NATO son zamanlarda en fazla tartışılan bir ittifak. Türkiye’nin NATO’dan uzaklaştığına dair görüşler, içte ve dışta NATO’dan ayrılma yönünde bazı tartışmalar var. Türkiye ve NATO konusunu, birkaç yazıda incelemeye çalışacağız…
NATO ZİRVESİ’NİN ANA GÜNDEMİ
İngiltere’nin başkenti Londra’da, 3-4 Aralık 2019 tarihlerinde NATO Liderler Zirvesi düzenlenecek. Zirve’nin ana gündem maddeleri şöyle:
-NATO’ya tahsisli kuvvetlerin hazırlık seviyelerinin yükseltilmesi için ilave destek,
-Uzayın bir operasyon alanı olarak tanınması,
-Terörizme karşı eylem planının güncellenmesi,
-Savunma harcamalarında üye ülkelerin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmesi. Ayrıca, Rusya’nın durumu ve yükselen Çin’in etkisi ele alınacak.
Türkiye’nin özellikle Suriye’den kaynaklanan ulusal güvenlik endişelerine NATO’dan istediği destek ile Barış Harekâtı sonrası Suriye’deki son durum, Türkiye’nin gündeme getireceği ana konular olacak.
SAVUNMA HARCAMASI
2018 yılında, dünyada savunmaya 1,8 trilyon dolar harcandı. ABD 649 milyar dolarla birinci, Çin 250 milyar dolarla ikinci, Suudi Arabistan 68 milyar dolarla üçüncü, 67 milyar dolarlık harcamayla Hindistan dördüncü, Fransa 64 milyar dolarla beşinci, Rusya 62 milyar dolarla altıncı sırada. İlk beş ülke ABD, Çin, Suudi Arabistan, Hindistan ve Fransa, küresel harcamanın yüzde 60’ını gerçekleştirdi. NATO ittifakında yer alan ülkelerin harcaması, 963 milyar dolarla dünya savunma harcamasının yüzde 53’ü. 2019’da savunma harcamaları daha da arttı. Tüm dünyadaki silahlanma için kişi başına 239 dolar harcanıyor.
TÜRKİYE-SOVYETLER BİRLİĞİ VE ABD
Osmanlı Devleti, Rus tehlikesine karşı 1878’e kadar İngiltere’ye dayandı. Rusya’nın Akdeniz’e inerek İngiltere’yi tehdit etmesi karşısında, İngiltere ulusal çıkarları açısından Osmanlı’yı destekledi. Fakat bu politika, Osmanlı Devleti’ni çöküşten kurtaramadı.
Milli Mücadele döneminde, İngiltere büyük bir tehdit olarak ortaya çıktı. Bu dönemde Türkiye, ulusal çıkarlarının örtüştüğü Rusya’ya yöneldi. Ancak, İkinci Dünya Savaşı başlangıcında Sovyetlerin emelleri tekrar canlanınca, Türkiye ile Rusya’nın yolları ayrıldı. İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1945-1946 yıllarında Sovyetler Birliği, Türkiye’nin doğu Anadolu topraklarını istemiş ve Boğazlara yerleşmek için isteklerde bulunmuştu. Türkiye, Sovyetlerin bu tehdidine karşı bir ittifaka ve güce yönelme ihtiyacı duydu.
O dönemde Türkiye için en iyi yol, ABD’ye dayanmak olarak düşünüldü. İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarından itibaren Türkiye bu yönde bir politika izledi. 1947 Truman Doktrini’yle ABD, Sovyet tehlikesine karşı Türkiye ve Yunanistan’a askeri yardımı başlattı. Böylece, ittifaklar da belirginleşmeye başladı.
NATO ÜYELİĞİNE BAŞVURU
İkinci Dünya Savaşı sonrası, Sovyet Rusya’ya karşı 4 Nisan 1949’da Washington’da, 12 ülkenin katılımıyla ¨Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü¨ (North Atlantic Treaty Organization-NATO) kuruldu. ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Norveç, Danimarka, İzlanda, Portekiz ve İtalya kurucu ülkelerdi.
