Böyle olmasınlar!
Boş bulabildiğimiz her karış toprağı yerel idareciler eliyle ‘çiçeklendirme’ telaşına giren bizler, şehrin merkezindeki ağaçların bedenlerine ‘çivilediğimiz’ taksi tabelaları ile nasıl bir mesaj veriyoruz?
Antakya’ya tepeden bakanlar, iki tane ‘yeşil’ alan görüyor. Bir tanesi, ‘yaşayanların’ kullanımına açık, Büyük Park! Diğeri ise ‘ölmüşlerimizin’ mekanı, Şehir Mezarlığı!’ Yeşil alanlarımızın ‘trajikomik’ azlığı bir tarafa, şehir içine serpiştirdiğimiz ağaçları ise eldeki fotoğraf karelerine benzer şekilde kullanıyoruz. İlan asmak için, tabela çakmak için, pankartları bir taraftan diğerine germek için! Hatta daha yaşlı olan ağaçların içi boşalmış bedenlerini de çöp kutusu olarak kullanıyoruz ve bundan her hangi bir rahatsızlık duymuyoruz.
Peki, Antakya’nın şehir içine dağılmış ağaçlarının yaşlı ve yorgun bedenlerine dair bugün söyleyeceklerimiz mi? Her gün yanı başından geçtiğimiz bir gerçeğe dair. Gördüğümüz, bildiğimiz, ama ertelediklerimize dair…
Konumuz, ağaçlar ve taksi durak tabelaları! Aslında eldeki geleneğin başlangıcına gitmek gerek belki, anlamak ve ardından da çözüm üretmek için. Ardından bu duruma yol açan şartları ortadan kaldırmak için. Peki, taksi duraklarının, şehir içinde ‘çağrı’ noktaları oluşturma adına ağaçları kullanma geleneğine sonuna kadar sahip çıkan yerel idarecilere en net çözüm mü? O çözüm, bir vatandaştan geldi. Belki de bu şekilde hem ağaçların bedenlerini ‘çivilemekten’ kurtaracağız hem de ‘yeşil Antakya’ sloganlarına biraz ‘gerçeklik’ katacağız.
İşte vatandaş çözümü ve ifade edilenler:
“Şehir dışından gelip de bu durumu gören birçok ahbabımız da benzer şeyler söyler. Başka başka şehirlerde de varmış bu uygulama, ama bize yakışmıyor. Adı ‘medeniyet’ ile anılan bir kente ağaçlarımızın bu hali hiç yakışmıyor. Yurt dışında görmüştüm. Otobüs duraklarına gittiğiniz zaman, o lokasyona yakın taksi duraklarının tüm bilgilerine durak içindeki levhalarda ulaşabiliyorsunuz. Telefonlar, hatta adresler. Böylece, her şey düzenli bir şekilde işliyor. Bizdeki bu çirkin görüntüler de yaşanmıyor. Taksi durakları da işlevlerine daha kolay devam ediyor. Anlayacağınız vatandaş da memnun taksici de…”
Merak edilen kısım, ağaçlara çakılı haldeki bu taksi bilgilendirme levhalarından bazılarının okunamayacak derecede eski ve hatta paslanmış olmaları, ama buna rağmen yerlerinden kaldırılmamaları ve hatta yenilenmemeleri… Bu durum, resmi ‘ilgisizliğimizin’ boyutuna da ayrı bir ‘sorgu’ noktası katmalı mı?
Aynı vatandaşın sitemi, biraz da bu yönde:
“Tamam, bu şekilde kullanmışsınız kullanmasına da, hiç mi fark etmemişsiniz bu paslı, kirli hali? Hiç mi rahatsız etmemişi bu durum hiç kimseyi? Özellikle de yerel idarecileri! Hatta çevrecileri! Aslında en çok da onları… Galiba, ‘banane’ diyenlerin çoğunluk olduğu bir şehirde tüm bunların yaşanması kadar normal bir şey yok. Var mı?”
-Tamer Yazar-