlı bir Antakya’nın söyledikleri de ‘biraz dikkat’ noktasında:
“Namaz için geldiğim gibi, ara ara dinlenmek için gelip avlusunda da otururum çoğu zaman. Ama bir şey var, epeydir gördüğüm, ara ara buraya gelenlere de ‘niye yapmıyorlar’ diye serzenişte bulunduğum… Çeşmeler! Görüyorsunuz şunları! Kapatmaya çalışsanız da, kapanmıyor. Artık tamir edilmesi gerekiyor. Bunu söylerken de gözüm ha bire o tarafa kayıyor. Çünkü insan üzülüyor. Boşa akan su kadar üzüldüğüm başka bir şey yoktur şu hayatta. Görülmeyen bir yer olsa, ‘tamam’ diyeceğim. Ama bu kadar insanın ibadet için geldiği bir yerde görevliler bu durumu nasıl fark etmiyor, anlamak zor. İsrafın ‘haram’ olduğunu söyleyip dururken, şu hali çaresizlikle izlemek o yüzden canımı sıkıyor.” -Tamer Yazar-