Bilim insanı hemşehrimiz Neval Oğan Balkız da gazeteci Sinan Seyfittinoğlu’nun başlattığı pasif isyan çağrısına kulak vererek pasif isyan ettiğini açıkladı.
Balkız; ülkemizde isyana neden olan bir çok konuyu dikkatle kaleme alarak eleştirilerini geniş bir yazı ile paylaşarak pasif isyana destek verdi. İşte Neval Oğan Balkız’ı isyan ettiği o önemli yazı:“2022 yılı rakamlarına göre Türkiye’nin en çok vergi veren 7.kenti olan Hatay’da bizler, deprem in korkunç yıkımının geride bıraktığı ve artık var olmayan kentlerimizin kalıntıları arasında, katlanılması çok zor koşulları içinde, olağanüstü bir çabayla yaşamda kalmaya calışıyoruz!Her birimizin, hak öznesi bireyler olarak yurttaş statümüz ve haklarımızın devlet tarafından korunmadığına, gereklerinin yapılmadığına, hatta ihlal edildiğine, ayrımcılığa uğratıldığımıza ilişkin yaşadığımız gerçekliğin bizlerde bıraktığı derin sahipsizlik duygusu, bizleri çok yaralıyor! Öncelikle bu duyguyu olumlu yönde değiştirecek koşulların oluşturulması gereği, ne zaman kavranacak?#pasifisyanediyorumKayıtsız olmayacağız! Soruyoruz! Ormanlar yanıyor! Akbelen gibi “yanmayanlar’dan olmayı başaran” ormanlar da, Limak vb. şirketler maden çıkarsın, termik santral kursun, işletme büyütsün diye, tüfek, gaz ve coplarla ormanı, yaşam alanlarını, topraklarını koruyan halk, etkisiz hale getirilerek, kesiliyor!Hatay Belen ve şimdi Kisecik, Çanakkale, K.Maraş, Antalya Kemer,İzmir Kemalpaşa vb…Tüm ülke, giderk tüm bögle yangın yeri! Dünya’nın ciğerlerini patlattılar! Ciğersiz, nefessiz bırakılıyoruz! Onlar doğaya, toprağa , çiçeğe, suya hatta yaşama düşman, evet, ama bunları korumakla sorumlu olanlar, orada yaşam alanlarını canıyla savunanaların yanında olması gerekenler nerede? Unutulmamalı ki; “Yaşamın karşıtı ölüm değil, kayıtsızlıktır!” Kayıtsız olmayacağız! Halk olarak sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam alanları istiyoruz, ormanımıza , suyumuza, denizimize, dağımıza DOKUNMA diyoruz! Yaşamak istiyoruz ve bunun için de yaşatmak istiyoruz her ağacı ve ormanı!… #pasifisyan Bunun için :SORUYORUZ!1. Yılın kurak geçeceği biliniyordu, hazırlık için neler yapıldı? Tarım alanlarıyla ormalık alanları ayrıldı mı?. Yangına neden olan yanıcı maddeler ormanlık alanlardan arındırıldı mı? Orman alanları arasında belli noktalarda yangını önleyici alanlar kuruldu mu?2.Orman Genel Müdürlüğü’nün personel ve eğitim yetersizliği ortada iken, yangınla mücadele için son derece önemli olan İzmir Buca’daki yangınla mücadele eğitim merkezi neden kapatıldı?3. Yangınları izlemek ve tespit etmek için yeryüzünün görüntüsünü ileten kızılötesi termal kameralarla donatılmış amfibi uçaklarımız var mı? Varsa sayısı kaçtır? Yoksa, bunları kiralamak için ne kadar para ödenmektedir? Bu uçakları almak, tasarruf tedbirlerine mi takılmaktadır? O zaman, örneğin,Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın;2019: 344,5 milyon lira,2020: 368,1 milyon lira,2021: 422,7 milyon lira,2022: 746,08 milyon lira,2023: 1,6 milyar lira olan bütçesi için tasarrufa gidilmesi düşünülmekte midir?4.Yangınla mücadele için yeni helikopterler alınması, ormanlara girişler yasaklanmasının yeterli olmayacağı yaşanarak denenmiş olmasına karşın, neden hala yangınla mücadele için iyi organize olmuş, aşağıdan yukarıya liyakat ile örgütlenmiş bir yapı oluşturulamıyor?5. Yangınla mücadele için yeterli eğitim ve donanımı olmayan ve her yıl alınan sözleşmeli personel ile etkin mücadele olabilir mi? Bu işin etkin bir eğitim, deneyim ve devamlılık istediği açık iken neden eksiklikler giderilmiyor ve sözleşme