Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

O teğmenler Atatürk’ün teğmenleridir

Cumhuriyet Halk Partisi Genel

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’de Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı anma törenine katıldı. Özgür Özel, burada yaptığı konuşmada, “Geçtiğimiz günlerde 10 Kasım törenlerinde Atatürk’ün resmini yakasına takmayı reddeden sözde 3 teğmene karşı çıkan ve müdahale eden 4 teğmen, Kubilay’ın teğmenleridir, Atatürk’ün teğmenleridir, benim teğmenlerimdir” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi anmak için düzenlenen törene katıldı. Törende Şehit Öğretmen Kubilay için yapılan anıta çelenk bırakıldı. Genel Başkan Özgür Özel, törenin ardından gazetecilere değerlendirmelerde bulundu. Özel, şehitleri rahmetle anarak, “Yobazın işlediği bir cinayet, katliam sonucu hayatını kaybeden Cumhuriyet şehidi Kubilay’ın huzurundayız. Çok ağır duygular içindeyiz çünkü dün akşam geç saatlerde de 6 kahraman askerimizin şehit düştükleri haberini aldık. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar bu bayrak dalgalansın diye, bu topraklar üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliği sürsün diye kendi hayatlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlettir. Teröre karşı da Cumhuriyet düşmanlarına karşı da bu vatanı ve bayrağı savunmaya devam edeceğiz” dedi. Özel, şehitler için dua etti ve ardından mezarlarına karanfil bıraktı.

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, törenin ardından Cumhuriyet Halk Partisi ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği anma yürüyüşüne eşlik etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yürüyüşün ardından düzenlenen törende, şunları söyledi:

“Biraz önce büyük bir onurla dinledim, Atatürkçü Düşünce Derneği Sayın Genel Başkanı, birlikte o sıralarda görev yaptığımız, milli iradenin tecelligahında Atatürk’ün emanetine sahip çıkmaya çalıştığımız Sayın Hüsnü Bozkurt ifade etti. Elbette sözleri çok kıymetli. Dün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hacıbektaş’a gidişinin 104’üncü yılında Hacıbektaş’taydık, bugün buradayız. Temmuz ayında 19 Mayıs’ta Samsun’dan yola çıkan, sonrasında Sivas’ta, Erzurum’da kongreleri gerçekleştirip, Ankara’ya giderken Anadolu’nun dört bir yanında kurtuluşu ve ardından büyük kuruluşu örgütleyen Gazi Mustafa Kemal’in bulunduğu her yerde, attığı her adıma, ilkelerine, devrimlerine, hatırasına, emanetine ve vasiyetine sahip çıkmak bütün Cumhuriyet Halk Partililerin namus borcudur.
Bundan sonra görev yaptığım sürece, böyle anlamlı günlerde ve yıl dönümlerinde, özellikle devrimlerin sembolü olmuş ya da devrimlere sahip çıkmanın sembolü olmuş yıl dönümlerinde ya da büyük acıların, travmaların anma törenlerinde var olmaya devam edeceğim. Madımak’ta, Sivas’ta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak olacağım ve Madımak bir utanç müzesi olana kadar, Türkiye Cumhuriyeti devleti Madımak’tan özür dileyene kadar o ateşi yüreğimde hissetmeye devam edeceğim.”

Yüreğimiz yandı

“Dün akşam yüreğimiz yandı. 6 evladımız bu vatan ve bayrak için şehit oldular. Bir kez daha şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. İşte burada 3 büyük şehidin manevi huzurlarındayız. Öğretmen Kubilay, asteğmenlik görevini yapmak üzere 1930 yılında Menemen’deydi. Onu koruması için Menemen’in 2 evladı, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki onunla birliktelerdi. Ellerinde Cumhuriyet’in ay yıldızlı bayrağına karşı şeriat bayrağı taşıyanlar onun şahsında Cumhuriyet’e, devrimlerine, milli birlik ve bütünlüğe, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e isyan bayrağı açtılar. Asteğmen Kubilay görmezden gelmedi. Elindeki imkansızlığı yanındaki 2 bekçi arkadaşı ile birlikteoradaki zorluğu görüp de geri adım atmadı. Oradan uzaklaşmadı. Sessiz kalmadı ve elindeki eksik teçhizata ve elindeki mühimmatın amaca uygun olmamasına rağmen Cumhuriyet’i savunmak için direndi. Biliyordu ki başaramazdı. Ancak eğer o hainlere karşı başını eğseydi, bu ülkenin bağımsızlığı için üzerine düşeni yapamayacaktı. Bazen devrimciler, Atatürkçüler boyun eğmek, baş eğmek yerine Kubilay gibi baş verirler.”