Mayıs 1950’de, CHP Hükümeti NATO’ya üyelik için ilk başvuruyu yaptı. İtalya desteklerken, ABD, İngiltere ve Fransa Türkiye’nin NATO üyeliğine karşı çıktı. 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti (DP) iktidar oldu. DP iktidarı, 1 Ağustos 1950’’de NATO’ya üyelik başvurusunu yaptı; ancak Eylül’de reddedildi.
Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırısı üzerine Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi (BMGK) üye ülkeleri yardıma çağırdı. Bu çağrıya ABD’den sonra, Türkiye ikinci devlet olarak olumlu yanıt verdi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, sadece 17 ülke Kore’ye asker gönderdi. 25 Temmuz 1950’de, DP iktidarı 4500 kişilik bir birliği Kore’ye göndermeye karar verdi. ABD senatörü Cain, 28 Temmuz 1950’de Türkiye’de yaptığı basın açıklamasında, “Kore’ye asker yollarsanız, NATO’ya girersiniz” koşulunu ileri sürdü.
DP hükümeti, Cain’in istediğini yaptı ve 500 kişilik ilk birlik 20 Eylül’de İskenderun’dan yola çıkarıldı. Savaş kararını Meclis’in onaylaması gerekirken; DP iktidarı, Kore Savaşı kararında ve asker gönderilmesinde Meclis’i yok saymıştı.
Bu arada ABD, Sovyetler’e karşı Türkiye’de askeri üsler kurmak istiyordu. 16‐20 Eylül 1951’de Ottowa’da (Kanada) toplanan NATO, Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olmasına karar verdi. TBMM, 18 Şubat 1952’de Türkiye’nin NATO üyeliğini oy birliğiyle onayladı. Böylece, Kore Savaşı ve ABD’ye üs verilmesi karşılığında NATO’ya üye olunmuştu. Kore’de 721 şehit verildi. DP’li Samet Ağaoğlu’na ve bazı kaynaklara göre Menderes’e ait olduğu söylenen şu ifade, DP iktidarının dış politikasının bir özetiydi: “Kore’de bir avuç kan verdik, ama büyük devletler arasına katıldık.”
NATO’NUN GENİŞLEMESİ
12 ülkeyle kurulan NATO, genişleme politikası sonucunda 1990’da 16 üyeye; Varşova Paktı’nın yıkılması sonrası 1999’da Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’yle 19 üyeye; 2004’te 26 ülkeye; 2009’da Arnavutluk ve Hırvatistan’ın katılımıyla 28 ülkeye ve 2017’de Karadağ’ın üye olmasıyla 29 üyeye çıktı. Makedonya’nın üyeliği kabul edilmesiyle, 2019 yılında NATO’nun üye sayısı 30 oldu. NATO zayıflayan ya da güç kaybeden değil, üye sayısı yıldan yıla artan bir ittifak.
NATO’YA ÜYE OLMAK İSTEYEN ÜLKELER
Sovyetler’in dağılmasından sonra Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve diğer eski Varşova Paktı ülkeleri NATO şemsiyesi altına girmek için büyük çaba harcadılar. Bu ülkeler, NATO standartlarına ulaşabilmek için hızlı adımlar attılar ve sonunda üye oldular. NATO’ya girmek için sırada sabırsızlıkla bekleyen Gürcistan, Azerbaycan, Moldova, Ukrayna gibi ülkeler; Barış İçin Ortaklık sürecinde (BİO) NATO’ya üyeliği için sırada bekliyorlar.
Bir sonraki yazıda konuyu incelemeye devam edeceğiz…
Kaynakça:
(1) NATO Handbook, Brüksel, 2001.
(2) (2) Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) “Dünyada Askeri Harcamadaki Eğilimler 2018” raporu.
(3) Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, Harp Akademileri Komutanlığı Basımevi, 1985.
(4) Doğan Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, 4. Kitap, Tekin Yayınevi, 1997.
(5) Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, 4. Kitap, Bilgi Yayınevi, 1999.
(6) Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, Cilt 3, Remzi Kitabevi, 2011.
YORUMLAR