Bir dönem Hatay Tabip Odası başkanlığı da yapan Dr. Sadık Nazik,” Ahvalımızı soranlara bir not da benden ”başlığı altında yanıt ve yorumunda şunları paylaştı: “Dokuzuncu ayın sonunda Antakya ve Defne normale döndü. Barınma sorunu çadırlar ve su geçiren konteynırlarla çözüldü. Çamurlu su içersen o sorun da yok. Değilse binlerce kişi ile birlikte güneş altında veya yağmurda sıranı beklersin olur biter. Neredeyse bütün evlere girilip soyulduğundan dolayı güvenlik sorunu da kalmadı. Sokak lambalarımız tasarruf için yanmıyor, öküz altında buzağı aramayın. Herkes spor ve sağlık için yürüdüğünden ulaşım sorunu hiç yok. Gündüz evinizden Enkazdan çıkan demirler, demir çelik sanayinde iyi para ettiğinden, benzin fiyatları arttığından sulamasız yerinde ayrıştırma ile enkaz kaldırma sorunumuz da en kısa yoldan halledilmiş oldu. Arsalarda kalan molozlar da işin bize kalan bonusu. Dokuz aydır, internet yok, telefon şirketleri biraz para kazansa fena mı olur, çocukları da sanal ortamdan biraz da olsa uzaklaştırmış oluruz, elektrik düşük faz olsa da var, olsun deprem bölgesi idare edin. Sağlık en başarılısı. Birinci basamağa dönüş yaptık. Ne mutlu bize, yıllardır bunu istiyorduk. Sevk zincirine de gerek yok. Zaten vatandaş da ameliyatlarını bile sağlık ocaklarında yapmak istiyor, çünkü hastanelerimiz tam donanımlı, sağlık ocaklarından az hallice. Antakya ve Defne’de 9 aydır kamuda ameliyat yapılamıyor, olsun hacamat veya sülük tedavisi var. Antakya’da mevcut sağlık ocaklarının %80’i yıkıldı, malzemeleri enkaz altında kaldı veya çalındı. Sağlık çalışanları konteynır kentlerde kendi imkanları ile hekimlik yapmaya çalışıyor. Aile hekimi değil mi kendi binasını yapsın, cari gider veriliyor ya. Sağlam sağlık ocaklarına aşırı yük binmiş durumda, önemli değil çalışsınlar. Kültürel mirasımız kepçelerle korunuyor. Eski Antakya diye bir yer kalmadı, olsun eskiydi zaten. Çocuklarımız birleştirilmiş okullarda, 30 dakikalık derslerle eğitim görüyor olsun hem okullar kaynaşır hem de zamandan tasarruf olur. Defne’nin en “nitelikli okulu” Selim Nevzat Şahin Anadolu Lisesi’ni işgal edilmiş, olsun güvenlikten tasarruf olmaz. Çocuklar sabahın 07.00’ında çadır veya konteynırdan hazırlanıp, kilometrelerce yol yürüyerek okullara gelmek zorunda kalıyor, olsun hayata erken hazır olmak lazım. İntihar vakalarında artış var olsun dünya nüfusu nasılsa kalabalık, ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Toz ve asbest ile solunum yolları hastalıklarında ileride artışlar göreceğiz, olsun kocaman şehir hastanelerimiz var. Sağlık çalışanları barınma ve ulaşım sorunu yaşıyor. Aile hekimlerinin bakacak nüfusu kalmadı. Şehrin belleği olan hekimlerin yarıya yakını şehri terk etmek zorunda kaldı. Olsun giderlerse gitsinler” – Adil Yeşildağ-