Öncesi Ve Sonrası …

Geçtiğimiz günlerde ekonomik durumumuz ile ilgili bilgiler açıklanırken, ülkenin içinde bulunduğu durum, AKP öncesi ve sonrası yapılan harcamaların muhasebesi de yapıldı. Yaklaşık 14 yıllık AKP iktidarı döneminde yapılan harcama 2 trilyon 94 milyar dolar olmuş. Yani bu süreç içerisinde yaklaşık 2 trilyon 94 milyar dolar harcanmış. Buna karşılık AKP iktidarı öncesindeki tüm süreç içerisinde harcanan […]

Geçtiğimiz günlerde ekonomik durumumuz ile ilgili bilgiler açıklanırken, ülkenin içinde bulunduğu durum, AKP öncesi ve sonrası yapılan harcamaların muhasebesi de yapıldı.

Yaklaşık 14 yıllık AKP iktidarı döneminde yapılan harcama 2 trilyon 94 milyar dolar olmuş. Yani bu süreç içerisinde yaklaşık 2 trilyon 94 milyar dolar harcanmış.

Buna karşılık AKP iktidarı öncesindeki tüm süreç içerisinde harcanan para yaklaşık 713 milyar dolar civarında.

Bu iki bilgiyi karşılaştırdığımızda dudak uçuklamasının engellenmesi ebetteki mümkün olamıyor.

Bir yandan 2002 öncesindeki ve özelikle Cumhuriyetin ilanından sonraki evreleri de içeren süreç dahil olmak üzere harcanan yaklaşık toplam 713 milyar doları ve yapılanları şöyle bir hatırlatmakta yarar görüyoruz.

AKP öncesi harcanan paralarla katma değer sağlayan birçok fabrikalar, sanayi tesisler yapılmıştır. Yine tarımı güçlendirecek uygulamalar yaşama geçirilmiş, tarım ürünlerinin işlenmesi suretiyle değerlerinin de artmasını sağlayacak tesisler kurulmuştur.

Bunlara ek olarakta yollar, limanlar, demiryolları, havaalanları, barajlar yapılarak kullanıma açılmıştır.

Tüm bunlar yapılırken hiçbir şekilde belli bir sayıda yolcunun geçeği, belli bir hastanın başvuru yapacağı gibi vatandaşa yük getirecek, devlet hazinesinden ödemeyi gerektirecek taahhütlere de girilmemiştir. Yani yapılanlar bütçeden karşılanmış ve hiç bir şekilde vatandaşa ileriki zaman dilimi içerisinde yük getirecek taahhütlerde bulunma yoluna gidilmemiştir. Aksine gelirler doğrudan hazinenin kasasına girmiştir.

Gelelim 2002 sonrasına.

Bu süreç içerisinde yaklaşık 2 trilyon 94 milyar dolar harcanmıştır. Ne yazık ki yapılan bu harcamaların hemen hemen hiçbirinde katma değer sağlayan bir tesisin, bir fabrikanın var olduğunu söylemek mümkün değildir.

Böylesine önemli bir harcama yapılmasına rağmen ülke ekonomisine katma değer sağlayacak bir fabrikanın yada tesisin oluşturulamaması oldukça dikkat çekici ve üzücüdür.

Bu fiili duruma ek olarakta Cumhuriyetin kazanımlarını teker teker elden çıkartılması yoluna gidilmiştir. Geçtiğimiz aylarda da Cumhuriyetin elde kalan son kazanımlarından olan şeker fabrikalarının da satışı gerçekleştirilmiştir.

Bir çivi çakılmadı dedikleri Cumhuriyetin kazanımları satıla satıla bitirilemedi.

Bu doğrultudaki eleştirilere karşı; yol yaptık, köprü yaptık, şehir hastaneleri oluşturduk, havaalanları yaptık yolunda açıklamalar yapılmak suretiyle, olumsuz havanın ve eleştirilerin karşılanması yoluna gidilmiştir.

Yapıldığı iddia edilen köprülerin, havaalanlarının, şehir hastanelerinin ve benzerlerinin yapılış şekillerine,ihale usullerine ve verilen garantilere şöyle bir bakıldığında, vatandaşa ne denli yük bindirildiği net bir şekilde kendini göstermektedir.

Hazineden tek kuruş harcamadan yapıldığı ve kullanıma açıldığı sağlanan yerler için verilen garantiler, ürkütücü bir boyuttadır.

Yol kullanılsın kullanılmasın, köprüden geçilsin geçilmesin, havaalanından uçuş yapılsın yapılmasın, şehir hastanelerinden yararlanılsın yada yararlanılmasın, her yurttaş verilen garanti sayılarına ulaşılamaması nedeniyle aradaki farkı devlete verdikleri vergiden kuruşu kuruşuna ödeme zorunda kalmaktadır.

Devlet hazinesinden tek kuruş ödenmeden müteahhitlerce yapılan tesislerin garantisi nedeniyle devlet hazinesinden, dolayısıyla da vatandaştan yapım bedelinin çok üstünde paraların zaman içerisinde ödeneceği gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Durum bu merkezdedir. Yani AKP iktidarı öncesi ile sonrasındaki ekonomik durumun mukayesesini elbette ki yurttaşlarımız yapacaklardır.

Şimdi ülkemiz yeni bir krizin içerisine hızla girmek üzere iken, verilen garantiler nedeniyle vatandaşın sırtına bindirilen ek yükün, bu ekonomik krizin etkisini daha da çok arttıracağı kanısındayız.

Sanıyorum ki bu gerçeği görenler, seçim sonrası kıraathaneler açmak ve o kıraathanelerde bedava çay ve kek servisi yapmak suretiyle, işsizler ordusuna sığınacakları bir yer oluşturma yoluna gitmek istemektedirler. Bilinmelidir ki bunun kimseye bir yararı olmayacak aksine zararı olacaktır.

İşte ülkemiz bu tablo içerisinde 24 Haziran seçimlerine girmektedir.

Seçmenler tabloyu iyice incelemek ve varacakları sonuca göre oy kullanma durumu ile karşı karşıyadır.

Diliyoruz ki; tablo iyice okunur, değerlendirme doğru yapılır ve 25 Haziran sabahı yüzler güler, ülkenin aydınlık geleceğe doğru emin adımlarla yürümesini sağlayacak bir sonuç alınır…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version