ile her yıl, deneyimsiz farklı insanlarla bu iş yürütülmeye çalışılıyor?6. iklim değişikliği nedeniyle yaşanan sorunlar sistematik şekilde büyürken ve kapsamı Orman Genel Müdürlüğü’nü aşmışken, neden Kurumlar arası işbirliği yetreli şekilde arttırılmıyor? .7. Bu hazırlıklar ve yeterli kadrolar için, ormanlarıve yaşam alanlarımızı korumak için yeterli bütçe neden ayrılmıyorEkonomide “Rasyonel Politikalara Dönüş” bu mu?!!! Ekonomiyi ısıtmak ve soğutmak arasında “açlar toplumu” yaratmak!Bizleri, nefes alıp oksijeni besine, enerjiye çeviren, hava ile beslenen yaşam formları’mı zannediyorsunuz?Bu ülkenin insanını, çalışanını, emeklisini, işçisini, çiftçisini açlık sınırının altında bir ücet ve maaşa mahkum etmek “rasyonel ekonomi politikası” oluyor! Neymiş ücretleri azaltacak, piyasada talebi ve tüketimi daraltacak, ekonomiyi soğutacaklarmış! AMA patronlara teşvik ve vergi afları milyar, milyar! O zaman ekonomiyi kim ısıtıyor ve neden hep halk kesimleri soğutmak zorunda kalıyor? Bu toplumun çoğunluğu aç! 16 milyon emeklinin 9 milyonu 7500 tl maaşla , hiç bir artış almadan, yaşamak zorunda! Memuru da, her türlü yakalısı yakasızı da, çiftçisi, işçisi de açlık sınırını altında, olağanüstü zor durumda!Sermayenin çıkarlarını korumak ve sürdürülebilir kılmak için, yaratılan ekonomik yıkımın faturası hala ve sistematik olarak, halk kesimlerine, hepimize yükleniyor! Buna da mı “şükür” etmeliyiz?Bu topluma; – 1.1 trilyon liralık ek bütçe ve ‘5 kata kadar vergi artırma’ yetkisi verilen Cumhurbaşkanı tarafından ÖTV yağdırılıyor 11! Akaryakıtve doğal gazda ÖTV’ye yüzde 300’lerevaran zamlar uygulandı. KDV tarihte görülmemiş seviyeye çıkarıldı, iğneden ipliğe herşeye, gıda ürünlerine, sağlık hizmetine, ulaşıma, eğitim harçlarına vb. sürekli zamlar geldi, geliyor. Siz, bu “şükürlü” topluma daha ne yapmak istiyorsunuz? #pasifisyan1.Merkezi yönetim bütçesi haziranda 219 milyar 637 milyon TL, ocak-haziran döneminde ise 483 milyar 228 milyon TL açık verdi. Böylece bütçe 2023 haziranda aylık bazda en yüksek açığını vermiş oldu.Bu paranın nerelere harcandığını, devletten destek bekleyen yaşam alanlarını depremlerde, sellerede kaybeden, açlıkla sınan halk kesimleri ve yurttaşlar olarak bilmek istiyoruz!2.Halk olarak bu zamlar altında ezilirken;Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2023’ün mayıs ayına dair yatırım teşviği listesini yayımladı. 1503 şirkete toplam 83 milyar 242 milyon 263 bin 220 TL’lik yatırımları için teşvik belgesi düzenlendi.-Pek çok alanda vergilerin depremzedelerin, afetzedelerin dahil olduğu halkın, emekçilerin sırtına bindiği dönemde, patronlara şirketlerden vergi alınmaması anlamına gelen “KDV istisnası” getiriliyor? Peki, depremzedenin, afetzedenin, üreticinin, esnaf, işçi , emeklinin suçu ne?-Patronlara “Gümrük vergisi istisnası” da getiriliyor! Kim adına, neden ve nasıl bu gelirlerden vazgeçiliyor, vazgeçilen bu gelirler, bizim yurttaş haklarımızı , devletten beklediğimiz kamusal hizmetleri karşılayacak bütçe gelirler değil mi? Bu vazgeçilen gelirlerin bütçede oluşturduğu açığı neden halk olarak bizler ödemek zorundayız hep? -Patronlara, çok sayıda şirkete “Sigorta primi işveren hissesi” muafiyeti tanındı! Ek vergi indirimleri, yatırım yeri tahsisi gibi teşviklerin yanı sıra, sermayeye “faiz desteği” de teşvikler listesindeki yerini aldı!Peki emekçilere,depremzedelere neden”sigorta primi” muafiyeti tanınmıyor?Bu koşullarda toplumsal ilişkiler bütünü olarak sosyal yapı ve toplumsal yaşamsallık nasıl sürdürülebilir ? Hiç düşünmüyor musunuz? – Sinan Seyfittinoğlu –