Okuma Haritası

Kendine ait olabilme meselesi… Tutku sahibi bir sığınağın öngörüsü veyahut adımlarla büyüyen bir dönüm noktası… Herkesin her şey olduğu, konuşkanlığın bilginin önüne geçtiği, ekranların sahte uzmanlarca kuşatıldığı, şairlerin şiir okumadığı bir süreçte iyileşmenin tek yolu… Sığ ve yapay gündemlere sırt çevirmek… Bellek, zaman ve mekân boşluğuna uzanan ruhsal derinlik… Bilginin dahi istiflendiği üstünkörü bir toplum […]

Kendine ait olabilme meselesi… Tutku sahibi bir sığınağın öngörüsü veyahut adımlarla büyüyen bir dönüm noktası…

Herkesin her şey olduğu, konuşkanlığın bilginin önüne geçtiği, ekranların sahte uzmanlarca kuşatıldığı, şairlerin şiir okumadığı bir süreçte iyileşmenin tek yolu…

Sığ ve yapay gündemlere sırt çevirmek… Bellek, zaman ve mekân boşluğuna uzanan ruhsal derinlik…

Bilginin dahi istiflendiği üstünkörü bir toplum okuması değil elbet…

Ezbere dayanmayan, şablonlara inat, bağımsız ve her şeyi anlama çabası gösteren olgun bir dönüşüm evresi…

Sevginin, sesin, rengin ve doğanın hızla tüketildiği bir süreçte bir okuma haritasına yayılan yolculuk…

Hasan Ali Toptaş, Başlarken Yalnızsın Bitirdiğinde Daha Da Yalnız adlı eserinde; “Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, tuş sesleriyle, internet ağlarıyla birlikte kelimelerden sesli harfler patır patır düşmeye başladı. Çağın hızı, dilin içinde de geziniyor. “Selam” yerine “slm” yazılıyor artık. Böylesi bir hız söz konusuyken, Türkçe metinlerde müziği ve kokuyu görüyor musun?…”

“Kendimi bir başkasıymış gibi gözlüyordum. Hep bunu yaptım. Ama taşamadım kendimden. Kendimin dışına çıkamadım. Buzlu camlar kuşatmıştı içimi. İçim bende kaldı…” Kırk Oda, Murathan Mungan

“Sonunda şu fikre vardık ki, güçlü olmak denen şey, çaresizlikten doğuyor. Işığın karanlığı beyaza boyaması gibi bir şey… Karanlık olmazsa ışığı hissedemeyiz ki…” Mino’nun Siyah Gülü, Hüsnü Arkan

“Aslında sen, insanda bulunan değerli yanların onların varlığını keşfeden başka insanlar olmadan bir değer olmayacaklarına da inanmaktasın! Korkun bu senin! Seninle kurulan bazı ölmez dostlukların dibinde yatan da budur biliyorsun!…” Cüce, Leyla Erbil

“Bu acı ölüm değildi, sersemlemiş bilincinde bocalayarak dolaşan düşünceydi. Ölüm acı vermezdi. Hayattı, hayatın sancısıydı bu feci, bu insanı yasa boğan his…” Martin Eden, Jack London

“Büyük kentlerin yoksul semtlerinde insanlar olduklarından yaşlı görünürler. Yaşınız ne olursa olsun, yoksulsanız zaman hızlanır; organlarınız daha çabuk eskir…” Dünyadan Türkiye’ye İktisattan Siyasete, Korkut Boratav

“Belki de günü yaşamanın önemini kavramak için hangi yılın hangi ayında ve hangi gününde olduğumuzu her sabah üst üste on kez yinelemek gerek…” Gökdelen, Tahsin Yücel
Daha ilk sayfasında bizi kendi gerçeklerimizden alıp, değişime eviren bilgi…

Herkesin her şey olduğu, konuşkanlığın bilginin önüne geçtiği, ekranların sahte uzmanlarca kuşatıldığı, şairlerin şiir okumadığı bir süreçte iyileşmenin tek yolu…
Empati de buna dâhildir, yaşam, ses, renk ve doğa sevgisi…

Can Yücel’in dizelerine akan bir ışık gibi;
“Sade bir garibim yavru kurbağa
Serilmiş o ortası çukur
O sal gibi yaprağa
Yarı suyun içinde
Yarı yansımış ışığa…”

Exit mobile version