Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin Hatay ve Kilis noktalarında gerçekleşen işlemlerinin ardından, terör örgütlerinden temizlenen bölgelere dönüşleri devam ediyor. Gözler, geride kalan 3 milyonu aşkın kalabalığa takılırken, uyarı, Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Murat Erdoğan’dan geldi.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları kapsamında, Suriye’de güvenli bölge haline getirilen alanlara dönüşler sürerken, bu dönüşlerin en fazla sahne olduğu ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bu yıl 30 bini aşkın Suriyelinin Hatay sınırından ülkesine dönüş yaptığı öğrenilirken,Hatay dışında Kilis de geri dönüşlere sınırı noktasında ev sahipliği yapıyor. Cilvegözü sınır kapısı üzerinden ülkelerine çıkış yapanların sayısı günde 150 kişi olarak ifade edilirken, bu rakam Kilis’te günlük ortalama 50-70 kişide kalıyor. Bu arada, bayram için ülkelerine giden bazı Suriyelilerin de orada kalarak dönüş yapmadıkları öğrenildi.
Dönüşlerin ‘kısmi’ de olsa başlaması, sınır illerinde yaşanan ‘kalabalığın’ sorunlarını minimize etme adına olumlu karşılanırken, geride kalan milyonların bu geri dönüşe ne zaman katılacağı ise hala cevapsız!
-KRİZ ETKİLER Mİ?-
Türkiye’de ‘dolar’ başlığında yaşanan sıkıntı ve Türk Lirası’ndaki önlenemeyen değer düşüşü ise sınır kapılarında yaşanan geri dönüşlere ekli bir diğer ara başlık olarak dikkat çekiyor. Bu konuda son yapılan değerlendirme de bu yönde.
Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Murat Erdoğan’ın sürece ekli düşüncelerini paylaştığı son değerlendirmeye göre… Türk Lirası’ndaki aşırı değer kaybı ve gittikçe pahalanan yaşam şartlarının yerini bir ekonomik krize bırakması halinde, bu durumdan en fazla etkilenecek grupların başında, Türkiye’de sayıları 3,5 milyonu aşan Suriyeli mülteciler geliyor.
Muhtemel bir ekonomik kriz, ilk etapta Suriyelilere yapılan parasal yardımların kesilmesi anlamına gelmese de, mültecilere karşı artan hoşnutsuzluğun istenmeyen siyasi ve toplumsal sonuçları beraberinde getirmesinden korkuluyor.
Uzmanlar, gıdadan ulaşıma, elektrikten süt ve yumurtaya temel ihtiyaçların giderek pahalandığı ortama bir de işten çıkarmaların eklenmesi halinde, Suriyelilerin doğrudan günah keçisi ilan edilmesi ve beraberinde kitlesel çatışma riskine vurgu yapıyor.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Ağustos 2018 itibariyle Türkiye’deki Suriyeli sayısı 3,5 milyonu aşmış durumda. İstanbul, 563 binden fazla kişi ile en çok Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan şehir konumunda. Yaklaşık 1 milyon Suriyelinin çalıştığı biliniyor. Bunların bir kısmını da küçük ve orta işletme sahibi Suriyeliler oluşturuyor. Hatay’daki durum da bundan çok farklı değil. Zira Türkiye’de sayısal anlamda en fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan illerin başında Hatay geliyor.
-ERDOĞAN UYARDI-
Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Murat Erdoğan’a göre, Türk hane halkını doğrudan etkileyecek bir kriz ortamında mevcut gerilimin kontrolden çıkması ve büyük kentler de dâhil şiddet olaylarının patlak vermesi ihtimaller arasında.
“Şimdiye kadar, Türk halkı, Suriyelileri bir şekilde hoşgörüyle idare etti ve ciddi bir çatışma yaşanmadı. Fakat bundan sonra insanlar işlerinden olmaları halinde ve benzeri olumsuzluklarda doğrudan Suriyelileri suçlayacaktır” diyen Erdoğan, son dönemde Suriyeliler hakkındaki siyasi jargonun değiştiğinin de altını çiziyor.
İfade edilenler ise Ankara’nın tutumundaki değişikliği gündeme taşıyor!
“Önceleri sadece muhalefet kanadı mevcut Suriyelileri ülkelerine göndermekten bahsederken, özellikle Afrin operasyonundan sonra bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ve benzeri planlara değinmeye başladı. Erdoğan’ın ilk 100 günlük programında dahi 250,000 Suriyelinin güvenli bölgelere nakli var.”
