Koltuğu bırakmamak, koltuğa bir kez daha sahip olabilmek yada koltuğu elde edebilmek için akla hayale sığmaz yollara başvuruluyor, söylemlerde bulunuluyor, adımlar atılıyor, bunu gerçekleştirebilmek için de çeşitli yol ve yöntemler uygulanmak isteniyor.
Merak ettiğimiz bir husus var? Bu koltuk ne kadar önemli ve bırakılmaması için her şeyin yapılmasını gerektirecek nitelikte ne değer taşıyor? Bunu anlamak ve izah etmek oldukça zor.
Demokrasilerde, siyaset sahnesinde belli makamlara gelebilmek, belli yerlerde görev alabilmek, belli koltuklara oturabilmek için bilinen ve uygulanan yasal ve anayasal yollar vardır.
Elbette ki bunların başında seçim sandıkları gelir.
Ama yine demokrasilerde istifa diye bir müessese de vardır. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bu müessese sık sık uygulanır.
Bizimde demokrasi ile yönetildiği söylenen ülkeler arasında bulunduğumuz iddia edildiğine göre, hem sandığın, hemde istifa müessesesinin var olduğunu kabul etmek gerekir.
İşte böylesi bir ortam içerisinde yapılan seçimlerde ve seçimler sonuçlarında alınan başarı ya da başarısızlık kriterlerine göre, demokrasinin tüm kurum ve kurallarının uygulandığını söylemek, iddia etmek herhalde oldukça zor olsa gerek.
Önümüzdeki ay sonu yapılacak yerel yönetimler seçimi için siyasi partiler hazırlıklarını tamamlamak üzereler.
Adayların büyük bir çoğunluğu belirlendi.
Eksik kalan tek-tük adayda şu günlerde açıklanacak., Bu seçime, sadece yaşanan demokrasi, özgürlük, adalet, liyakat, hak ve hukuk tartışmaları ile girilmiyor.
Buna birde yaşanan ekonomik kriz, artan enflasyon oranı, çığ gibi büyüyen işsizlik eklendiğinde, durumun karışıklığı daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Gelişmekte olan ülkelerde iktidar değişikliğinde ekonomi ön plana çıkar.
Ekonomideki kötüye gidiş, fiyatlardaki artış, pazardaki yangın, evdeki geçim endişeleri, sandık sonuçlarına önemli ölçüde tesir edecek etkenlerin başında yer alır.
Bizde de durumun bundan farklı olmadığını yaşananlar ve gelişmeler net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Böylesi bir ortamda, yani ekonominin tepetaklak olduğu, fiyatların aşırı bir şekilde arttığı, geçim sıkıntısının had safhaya çıktığı bir ortamda yapılacak olan seçimde ekonomi, elbette ki seçmen iradesini önemli ölçüde etkileyecektir.
Bu nedenle de durumu kurtarmak, ekonomik krizi ve olumsuz gidişi durdurabilmek için önlem üzerine önlemler alınmaya başlanmıştır.
Sosyal demokrat belediyeciliğin uygulamaları arasında olan ve olumlu sonuçlar verdiği hala hatırlardan çıkmayan tanzim satışlarına, AKP iktidarının talimatı ile AKP’li belediyeler başlama yolunda adımlar atmışlardır.
Ancak yurttaş, neden bu sosyal demokrat belediyecilik anlayışının terk edildiğini ve neden şimdi akla geldiğini sormaktan da geri kalmayacaktır.
Bu arada koltuğu bırakmamak veya koltuğa sahip olabilmek için başvurulan yollar içerisinde öyle sözlere rastlıyoruz ki, bunları duydukça kulaklarımıza, okudukça gözlerimize inanamıyoruz.
İşte size bir örnek: Bir aday hakkında yapılan eleştirilere verilen yanıt şöyle olmuştur: “Vatan haini olacağına, hırsız olsun, tercihimdir” yada “çaldı ise çaldı, sonuçta vatan haini değildir”!!!
Bu tür söylemler, yada adayı bu tür söylemlerle savunmaya kalkışmak, içinde bulunulan ortamın ne denli kritik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Sık sık hatırlattığımız gibi bir kez daha hatırlatıyoruz: Uyanın, gerçekleri görün ve tehlikenin farkına varmak suretiyle yurttaşlık görevinizi yerine getirmek için sandık başına gidin.
Sandığa gitmemek, oy kullanmamak olumsuz gidişe geçit verme sonucunu doğurur. Bunun böylece bilinmesinde sayılamayacak kadar çok yararlar vardır…
YORUMLAR