Öğrenci andı yeniden okutulmalı

Solğun, yeni eğitim yılı başlangıcında, eksiklere değindi, taleplerini sıraladı Türk Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Ömer Solğun, yeni eğitim-öğretim yılı başlangıcında eğitimdeki eksiklere değindi, taleplerini sıraladı. Tüm karşı çıkışlarına, yaptıkları eylem ve basın açıklamalarına rağmen Öğrenci Andının 2013 yılında kaldırıldığını hatırlatan Solğun, açıklamasında şunları dile getirdi: “Biz o dönemde Öğrenci Andında yer alan Türklük kavramının, Anayasa’da […]

Solğun, yeni eğitim yılı başlangıcında, eksiklere değindi, taleplerini sıraladı

Türk Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Ömer Solğun, yeni eğitim-öğretim yılı başlangıcında eğitimdeki eksiklere değindi, taleplerini sıraladı.
Tüm karşı çıkışlarına, yaptıkları eylem ve basın açıklamalarına rağmen Öğrenci Andının 2013 yılında kaldırıldığını hatırlatan Solğun, açıklamasında şunları dile getirdi: “Biz o dönemde Öğrenci Andında yer alan Türklük kavramının, Anayasa’da tanımlanan Türklük kavramı olduğunu, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ ifadesinin bir ırka mensubiyet anlamına gelmediğini, milli kimlik ifadesi olduğunu, Öğrenci Andının milletimizi birleştiren, bütünleştiren en önemli unsurlarından biri olduğunu dile getirmiştik. Nitekim 15 Temmuz felaketi göstermiştir ki, milletimizin en çok ihtiyaç duyduğu şey milli birlik ve beraberliktir. Milli birlik ve beraberlik ruhunun toplumun tüm kesimlerine sirayet etmesi sayesinde 15 Temmuz hain darbe girişimi başarıyla geri püskürtülmüştür. Bu minvalde tek bir millet olma şuurunun küçük yaşta çocuklarımıza kazandırılması gerekmektedir. Öğrenci Andı da bu ruhun kazandırılmasının mihenk taşıdır. Andımız, içeriği ve verdiği duygu bakımından bu amaca hizmet ediyordu. Dolayısıyla Öğrenci Andı başlayan eğitim-öğretim döneminden itibaren ve devam eden süreçte okullarımızda yeniden okutulmalıdır.”
Öğretmensiz okul kalmamalı …
2018 yılı sonuna kadar toplam 40 bin atama daha ve 2019 yılında da 100 bin atama istediklrini belirten Solğun, “Milli Eğitim Bakanlığı 2018 yılı içinde 20 bin atama gerçekleştirdi. Bunun üzerine sendikamız bu atama sayısının yetersiz olacağını dile getirerek, ek 40 bin atama talep etti. Milli Eğitim Bakanlığı hem atama bekleyen öğretmenlerin hem de sendikamızın taleplerine duyarsız kalmadı ve 2018 yılı içinde 20 bin atama daha yapılacağını açıkladı. Öncelikle Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’u bu hassas tavrından dolayı tebrik ediyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapacağı ilave atama sayısının 20 bin daha artırılarak, toplam 40 bin olmasını istiyoruz. 2019 yılında hem ihtiyaçlar hem de beklentiler göz önüne alındığında 100 bin atama yapılması gerekliliktir. Bu konuda tasarruf yapılmamalı, eğitim hizmetleri kesintiye uğratılmamalı, Türkiye’de artık öğretmensiz okul kalmamalıdır” dedi.
Eşler birleştirilmeli, aileler parçalanmamalı …
Milli Eğitim Bakanlığı’nın her ikisi de sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanlara eş durumuna bağlı atama başvurusu yapabilmelerine olarak tanıdığını, bunun olumlu bir gelişme olmasına rağmen eşi öğretmen olmayan sözleşmelilerin ailelerinin ne yazık ki birleşemediğini ifade eden Solğun, konuyla ilgili şunlara değindi: “Sivas’ta ticaretle uğraşan bir öğretmen eşi, Van’da ne yapacaktır? Ya da Aselsan’da çalışan bir mühendis öğretmen eşinin görev yeri olan Erzurum’a giderse, yeniden iş mi arayacaktır? Sadece iller arası değil, aynı il içinde olmasına rağmen aralarında yüzlerce kilometre mesafe bulunan öğretmenlerimizin de feryatlarına kulak verilmelidir. Örneğin Antalya’nın Gazipaşa ilçesi ile Elmalı ilçesi arasındaki mesafe 286 kilometredir. Bu mesafe iki il arasındaki mesafelerden daha fazladır. Dolayısıyla öğretmenler bu mesafeyi her gün gidip dönemeyecekleri için ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır.
Eş durumu mağdurlarının sorunun çözülmesi için il/ilçe emri getirilmesi gerekmektedir. Sayın Milli Eğitim Bakanı Selçuk’tan istirhamımız, bu çocuklarımızın boynu bükük kalmaması, anne babalarına özlem duymaması, aile bütünlüğünün bozulmaması için il-ilçe emri getirmesidir.”
Eğitim çalışanlarının maaşları artırılmalı …
Ülkemizdeki öğretmen ve eğitim çalışanlarının maaşları artırılmasının önemine değinen Solğun, açıklamasında şunlara yer verdi: “OECD 2018 Bir Bakışta Eğitim Raporunda; satın alma gücü paritesi dikkate alınarak yayınlanan verilerde, OECD ülkeleri ortalamasına göre ilkokulda göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda brüt 32 bin 258 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen ise yılda brüt 54 bin 156 dolar kazanmaktadır. Ülkeleri ayrı ayrı incelediğimizde Avustralya’da göreve yeni başlayan bir öğretmen ilkokulda yılda brüt 41 bin 798 dolar, en üst kademedeki öğretmen yılda brüt 59 bin 568 dolar; İspanya’da göreve yeni başlayan ilkokul öğretmeni yılda brüt 38 bin 987 dolar, en üst kademedeki öğretmen yılda brüt 55 bin 384 dolar; Lüksemburg’da göreve yeni başlayan bir ilkokul öğretmeni yılda brüt 70 bin 192 dolar, en üst derecedeki öğretmen yılda brüt 124 bin 36 dolar; Danimarka’da göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda brüt 44 bin 919 dolar, en üst kademedeki öğretmen yılda brüt 51 bin 506 dolar kazanmaktadır. Aynı raporda Türkiye, ilkokul öğretmenleri maaş sıralamasında, 35 OECD ülkesi arasında 25’inci sırada yer almaktadır.
Türkiye’de öğretmenlerin maaşları ek ders ücretleri hariç yılda net 6 bin 246 dolar ile 7 bin 298 dolar arasında değişmektedir. Ülkemizde sadece öğretmenler değil, tüm eğitim çalışanları düşük ücretler almaktadır. Yapılması gereken ülkemizde eğitim çalışanlarının maaşlarını insanca yaşayabilecekleri düzeye çıkarmaktır. Her eğitim-öğretim yılı başında verilen eğitime-öğretime hazırlık ödeneği tüm eğitim çalışanlarına verilmesi sağlanmalıdır.” -Mehmet ÖZGÜN-

Exit mobile version