Askerin yeri askeriye, sivilin yeri siyasettir

“Derviş Mehmetlerin hadsizliği, onların karşısındakilerin Kubilay kadar cesur olmaması durumunda sonuç alır. Hepimize Derviş Mehmet karşısındaki Kubilay cesareti, onun iradesi, onun vatana bağlılığı örnek olmalıdır. Geçtiğimiz günlerde 10 Kasım törenlerinde Atatürk’ün resmini yakasına asmayı reddeden sözde 3 tane teğmene karşı, onlara karşı çıkan ve müdahale eden 4 tane teğmen Kubilay’ın teğmenleridir, Atatürk’ün teğmenleridir, benim teğmenlerimdir. Atatürk’ün resmini 10 Kasım’da yakaya asmamayı mazeretlendiren bir Milli Savunma Bakanı, ‘Toplu iğneleri yokmuş’ diyen Milli Savunma Bakanı, onların savunmasına, avukatlığına girişen Milli Savunma Bakanı hangi koltukta oturduğunu, geçmişte hangi görevleri yaptığını, ona bağlı olan Genelkurmay’ın, kuvvetlerin görevinin ne olduğunu unutmasın. O, ordu sivil siyasetin teminatıdır, demokrasinin teminatıdır, o ordunun görevi milli savunmadır. Ordunun askerin yeri askeriye, sivilin yeri siyasettir. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Ancak yakasında Atatürk resmi takmayanlara hadlerini bildirenleri, görevlerini hatırlatanları, Atatürk resmi üzerinden görev yapmakta oldukları orduya, Atatürk’ün ordusuna meydan okuyanlara had bildirenleri, o resmi asmayanlarla bir kefeye koymak, birlikte disipline vermek ve onlara medya organları üzerinden ‘cuntacı teğmenler’ demek hadsizliktir. Bu hadsizliği kabul etmiyoruz. Herkes haddini bilecek. Atatürk’ün ordusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde asla ve asla Atatürk’e saygısızlık, onun hatırasına saygısızlık kabul edilemez. Bu mazur görülemez. Bu konuda gösterilen her tepki vatana bağlılıktır, mazur görülen her yaklaşım vatana ihanettir. Bunu böyle değerlendiriyoruz.”

Biz kazanacağız

“Bundan sonra, bugünden başlayarak ve bugünden yeşeren umudu çoğaltarak, bana dediler ki ‘Geçmişte Menemen’de çok coşkulu törenler olurdu. Sonra sayıları sınırladılar. Giriş sayısı sınırlandı. Cumhuriyet Halk Partisi’nden törene 10 kişi gelecek. Ama biz daha sonra kendi törenimizi yapacağız.’ Ben Cumhuriyet Halk Partililerin ne yapacağından emindim. Ne sabah törende 10 kişiydik, ne de bu tepede birilerinin umduğu gibi yalnızız. Gözün alabildiği her yerde ve bu meydana sığmayan her yerde Menemenliler, İzmirliler, Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler varsa umut var. Umut Cumhuriyettedir, umut bizdedir. Umut hepimizdedir. Bundan sonra çağrılın, çağrılmayın size ihtiyaç olan her yerde çok olmamız, Kalabalık olmamız, dayanışmamız ve gücümüzü göstermemiz gereken her yerde hep birlikte olmaya ve mücadele etmeye var mıyız? Uzaklardan duyulsun, bir kez daha soruyorum. Var mıyız? Hep birlikte başaracağız. Biz çoğuz ve biz kazanacağız.” (Sami Gökçe)