Son derece önemli, üzerine sayfalar dolusu yazılacak terimlerdir “ahlak ve vicdan”. Son yıllarda yaşananları görüyoruz, ahlakı ve vicdanı kaybolmuş bir topluma dönüştük. Tam bu noktada “hangi ahlak, nasıl bir vicdan” sorusu akıllara gelebilir. Somut olaydan giderek bir örnek verelim.
Narin, 19 gün sonra derede çuvala sarılmış bir şekilde cansız halde bulundu. Bütün köy olayı bildiği halde kimse konuşmuyor, gerçekler anlatılmıyor. Narin’in cenaze teslim alınırken bir kadın vicdanına dayanamıyor ve birilerine dönüp “gidin yalan konuşun” diyor. Bu sırada kadına hemen şiddet uygulanıyor ve kadını susturuyorlar. Sonrasında bir milletvekili ekranlara çıkıyor “bu konuyu çok araştırmayın, bildiğimiz şeyler var ama aileye zarar gelmesin” diye açıklama yapıyor. Bu açıklamayı vicdan da ahlak da kabul etmez. Normal bir hukuk düzeninde bu açıklamalar suç olarak kabul edilir ve hemen işlem başlatılır. Çünkü açıkça, konuyu bildiğini fakat konuşmadığını ifade etmekte.
Milletvekilinin açıklamaları ayrıca TCK 278’e göre de “Suçu bildirmeme” suçunu oluşturmaktadır. Hatta bu suçun mağduru 15 yaşını tamamlamamış çocuk olduğundan ötürü 3.fıkraya göre “verilen ceza yarı oranında” artırılır. Ama tabii bu maddenin söz konusu kişiye uygulanmayacağı konusunda sanırım herkes hemfikirdir. 8 yaşında masum bir çocuk öldürüyor, üstelik birçokları da bu ölüm sebebini biliyor, fakat kimse ses çıkartmıyor. Gerçekleri konuşmuyor.
Şimdi Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine gidelim. 2023 yılında çocukların cinsel istismarı iddiası ile 40.713 dosya açılmış. 14.299 dosyada kamu davası açılmış. Bir önceki yıla göre çocukların cinsel istismarı iddiası ile adliyeye gelen vakıa sayısı %33 artmış.
Ülkemizde toplumun adalete olan güveni kalmadı. Yargılamalar çok yavaş. Keyfi yargılamalar ve tutuklamalar, ülkemizi Hukukun Üstünlüğü endeksinde 177 ülke arasında 148.sıraya itmiştir. Önceki dönem Ticaret Bakanı, kendi şahsi şirketinden Bakanlığa, milyonlarca TL’lik dezenfektan satmıştır. Hukukun işlediği bir ülkede ciddi bir suç konusu olan, ayrıca etik ve ahlak tartışmalarına da konu olması gereken bu davranış ülkemizde soruşturulmadan ve tartışılmadan kapatıldı. Anayasa Mahkemesi kararları, keyfi olarak yok hükmünde kabul ediliyor, uygulanmıyor.
Ahlaki yozlaşma ve vicdanın derin yara aldığı bir toplumda maalesef yolsuzluk vakıaları, istismar dosyaları, suç ve dolandırıcılık vakıaları artış göstermekte. Narin’in öldürülmesi ve kamuoyunun bu konuya büyük tepki göstermesinin sebebi, insanların bu olayı ahlak ve vicdani açıdan kabul etmemesinden kaynaklıdır.
Ahlak ve vicdan duygularımızı kaybettiğimizde yozlaşma başlıyor. Bu yozlaşma, vücudu saran bir kanser hücresi gibi yayılıyor. İnsanı insan yapan bu duyguları kaybetmememiz dileklerimle.
YORUMLAR