Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Neval Oğan Balkız

Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi Reddedilmelidir!

Buraya bakın, burada bu polis barikatının önünde anayasal haklarını, mesleki hak ve güvencelerini, meslek etiğini ve saygınlığını savunan ‘Öğretmenler’ vardır! Onlar; kadrolu öğretmenler, baş öğretmenler, uzman öğretmenler, engelli öğretmenler, ücretli öğretmenler, sözleşmeli öğretmenler, özel sektör öğretmenleri olarak ayrımlaştırılmış ve “Devlet dersinde” yok sayılmıştır!

Osmanlı’nın son maarif nazırlarından, çok iyi eğitim almış, idealist Emrullah Efendi’ye atfedilen “şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim” sözü, “Öğretmenlik Meslek Kanunu” teklifinde ” şu öğretmenler olmasaydı, ben eğitimi ne güzel idare ederdim” anlayışına dönüşmüş durumda!

11 Temmuz Perşembe günü TBMM ‘ de görüşülecek olan “Öğretmenlik Meslek Kanunu” teklifine karşı birlikte ses vermeye çalışıyorlar! Öğretmenlerin seslerine ses verin!

Öğretmen Meslek Kanun teklifinde öğretmenin mali, sosyal ve anayasal haklarına dair düzenleme yer almıyor, Mesleki güvenceleri ortadan kaldırılıyor.

Engelli öğretmenler, ücretli öğretmenler, sözleşmeli öğretmenlerin sorunları ve özel sektör öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin düzenlemeler de yok! Okullarda öğrenciler için ücretsiz öğlen yemeği ve beslenmeye ilişkin düzenlemelerde yer almıyor. Öğretmenlerin karar süreçlerine katılacağına dair herhangi bir düzenleme de bulunmuyor

 

Atamalarda mülakat kaldırılmış değil. Tam tersine, yeni disiplin düzenlemeleri ile öğretmenlerin mesleğin etik, bilimsel, pedagojik ve metodolojik gereklerine değil, belli bir siyasal din anlayışı temelinde hazırlanan ve dayatılan müfredata uymalarını sağlanmaya, uymayanların da meslekten ihracına yönelik düzenlemeler getiriliyor.

. Bugüne kadar Millî Eğitim Bakanlığı’nın bütün kademelerinde, bakanlık teşkilatından, okullara kadar her alanda yoğun siyasi bir kadrolaşma kurumsallaşmış durumda. Kamunun her alnında olduğu gibi, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde de liyakat değil, siyasi nitelik, taraf olma durumu belirleyici hale gelmiş bulunuyor, bunu kalıcı ve yapısal kılmak için “Milli Eğitim Akademisi” kurulması öngörülmekte! Böylece bu akademide başarılı sayılmak, mesleğe atama için temel kriter haline getiriliyor.   Eğitim Fakültelerinin işlevi ortadan kaldırılıyor.

 

 

TÜRKİYE MAARİF VAKFINA BÜTÇE VAR ÖĞRETMENE YOK!

 

Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi bu yıl için 1 trilyon 619 milyar 907 milyon 408 bin lira! Bakanlık, bu paradan Türkiye Maarif Vakfına bu yıl 5.7 milyar lira aktaracak! Vakfa, 6 yılda 564 milyon dolar aktarılmış. 2016 da kurulan Vakfın yöneticileri “huzur hakkı” adı altında 2021 itibarıyla çift maaş alıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı cemaat bağlantılı vakıflara bütçe yetiştirebilir iken öğretmen atamalarına para olmadığı söylenebiliyor! Milli Eğitim Bakanı’nın yılın başında öğretmen ataması ihtiyacını 68 bin olarak ifade etmesine karşın bu yıl 20 bin öğretmen ataması yapılıyor. 2023’te atama için KPSS başvurusu yapan öğretmen sayısı ise 572 bin. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı ise yaklaşık 1 milyon. Özel okullarda asgari ücret düzeyinde istihdam edilen öğretmenlerin sayısı yaklaşık 200 bin; MEB bünyesindeki okullarda “sözleşmeli”, “ücretli” çalıştırılan öğretmen sayısı ise 100 bin civarında.

Yirmi bir yıldır çok sistemli bir şekilde, siyasal İslamcı anlayışın, toplumsal alanın bütününü teokratik bir temelde yapısal, kurumsal ve işlevsel değişimini parça parça gerçekleştirmesine tanık oluyoruz! Millî Eğitim Bakanlığı eliyle, eğitim sistemi belli bir siyasal-ideolojik temelde adım adım dönüştürülüyor ve yapılandırılıyor.

– Bilimsel, laik, çoğulcu, eleştirel, kamusal, karma eğitimin yok ediliyor. Devlet-kamu eğitimi değersizleştiriliyor ve sistematik olarak, bu alan cemaatlere bırakılmak isteniyor.

-ÇEDES ve benzeri protokollerle tarikat, cemaatlere, medreselerle paralel eğitim alanı inşa ediliyor!

– Bütünüyle imam hatip esaslı bir içerik dayatılıyor

, -Laik, bilimsel eğitimi temel alan Eğitim Birliği Yasasının canına okunuyor!

-Cinsiyet eşitliğine karşı çıkan kadın karşıtı anlayışın hamleleriyle kızların okula gitmesine engel oluşturacak her adım, ailelerin hassasiyeti bahanesiyle yaşama geçiriliyor! Müfredat değişiklikleriyle din dersi ve içeriklerini sürekli arttırıldığı süreçte gelinen noktada; program felsefesi ve hedeflenen öğrenciyi yetiştirecek, beceri örgüsü ve çerçevesi, kavramsal ve alan becerileri, okuryazarlık, eğilim ve fiziksel beceriler ile erdem değer eylem modeli ve sosyal, duygusal öğrenme becerileri ile belirli bir din anlayışı eğitimi sistematize edildi ve toplumsal itirazlara karşın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında dayatıldı!

Kurtuluş Savaşı ve devrim tarihi, devrim ve cumhuriyet ilkeleri ile felsefesi, müfredattan çıkarılmaya, başka bir tarihsel hafıza oluşturulmaya çalışılıyor. Pozitif bilim ders saatleri düşürülüyor, felsefe, mantık gibi birey iradesini bilgi temelinde özgürleştiren, doğru karar verme süreçlerini öğreten bilim alanları kaldırılıyor!

Öğretmenlerin sesine ses verin, bu sesi Meclis duysun! Yoksa kaybeden, tüm toplum olacak.

 

 

“Bazı insanlar bilimin

sadece etrafımızdaki teknolojiden ibaret olduğunu sanıyorlar. Hayır! Bilim bundan çok daha derindir. Bilim, bilimsel düşünce ve bilimsel metot, insan türünün neyin güvenilir bir şekilde doğru olduğunu anlamak için geliştirmeyi başardığı tek felsefi yapıdır. (Harry Kroto, kimyager, Nobel Ödülü sahibi)

Bu yapıyı kaybeden toplumun geleceği olamaz!

Unutmayın, öğretmenler, bu “felsefi yapının” ilk adımını keşfetmemizi, ona ulaşma olanaklarını kullanmamızı bize öğretenlerdir.

 

*Hukukçu/Akademisyen

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER