Çağdaş ülkeler arasında yer alabilmek için eğitime önem vermek gerektiğini akıldan çıkarmamak ve onun için de çaba sarfetmek gerektiğini unutmamalıyız.
Doğu illerimizin birinde, yarı yıl tatilinde öğretmenlerin yaptıklarını okuyunca eğitime verilen önemi bir kez daha anladım.
Neydi öğretmenlerin yaptıkları?
Okulu temizliyorlar, sınıfları düzenliyorlardı.
Eğitimin değerini biliyor ve bunun için gereken özveriyi gösteriyorlardı.
Böyle özverili öğretmenlerimiz sayesinde gelecek günlerin aydınlık olması sağlanacak ve çağdaşlık yakalanacaktır.
Bu bir yana bırakalım ve başka konulara geçip özel okullara gelelim.
Velilerden genel gider ve diğer ücretler adı altında istenen ödemeler, özel öğretim kanunu ve yönetmeliğine aykırıdır, bu nedenle eğitim kurumlarına bu gibi yollara başvurmamaları konusunda uyarıda bulunuldu.
Böylelikle özel okullardaki ek ücret sorununun da çözülmesi yoluna gidildiği görülmektedir.
Yine başka bir konu da önümüze çıkıyor.
Hastaneler ve sorunları…
Riskli hastalar ve onlar için yapılacaklar…
Bu konuda yapılacak o kadar çok şey var ki… Gelin biz güzel bir konudan bahsedelim:
Bir Dilek Tut Derneği’nin öncülüğünde 2024 yılı sonu itibarıyla 5433 çocuğun dileği gerçekleşti.
Sürekli hastalıkla uğraşan çocuklara, tekrar çocukluklarını hatırlatmak; onlara umut, güç ve neşe verecek imkanların sağlanması elbette ki çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyoruz.
Başka bir konumuz da en az ve en çok doğumun olduğu iller ve bebekler için tercih edilen isimler…
En az doğum Tunceli’de.
En fazla doğum İstanbul’da.
İstanbul 149899 doğum ile birinci sırayı alıyor.
267 doğum ile Tunceli son sırada yer alıyor.
Kızlar arasında tercih edilen isim Defne. Bunu Asya, Gökçe, Zümre, Elisa, Elif, Lina ve Duru izliyor.
Erkeklerde ise Alpaslan ilk sırayı alıyor.
Alpaslan’ı Göktuğ, Yusuf, Metehan, Ömer, Asaf, Kerem, Aslan, Miraç, Eymen izliyor.
Ocak ayının bitmek üzere olduğu bu günlerde yine Uğur Mumcu’yu saygıyla anıyor ve onun izinden gidenleri kutluyoruz.
Bu arada tabii ki emekliyi de hatırdan çıkarmamak gerekir.
Emeklinin aylığı ancak un çorbasına yeter.
Bunu yese bile günü kurtaramaz. Onun için askıda neler var, onlara bakacak ve günü kurtarmaya çalışacak.
İşte böyle bir ortamda yaşıyor ve ekonominin zalim pençesinden kurtulmaya çalışıyoruz.
Acaba bu darboğazdan ne zaman kurtulacağız?
Acaba ekonomi ne zaman düzelecek ve rahat bir nefes alacağız?
Acaba askıda neler var diye baktığımız günler ne zaman sona erecek?
Acaba güneşli günlere ne zaman kavuşacağız?
Acaba güzel günler ne zaman bizi aydınlatacak?
Ne zaman?
YORUMLAR