Prof.Dr. Barış, Hatay’da 30-50 yıl içinde, 7’den büyük deprem olma olasılığından söz etti
Arsuz’da düzenlenen Akıllı Kentler Zirvesi’nde konuşma yapan Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Şerif Barış, “Hatay’da olası bir depremin etkileri” konulu sunumunda, depremi unutmadan öncesi, sırası ve sonrasında vatandaşların depremde ne yapması gerektiğini anlattı, bilinçlenmesinin önemine dikkat çekti.
AFAD’ın 2018 stratejik raporunda Türkiye’nin afet bölgesi olarak tanılandığın ve büyük depremlerin olma sayısı bakımından dünyanın en tehlikeli dördüncü ülkesi olduğunu söyleyen Prof.Dr. Barış, Türkiye’nin sismik boşluk haritası doğrultusunda Hatay’da büyük bir depremin beklendiğini ifade etti.
Katılımcılara, ‘Önlem alın, hayatta kalın. Maalesef 20 yıldır çok fazla yol alamadık. Depremlerin Bizi ne zaman bizi nerede yakalayacağını bilmiyoruz, ama yapabileceğimiz şeyler var. Depremle ilgili önlem, planlama ve eğitimi kapsayan, kapasite dediğimiz olguyu arttırmamız, depremle karşı karşıya kalma ihtimaline karşı riskleri azaltmamız gerekiyor. Depremden sonra ilk 72 saat önemli. 3 gün içerisinde yüzde 33 yaşama şansınız var. Ama metropol şehirde arama kurtarma ekiplerinin 3 günde size gelmesi mümkün değil. Çünkü, arama kurtarma ekiplerinin ülkemizde sayısı çok az. Bu nedenle depreme dayanıklı yapı ve depreme dayanıklı toplum oluşturmak zorundayız” dedi.
Fay ne kadar büyükse etkisi de büyük olur …
Yakın bir gelecek için Hatay’dan büyük bir deprem beklemediğini söyleyen Prof.Dr. Barış, “Sismik boşluk haritasına baktığımızda Hatay yeşil alan olarak görülüyor ve bu depremin beklendiği bir bölge demek. Bu sizler için kötü bir haber. İyi haber ise en son 1822-1872 yılları arasında Hatay’da biri 7.2, diğeri ise 7.3 civarında depremler oldu. 7’den büyük deprem olma olasılığı yakın tarihte yok belki ama 30-50 yıl sonrası için büyük bir depreme hazırlıklı olmak gerekiyor. Tarihsel olarak baktığımızda yakın tarihlerle bu bölgede iç içe 30’dan fazla yıkıcı deprem olmuş. Fay hatlarına gelince; fayların boyutları da çok önemli. Fay ne kadar büyükse, yaratacağı deprem enerjisi de o kadar büyüktür. Yani; küçük faylar küçük depremler, büyük faylar büyük depremler yaratır. Bu açıdan fay hatlarına bakarak deprem olacak yada olmayacak dememiz bize bir şey kazandırmaz. Depremlerde bizi kurtaracak şey yapıdan çok, yapının içerisinde bulunan eşyaların sabitlenmesidir” dedi.
Islık çalmayı öğrenin …
Gölcük ve Japonya depreminden kıyasla sağlam binanın nemine işaret eden Prof.Dr. Barış, depremin eminle davranışlarının farklı olduğunu, yumuşak zeminde deprem dalgalarının 5-7 kat büyüdüğünü, çakıl gibi sert zeminde ise 2 kat büyüdüğümü söyledi. Arsuz’un alüvyon yapıda olduğunu söyleyen Prof.Dr. Barış, Amik Ovası ve Arsuz’un yer altı su seviyesinin yüksek olması nedeniyle dayanıklı bina yapılması gerektiğini ifade etti.
Depremde mahsur kalan vatandaşlar için hayat kurtarıcı bir öneride bulunan Prof.Dr. Barış, “Enkaz altında kalan bir kişiyi bulmak için rama kurtarma ekipleri enkaza 4 kez vurur. Mahsur kalan kişinin de onlara aynı şekilde karşılık vermesi gerekir ki, bulunduğu bölgeyi tespit edebilsinler. Bu yüzden herkese parmakla ıslık çalmayı öğrenmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz.
Çünkü deprem sırasında mahsur kalırsanız bu çok işinize yarayacak. Çünkü ıslığın ses frekansı çok yüksek, afet hazırlığınca kişiden başlar, dolayısıyla afet hazırlığı önce kişiden başlar. Kişi, aile, mahalle yerel yönetim diye genişler” dedi. -Mehmet ÖZGÜN-