İstanbul için sık sık gündeme gelse de, Antakya’nın doğu yakasının eski kent hikayesi için de tartışılması gereken bir başlık, kent silueti! En çok da bu kentin taş ve ahşap evlerinin kaybolanhikayesi! Bugün, Nisan 2013’ten Mart 2019’a, değişmeyen fotoğraf karelerimizi konuşalım! Gerçeğimiz mi çok yoksa sloganımız mı, buna bir bakalım!
Geçtiğimiz günlerde, Antakya’ya dair bir projenin kurdele kesim töreni için yan yana sıralananların yarattığı bir kalabalığı izledik hep beraber. Kimler yoktu ki! İşadamları, siyasiler, muhtarlar, yerel idareciler, 31 Mart adayları ve vatandaşlar… Eldeki ilk fotoğraf karemizin tarihi, 7 Mart 2019. Bu kalabalığın orada toplanma sebebi olan projeyi hayata geçirme hedefindeki isim ise Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş! Proje, eski Antakya denen bölgede, toplamda 6 mahallede yapılacak bir çalışmayı içeriyor.
Kurdele kesiminde herkes adına konuşan Başkan Savaş versin detayı:
“Antakya ilçemize bağlı Zenginler, Ulu Camii, Güllü Bahçe, Yeni Camii, Şehitler ve Gazipaşa Mahallerinde, toplamda 5500 metre uzunluğunda olan 15 cadde, sokak ve çıkmazda cephe iyileştirme ve kentsel tasarım çalışmalarımız başladı. Hatay’ımıza hayırlı olsun.”
“Yaklaşık 1 ay önce başlayan çalışmalar, hayırlısıyla tamamlanır ve Antakya’mız örnek bir uygulamaya kavuşmuş olur. Gerçekten Recep Ağabey’e ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum.”
O gün gerçekleşen kurdele kesimine katılanlar mı? Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Dönemin Hatay Valisi M. Celalettin Lekesiz, Dönemin Antakya Belediye Başkanı Doç.Dr. Lütfü Savaş ve Almanya´nın Kiel bölgesi Belediye Başkanı Cathy Kietzer.
-DUVAR FARKLI!-
Eldeki iki fotoğrafta da duvara ‘sembolik’ müdahalede bulunan ve umut veren projeler paylaşan kent idarecilerine şu soruları sormak gerekiyor belki de! Nisan 2013’ten Mart 2019’a, ‘eski’ denen Antakya’da ne değiştirdik! O günden bugüne, verilen sözlerin ne kadarını devam ettirdik? “Dikkat! Bu yapı tehlike arz etmektedir!” uyarısı noktasında etiketlediğimiz tarihi ev sayısını ne kadar azalttık? Demir kafesler içine aldığımız ahşap evlerin akıbeti konusunda ne yaptık? 40 Asırlık Türk Yurdu Sokağı için hayata geçirilen sağlıklaştırmada istenen sonucun ne kadarını aldık? Peki, devamı için neden bunca zaman bekledik? Eski kentin dar sokaklarının ‘tescilli’ haline asfalt yollar yapılırken, neredeydik? Neden müdahale etmedik? Mevcut kent kimliğine uygun yapı malzemeleri kullanmak yerine, nasıl oldu da ‘zift’ başlığında karar kıldık? Ama hepsinden önemlisi… Bir taraftan kurtarmaya çalıştığımız bir kenti, diğer
-DÜZENSİZLİK!-
Yaşananları değerlendiren bir turizmcinin sözleri bitirsin bugünü…
“Göstermiş olduğunuz iki fotoğraf karesi, aslında bu kentin kendi içinde yaşadığı tekrarların şahitliği açısından önemli. Doğru! Bir şeyler yapılıyor! Ama yapılanlar birbirini beslemiyor! Yapılanlar, eksik parçaların karşılığı değil! Yapıyoruz… Sadece bu! Ama problem de bu! Nisan 2013’ten bu yana baktığınız zaman neredeyse 6 koca sene geçmiş. 6 sene! Sormak lazım, bu 6 senede Antakya’nın betonundan uzakta tutulmaya çalışılan bölgesi için ne yapılmış! Aslında ben soruyu değiştirerek sorayım… Bu 6 senede, Antakya’dan ne kadar eksiltmişler, bunu soralım! Çünkü yerel idareler, bünyelerinde Koruma Uygulama ve Denetim Büroları’nı (KUDEB) muhafaza ediyorlar belki ama, bunun beklentisinde olanlara şu ana kadar elle tutulur bir şey veremediler.
Bir kere, Antakya’da iş yapan iki belediye var. Biri Antakya Belediyesi, diğeri Büyükşehir Belediyesi. Eğer bir şeyler yapılacaksa, bu iki belediyenin bu kent adına ortak projeler üretebilmesi lazım. Bu yapılabiliyor mu? Hayır! Aksine… Yapılanlara baktığınızda, sizi utandıracak gelişmeler var! Asfalt yollar var… Ve metrajları her geçen zaman artıyor. Bunu basite almayın! Zira resmi kurumlar eliyle yapılan bir tarih cinayetinden bahsediyoruz. Göz göre göre bu kenti öldürüyorsunuz… Tarihinden değer çalışıyorsunuz… Tescilli evlerin hikayesini darmadağın ediyorsunuz… Ama lafa gelince de ‘biz hizmet veriyoruz’ diyorsunuz! Yok, yemezler! Gerçekten de yemezler!
Bir kere şunu akıllarına getirsinler… Bu şehre, Mersin’den ya da Antep’ten turlarla çok fazla insan geliyor. Ellerinde fotoğraf makineleri, cep telefonları, yüzlerce ve hatta binlerce fotoğraf çekip, bunları her yerde, sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar. Peki, buraya kadar anlattığımız eski Antakya, paylaşıldığında ‘ne kazandırır’, düşündünüz mü? Peki ya ne kaybettirir? Bunu düşündünüz mü? Bence asıl bunu düşünsünler! Çünkü bu kent, kaybetmeye devam ediyor. Boşuna kurdele kesmesinler! Ama kesilenlerin içini doldursunlar! Çünkü rafa kalkan projelerin kenti olmaya aday bir Antakya, haddinden fazla kaybetti şu ana kadar. Bunu fark etsinler! Hem de bir an önce!” -Tamer Yazar-