İran’a yapılan altın kaçakçılığı sonrasında New York’ta tutuklanan ve süreç içinde suçlamaları kabul edip ‘itirafçı’ olan Reza Zarrab’ın açıklamalarını Meclis kürsüsüne taşıyan Hilmi Yarayıcı, “Kimse milli çıkarlarımız teranesine sarılmasın. dedi
CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı, New York’ta devam eden Reza Zarrab davasından Türkiye’ye yansıyan itirafları Meclis kürsüsüne taşıdı. Konuya ilişkin konuşmasında
“Ortada basbayağı kirli bir rüşvet çarkı var” diyen Yarayıcı, “Reza’nın itiraflarından ve tapelerden anlıyoruz ki, İran’a yapılan bir ticaret, micaret yok. Her şey sahte, her şey yalan” diye konuştu.
Konuşmasına devamla, “Hırsızların ülkemizi düşürdüğü durumu görünce içimiz kan ağlıyor” şeklinde konuşan Yarayıcı, yaşanan bir yaşam hikayesine dair şunları söyledi:
“Yüreğinizde bir parça vicdan taşıyorsanız anlatacağım yaşanmış trajediyi dikkatle dinleyin. Adana’da eşi işsiz kalan, ev kirasını 8 aydır ödeyemeyen 26 yaşındaki Emine Akçay, çocuklarının üşüdüğünü görünce cebindeki son parayla odun almaya gider. O kadar az parası vardır ki; oduncu ‘Bacım bu paraya odun mu olur’ der. Ama anne Emine Akçay ısrar eder, oduncu haline acır para almadan bir çuval odun verir. Emine Akçay o bir çuval odunu alıp eve gelir. Odunlar ıslandığı için yanmaz. Lastik parçalarını tutuşturmaya çalışır; o da olmaz. Emine Akçay, çocuklarının ısınması için çalıştırdığı saç kurutma makinesini küçük oğluna verir. Kendisi diğer odaya geçer, tavandaki salıncak demirine ip bağlayarak, kendini asar. Anlattığım ezilmişliğin, acının, çaresizliğin, yoksulluğun ta kendisidir. Anlattığım; ezilmişliğin, acının, çaresizliğin, yoksulluğun ta kendisidir.”
-AYNI GEMİDE DEĞİLİZ-
Yaşananların unutulamayacağını söyleyen Yarayıcı, durumu Yazar Fatih Yaşlı’nın bir alıntısı ile anlattı:
“Şimdi iktidar, bizden tüm bunları unutmamızı, Türkiye’ye karşı bir komplo kurulduğuna bizi ikna etmeye çalışarak, aynı gemide bulunduğumuzu ima ediyor, ‘batarsak hep beraber batacağımıza’ inanmamızı istiyorsunuz. Yazar Fatih Yaşlı’nın yazısındaki gibi… Aynı gemide falan değiliz! Biz; Ermenek’de maden ocağı göçüp işçiler suyun altında kaldığında sorulan ‘Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?’ sorusunun ta kendisiyiz. Somada tekmelenen maden işçileriyiz, İşçi çadırlarında, tarikat yurtlarında yanan bedenleriz. Ensar Vakfı yurtlarında istismar ettiğiniz çocuklarız. İşinden KHK’yla ihraç edildiği için direnen, 35 kiloya düşmüş Nuriye’yiz, Semih’iz. Sizler ise denetlenmeyen maden ocakları, cezalandırılmayan patronlar, çocukları, kadınları, işçileri göz göre ateşe atanlar, vergi cennetlerinde milyon dolarlar aklayanlar, iktidar nimetleriyle gemilerini yürütenlersiniz. Ve şimdi gemiyi batırırken bizleri de dahil etmeye çalışıyorsunuz. Kusura bakmayın. Bizi unutun. Biz bu kirli oyununuzda yokuz.”
-TANIKLIĞI SONA ERDİ-
Bu arada, New York’ta devam eden ve Türkiye kamuoyunun yakından takip ettiği “Mehmet Hakan Atilla Davası”nda sekizinci duruşma da tamamlandı. Sekizinci duruşmanın sona ermesiyle beraber Rıza Sarraf’ın tanıklık süreci de sona erdi. İhtiyaç duyulması halinde Sarraf’ın yeniden mahkemeye çağırılabileceği belirtildi.
-Tamer Yazar-