İlkbahar geldi, yapraklar, ağaçlar, kuşlar kıpırdandı.
İnsanın doğayı sevmesi, doğayla iç içe olması doğaldır, normaldir, olağandır.
Şöyle bir sırtımızı biryerler yaslayıp düşünelim.
Acaba bu ilişkinin nedeni nedir?
İşte bu sorunun yanıtı yaşama duyulan sevgide saklıdır.
Buna da bir ad koymuşlar.
Ne demişler?
Biyofili demişler.
Doğayla temas. Bu temas bağışıklık sistemini güçlendirir, stres oranın düşürür, depresyondan
kurtulmamızı sağlar, yaratıcı olmamız temin eder.
Ancak doğa denilen şey dünyanın dört bir yanında değişik görünür.
Bir yanda tropik ormanları, öte yanda okyanusları düşündürür, bazen de sarp dağları.
İnsanlar da bu farklı manzaraları aynı şekilde görüyor ama fakat farklı hissederler.
Araştırmalara göre ağaç, çim, bitki, yaban hayatı ve su yüzeyleri yüksek biyofili puanları almış.
Bu sıkıntılı günlerde yapabileceğimiz basit şeyler var.
Bir ağaca yaslanıp gökyüzüne bakıp umudumuzu canlı tutmak.
İşte o zaman çok şey değişir.
Belki de tüm bu olumsuzlukların yaşandığı şu zamanlarda, biraz nebze olsun dertlerimizi unutmak,
stresten kurtulmak ve mutlu olmak için doğada daha çok vakit harcamamız gerekiyor.
Çağdaşlık yolundaki bu uzun mücadelemizde doğayla iç içe olmanın bize manen çok katkısı
olacaktır.
İlkbaharın geldiği şu günlerde bunları düşünmeden edemiyoruz!
İnsan doğayı neden sever?
Neden sevmesin ki!
YORUMLAR