-YORUM YOK!-
Prof. Dr. Murat Erdoğan, hükümetin, bir süre öncesine kadar Avrupa Birliği ve batıdan gelen yetersiz yardımlara dikkat çekmek için Suriyelilere harcanan 20-30 milyar dolardan bahsederken, şimdilerde ise toplumda rahatsızlığın önüne geçme adına bu tarz yorumlardan kaçındığının da altını çiziyor.
Aralık 2017 tarihli, aralarında Hatay’ın da olduğu illerde gerçekleşen Suriyeliler Barometresi çalışmasında bu konuya değindiklerini belirten Murat Erdoğan, araştırmada altı çizilen önemli bir sorunun da, siyasetçilerin kapsamlı ve stratejik bir göç yönetimi yerine günün kurtarılması yaklaşımını benimsemesi olduğunu hatırlatıyor.
Erdoğan’ın katkısıyla gerçekleşen ve çarpıcı detayların yer aldığı Rapor’da, sağlıklı bir süreç yönetimi gerçekleştirilmemesi halinde, bunun “çatışmaları arttırmasından ve bugüne kadar Türk toplumunun ortaya koyduğu kırılgan toplumsal kabulün çökmesinden, nefretin ve ırkçılığın zemin bulmasından” endişe edildiği değerlendirmesi yapılıyor.
-EKONOMİK NEDENLER-
Araştırmanın, Türk toplumundaki asıl gerilimin Suriyelilerin çalışmalarından değil, işyeri açmalarından kaynaklandığını gösterdiğini de söyleyen Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İnsanlar, gitgide işyeri ve dükkân açan Suriyelilere ‘ekmeklerini ellerinden alan kişiler’ gözüyle bakmaya başladı. Yerli esnaf, şimdiye kadar ‘geçici’ olduğunu düşündüğü Suriyeli komşusunun işyeri açmasını artık bir kalıcılık sinyali olarak alıyor ve kriz ortamında bunu bir tehdit olarak algılıyor.”
Mültecilerin ve göçmenlerin dünyanın her yerinde endişe yaratmasının üç önemli nedeni olduğundan söz eden Murat Erdoğan, bunların; ucuz işçilikten kaynaklanan iş kaybı, suç oranlarının artması ve kamu hizmetlerinden yararlanmada yeni gelenlerden dolayı eksilmeler olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, şimdiye kadar Suriyeliler yüzünden Türklerin neredeyse hiç iş kaybına uğramadığı, suç oranlarının da çok düşük kaldığını söyledi. Ancak, kamu hizmetlerinden yararlanma hususunda, özellikle Suriyelilerin yoğun yaşadığı bölgelerde sorunların ortaya çıktığına dair genel bir algının söz konusu olduğunu ifade eden Erdoğan, bu konuda hem yetersiz iletişim politikasının önemli bir engel olduğunu, hem de bazı mültecilerin ücretsiz yararlandıkları hakların (sağlık gibi) huzursuzluk yarattığının altını çizdi. Erdoğan’a göre, pek çok konu ‘gerçekte değil’, aslında dedikodu ve algılardan kaynaklanıyor. Bu nedenle de halkın sağlıklı bilgilendirilmesi son derece önemli.
-RİSK VAR!-
Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin sadece yüzde 5’inin kamplarda yaşadığını belirten Erdoğan, şimdiye kadar küçük şehirlerde gözlenen irili ufaklı şiddet olaylarının, olası bir kriz ortamında büyük kentlere sıçrama riskinin de yüksek olduğunu da sözlerine ekledi.
Erdoğan, Türk toplumunun olağanüstü bir kabullenme gösterdiğini, fakat aynı zamanda halkın geleceğini Suriyeliler ile paylaşmaya hazır olmadığını da vurguladı.
-DÖNMEYECEĞİZ!-
Hatay ve Kilis sınır kapılarından devam eden dönüşler ‘olumlu’ bir beklenti yaratsa da, geri dönmeyecek durumdaki ciddi bir kalabalığın varlığını da kimse yadsımıyor. İngiliz The Guardian Gazetesi’nin Türkiye (3.55 Milyon Suriyeli), Lübnan (976,002 Suriyeli), Irak (249,123 Suriyeli), Mısır (130,300 Suriyeli) ve Ürdün’de (688,123 Suriyeli) gerçekleştirdiği bir araştırma, mülteci konumundaki yüzbinlerce kişinin, Suriye’nin daha uzun bir süre kendileri için güvenli olmayacağını düşündüğünü ortaya koydu. -Tamer Yazar-