Peki, isimlikler!
Anadolu’nun arkeoloji bakımından en zengin yerlerinden biri olan Antakya’daki Arkeoloji Müzesi, çalışmaları sona eren ikinci etabının da tamamlanmasıyla “Dünyanın en büyük mozaik koleksiyonunun sergilendiği müze” unvanında! Ancak sergi salonlarını süsleyen eserlerin birçoğunda hala isimlikler yok! Bir diğer sorun da, Müze Adresi! Turizm Bakanlığı’na göre, Müze, hala kent merkezinde!
4 yıl önce yeni binasında hizmete açılan Arkeoloji Müzesi, 2016 yılında yaklaşık 180 bin, 2017 yılında ise yaklaşık 220 bin kişi tarafından ziyaret edildi. 2018’de bu rakam daha da arttı. 2019 hedefi ise çıtayı çok da ileriye taşıma umudunda. Ancak mevcut sorunların çözümleri noktasında ısrar edenler, böylesi önemli bir turizm adresinin ‘yönetiliş ve sunum’ noktalarında sorun yaşadığı konusunda hemfikir.
-MÜZE NEREDE?-
Müze adına dile getirilen ilk sorunlardan biri, Bakanlık düzeyinde yaşanıyor. Zira Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi portalı üzerinden Müzeler kısmına giren ve buradan da Hatay Arkeoloji Müzesi kısmını tıklayanlar, “Dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonu” başlığında şöyle bir metin ile karşılaşıyor:
“Antakya’da Cumhuriyet Alanı’nda, Asi ırmağı kenarında ve köprü yakınında bulunan Antakya Mozaik Müzesi, sergilenen mozaiklerin büyüklüğü, sayısı ve kalitesi açısından dünyanın en zengin ikinci mozaik koleksiyonuna sahip olduğu gibi sikke koleksiyonu bakımından dünyanın üçüncü büyük müzesidir. Müzede Hitit, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden eserler ve Harbiye, Antakya, Atçana, Seleukeia Pieria ile İskenderun buluntuları sergilenir. Çok detaylı işlenmiş ve eşsiz renklere sahip mozaik koleksiyonu eşsiz niteliktedir.
Hatay’da bilimsel kazı çalışmaları 1932 yılında başladı. O yıllarda Fransız idaresinde bulunan kentte mimar Michel Ecocherde tarafından hazırlanan bir projeyle çıkan eserlere göre bir müze hazırlandı. 1939 yılında tamamlanan müzede üç ayrı bilim heyetinin sürdürdüğü kazılar sonucunda çıkan eserler toplandı.
Mozaik müzesi olarak planlanan binanın yapımına 1934 yılında başlandı, Hatay Devleti zamanında tamamlandı, düzenlemesi uzun sürdüğünden 23 Temmuz 1948’de Hatay’ın kurtuluş bayramında ziyarete açıldı. Müzenin genişletilmesi için yapılan ek inşaat da 1974’te tamamlandı.”
Anlatılanlar güzel, ancak Bakanlığın web adresinde, 4 sene önce açılan bir müzenin hala eski adresinde gösteriliyor olmasının ciddi bir ‘güncelleme’ sıkıntısı yarattığı ifade ediliyor. Bunu ifade edenler, ilgili ve sorumlu kişilerin, doğru güncelleme için devreye girmesi gerektiğini de belirtiyor.
-İKİ ADRES!-
Bir tur rehberinin değerlendirmesi şöyle:
“Bakanlık sitesi üzerinden Müzeler adına ‘rehberlik’ kullanan bir çok insan var, ki bu anlamda, evet… Düzeltilmesi gereken bir kısım. Ama bu durumun Bakanlık nezdinde olması da ilginç! Ama daha garip olanı da şu ki… İfade ettiğiniz sayfanın üst metninde, adres eski olanı işaret ediyor. Sayfayı aşağıya kaydırdığınızda ise adres ‘Reyhanlı Kara Yolu üzeri No: 1 Hatay’ olarak değişiyor. Yani yeni adres! Ama ilk okunan yer, hatalı olan, yani yanış olan! Zaten orada paylaşılan da eski müzeye dair bir fotoğraf. Oluyor böyle şeyler. Turizm sektörü, kendi içinde fıkralarla dolu bir sektör. Bu daha ne ki!”
