Bugün dünyada Türk dediğinizde, Türkiye dediğinizde iki adı anımsarlar: Mustafa Kemal Atatürk, Nâzım Hikmet! Ve yine yüzümüzü ak edenler, insanlık güzel soyunun arasına çıkmamızı sağlayanlar bu iki adda somutlaşan aydınlığın izleyicileridir. Birtakım boşların benimsememesi, gerçeği, dağın dağlığını, ırmağın akışını, denizin coşkun hırçınlığını… değiştirmez. Tıplı dünyanın döndüğü gerçeğini engizisyonun değiştiremediği gibi.
Nâzım Hikmet çocuk yaşında şiirle, yazınla iç içe olmaya başlar. Yahya Kemal aile yakınıdır. Coşkulu kişiliği ömrünce sürecektir. 15 Ocak 1902, Selanik doğumludur; Atatürk’ün hemşerisi… Atatürk’ün Harp Okulu’ndan arkadaşı Ali Fuat Cebesoy, Hikmet’in dayısıdır. Doğduğu 1902 yılı yeni bir sancılı yüzyılın başıdır. Yirminci yüzyıl emperyalist saldırıların ve yiyeceği ilk güçlü tokatın yüzyılı olacaktır. Hikmet genç yaşına ulaşırken, Türkiye işgal edilir. Birinci Dünya Savaşı birmiş ama Türkiye üzerinde emeller sürmektedir. Hiç ikileme düşmez Nâzım Hikmet. Soluğu, arkadaşıyla (Vala Nurettin) birlikte İnebolu’da alır. Nafi Atuf (Kansu), kayınbiraderi Vehbi (Sarıdal), Sadık Ahi ile tanışır kaynaşırlar Ankara’dan haber beklerken. Spartakist topluluktan ilk kez Marks’ı, Luxemburg’u, Engels’i… duyarlar…
Ankara’dan olumlu haber çıkar. Yola düşerler. Mustafa Kemal’le görüşürler. Mustafa Kemal öğretmenlik yapmalarını uygun bulur. Göreve başladığı Bolu’da sultan yanlılarının hedefi olmaya başlarlar. Bir yandan arayış içindedir. Trabzon, Batum üzerinden Moskova’ya ulaşır. Yıl 1922’dir. Büyük Taarruz.
Hikmet, Tevfik Fikret’le deyim yerinde midir bilmem, el yordamıyla başlayan serbest ölçüyü doruğa çıkarmış, uzun soluklu senfoniye dönüştürmüştür. Kuvayı Milliye Destanı, Memleketimden İnsan Manzaraları, Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı, Jakond ile Siyau, Benerci Kendini Neden Öldürdü?, çeviriler, oyunlar, Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (roman), Yeşil Elmalar (roman), denemeler, düşün-dil yazıları… Ve daha ne yapıtlar. Dil Devrimine, Türk Devrimine bilinçle bağlıydı. Onunla ilgili üretilen yalanları Orhan Karaveli’ye tek tek açıklamıştır. Öyle Atatürk çağırmış da Hikmet, Ben Eftalya değilim, demiş de… Kötülüğün de salaklığın da sınırı yok; hep söylerim. Ne çekiyorsak salaklıktan çekiyoruz. Düşmanım ol ama akıllı ol.
Kalemşorlardan kimileri de tutturmuş, Nâzım Kuvayı Milliye Destanı’nı Atatürk’e yaranmak için yazdı. Tabii dilleri benim kadar açık yazmaya varmıyor ama demeleri bu. Ayırdındalar mı değiller mi bilmem, bu sözlerle asıl Nâzım’a hakaret ediyorlar. Onca yıl hapis yatıp nedamet dilenmeyen Şair, bu güruhun kafasına göre Cumhuriyet kadrosuna yaltaklanacak. Ayıp!
Atatürk yaşarken ne Nâzım Hikmet’e ne Sabahattin Ali’ye baskı yapılmıştır. (Günümüzde akp seçmenine bir de böyle ödev verilmekte, eleştiren seçmene deyin ki CHP Nâzım’ı öldürmeye çalıştı, Sabahattin Ali’yi öldürttü. Menderes ise Hikmet’i affetti. Büyük bir Hikmet ve Ali aşkı başlamış daha düne dek vatan haini diyenlerde). 1938’e dek kitapları da basılmış, geçimlerini sağlayacak öğretmenlik, çevirmenlik işlerini de yapmışlardır. Giderek S. Ali’ye atılı suç Atatürk’e ilişkin bulunduğundan bir soracak olmuşlar, Atatürk yaklaşık, diğer yönlerden sakınca yoksa neden göreve atamazsınız, diye çıkışmıştır. Çok daha uçta olan Emin Türk Eliçin bile çalışmıştır. Konservatuvarda Sabahattin Ali’yle birlikte çalışırlar. Ali köy enstitülerine ziyarete gider, öğrenciler onu sevgiyle kuşatırlar. Çeviriler yapar. Nâzım Hikmet’e neredeyken çeviri yaptırırlar başvurarak? Cezaevindeyken Savaş ve Barış’ın çevrilmesine katkı isterler. Atatürk ölmüştür.
Dememiz o ki Nâzım Hikmet komünist olmakla birlikte, Bağımsızlık Savaşına bağlılık duymayacak, “yaltaklanmak” için en güzel bağımsızlık destanını yazacak öyle mi? Bu zırvaları yazı diye yazanlar solcu! Ellerinden gelse Hikmet’i etnikçi de yapacaklar da ekmek çıkmıyor.
YORUMLAR