Döviz kurlarındaki önü alınamayan hızlı yükselişi durdurabilmek için yeni bir model üretilerek yaşama geçirilmek isteniyor.
Anormal bir şekilde yükselen ve ekonomik hiçbir kuralla bağdaşmayan bu durum karşısında, yine ekonominin kuralları içerisinde çözüm yolları üretmek, enflasyonu dizginlemek, fiyat artışlarının önüne geçmek için yapılması gerekenlerin büyük bir bölümü ne yazık ki yapılmadı, yapılamadı ve yaşama geçirilemedi.
Bu nedenle de döviz kurlarındaki yükseliş ve bunun sonucu olarakta fiyatlardaki aşırı artış bir türlü önlenemedi.
Şimdi yeni bir model uygulamasına geçiliyor.
Bu modelin uygulanacağının açıklanması ile birlikte anormal derecede yükselen döviz kurlarında önemli sayılacak olan bir düşüş yaşandı. Sonra bu düşüş yerini belli bir orana kadar yükselişe çevirdi.
İşte bu iniş ve çıkışlar olurken, uygulamaya konulan yeni modelin neden ve gerekçeleri açıklanmaya, uygulama yol ve yöntemleri belirtilmeye başlandı.
Görüldü ki; yeni modelde de olan yine dar gelirliye oluyor.
Zira dövize endeksli olacak olan Türk lirası mevduat hesaplarındaki oluşabilecek fark hazine tarafından yani vatandaştan toplanan KDV, ÖTV, Stopaj ve diğer vergilerden karşılanacak.
Bu durumda yük, yine vergi ödeyen yurttaşın sırtına biniyor, ya da bindiriliyor.
Böyle olunca da bu yeni modelinde uzun vadeli kalıcı bir rahatlama yaratmayacağı söylemleri yapılmaya ve uyarılarda bulunulmaya başlandı.
Ülkemizdeki en önemli sorun, fiyatların aşırı derecede yükselmesi ve bunun sonucu olarakta enflasyonun artmasıdır.
Fiyatlar yükselince, enflasyon artınca, elbette ki Türk lirasının değeri düşüyor, döviz kurlarındaki yükseliş kendini gösteriyor.
Bu nedenle de yapılması gereken, enflasyonun hızla aşağıya çekilmesi için, ekonominin kurallarının yaşama geçirilmesi ve iktisat kanunları gereği yapılması gerekenlerin yapılması olmalıdır.
Mevduat hesaplarının dövize endeksli olarak garanti altına alınması ya da belli bir zaman için bu hesapların vadeliye dönülmesi nedeniyle kullanılmaması ve böylece Türk lirasının değerinin yükseltilmeye çalışılması kalıcı bir çözüm olmasa gerek.
Zira bunları yapmakla fiyatlar aşağıya doğru inmiyor. Türk lirası ise hızla değer kazanmıyor.
Ekonomideki krizin, yaşanan sıkıntının, oluşan fiyat artışlarının yükünün hazine tarafından karşılanmak istenmesi, sadece ve sadece vergisini ödeyen vatandaşlara ek bir yük getirecektir.
Bu gerçekler göz önünde tutulmak suretiyle hareket edilmeli ve gereken önlemler alınmalıdır.
Denenmişi bir kez daha denemenin, hem anlamı hem de bir yararı yoktur.
Buna ilaveten tüketim yerine üretime geçilmeli, kaybettiğimiz, elden çıkarttığımız cumhuriyetin kazanımları tekrar elde edilmeli ve böylece dışa bağımlı olmayan bir ülke durumuna geçebilmeliyiz.
Bir yandan vergi ödeyenlere ek yük getiren yeni modelin denemesi yapılırken, öte yandan zorunlu olmayan harcamalar yapılmak suretiyle enflasyon artışını körükleme yoluna gidilmemelidir.
Hiç olmazsa yaşananlardan ders çıkartılma ve yeni yanlışlar yapmama yoluna gidilmelidir.
Hatadan dönmenin, yanlıştan ders çıkartmak suretiyle içinde bulunulan ekonomik krizden en az zararla çıkmanın yolları aranmalı, bulunmalı ve yaşama geçirilmelidir.
Şimdi herkes merakla bekliyor. Bu yeni model ne getirecek ne götürecek?…
Diliyoruz ki; zararın neresinden dönülürse kârdır özdeyişi hatırdan uzak tutulmaz ve bundan sonra, iktisat kanunları çerçevesinde, liyakate önem verilerek, tecrübe sahibi insanların önerilerinden yararlanmak suretiyle hareket edilir ve böylece ekonomik krizden çıkmanın yolları aranır, bulunur ve yaşama geçirilir…
YORUMLAR