-HANGİSİ ‘HANGİSİ’-
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Hatay coğrafyasında kazılarda ortaya çıkarılan mozaikten sikkeye, pişmiş toprak kaplardan ünik eserlere kadar, kentteki zenginliğin yansıtıldığı Antakya Arkeoloji Müzesi, 43 bin yıl öncesinden günümüze kadarki arkeolojik buluntularla yerli ve yabancı misafirlerin ziyaret ettiği en önemli yerlerin başında gelse de, yaşanan sıkıntılar, dikkat çekiyor. Açıldığı günden bugüne ‘sergileme’ alanlarında bulunan eserlerin sunumuyla ilgili ‘hataların’ gündeme taşındığı Müze’ye dair ifade edilenler, bu defa ziyaretçilerden gelsin mi?
O.B. > Çocuklarla geldik ve çok, ama çok beğendik. Sadece, buraya ilk ulaştığımızda ‘bu bina mı?’ dedim kendi kendime! Müze deyince, daha bir müze binası bekliyor insan. Yanlış anlaşılmasın ama, uzaktan bakınca ya Adliye binası gibi ya da bir AVM gibi görünüyor. Çok düz bir bina. Bir de Müze olduğuna dair dışarıdan size verdiği hiçbir mesaj yok. Bence bir takım uygulamalarla, içerideki görkemi dışarıya taşıyabilirler.
H.M. > Çok müze gezen biriyim ve burası da, eserler bakımından birçok müzeye adeta tur bindiriyor. Çok fazla şey var. İki saat kadar Müze’de kaldım ve çıktığımda hissettiğim şey, ‘iyi ki gelmişim’ oldu. Tek sorun, birçok eseri anlamadım. Şöyle ki… Anlamadım derken! Bakıyorsunuz… Karşınızda, ama… Anlamıyorsunuz! Çünkü o esere dair bilgi bulamıyorsunuz. Düşünsenize… Ünlü bir tekstil markasısınız, ama, fabrikadan çıkan binlerce parça ürüne etiketlerini yapıştırmayı unutuyorsunuz! O şekilde de mağazalara gönderiyorsunuz! Bu olası bir şey mi? Bir marka bunu yapar mı? Bir marka adına böyle bir hata affedilebilir mi? Bir tekstilci olarak, örnek kendimden… Ama burada da durum farklı değil. Sergi salonlarında isimsiz sunum yapmanın mantığını anlamıyorum. Bunu nasıl yapabildiklerini de… Bir de olanlar da var, ama eser bir yerde isimlik başka bir yerde! Bence şu işi ‘fabrika örneğinden’ yola çıkıp, nasıl yönetmeleri gerektiğini oturup da bir düşünsünler. Çünkü yapılanlar çok düşünülerek yapılmış şeyler değil.
G.Ç. > Bazı müzelerde, gelen ziyaretçilere, müzenin giriş bankosunda kendi dillerinde (Türkçe, İngilizce, Almanca gibi dillerde) cihazlar ve kulaklıkları verilir. Bunla dolaşırsınız, ki o zaman o ifade ettiğiniz sorun olmaz. Sorduk, ama yokmuş sanırım. Uygulama pratiğe geçerse, sorun kalmaz bence. Ama yine de tek bir şey soracağım! Bu, müzenin önündeki tekerlek gibi duran şey nedir? Bize değirmen dendi, ama! Bir mozaik müzesi önü için garip olmamış mı? Hani şey beklerdim ben… Mesela, mozaiklerle bezeli bir meydan ya da büyük bir heykel, sütunlar belki!
J.B. > Burada olanlara hayran hayran bakmak, kaçınılmaz. Benim favorim Antakya Lahdi. Ne inanılmaz bir taş işlemesidir o. İnanılmaz bir görsellik. Tek sorun… Buraya gelirken, Bakanlığın web sitesi üzerinden adres tespiti yaptık. Eski adresi vermiş meğerse… Ama aynı sayfada yeni adres de varmış, onu fark etmemişiz. Bence değiştirsinler. En azından koca Bakanlık, kendi müzesinin adresini doğru versin bence! -Tamer Yazar-