ORTODOKS KİLİSESİ RESTORASYONU VE BİR GAF

6 Şubat depremi büyük bir yıkım…kayıplarımız çok büyük…devlet geç kalmış ve kurtarılabilecek nice canlarımızı enkaz altında ölüme terk etmişiz. Yaralıyız, üzgünüz, kolumuz kanadımız kırık. Devletten yardım bekliyoruz….O sıcak anları hiç unutmayacağız. Depremden sonra ilimize gelen devlet görevlilerinin potlarını da unutmayacağız.İşte tam bu aşamada büyük bir pot, gaf ya da nezaketsizliği buradan hatırlatmak isterim. Şubat ayında […]

6 Şubat depremi büyük bir yıkım…kayıplarımız çok büyük…devlet geç kalmış ve kurtarılabilecek nice canlarımızı enkaz altında ölüme terk etmişiz. Yaralıyız, üzgünüz, kolumuz kanadımız kırık. Devletten yardım bekliyoruz….O sıcak anları hiç unutmayacağız. Depremden sonra ilimize gelen devlet görevlilerinin potlarını da unutmayacağız.
İşte tam bu aşamada büyük bir pot, gaf ya da nezaketsizliği buradan hatırlatmak isterim. Şubat ayında Kültür ve Turizm Bakanı Hatay’a geliyor ve Antakya’da yıkılmış kültür varlıkları konusunda muhataplarla bir toplantı yapıyor. Toplantıya Ortodoks kilisesi vakıf yönetiminin temsilcileri de katılıyor. Biliyorsunuz Ortodoks kilisesi de depremde yıkılarak ağır hasarlı kültür varlıklarımızdan biriydi. Bu kültür varlığının ayağa kaldırılması için Bakan Mehmet Nuri Ersoy ima yoluyla şöyle bir ortamı yokluyor ve “ biz Ortodoks kilisesinin tadilatı ve restorasyonunu yapalım siz de bize kilise vakfına ait 40 dükkanı verin “ diyor. Akıllara zarar ve hiç etik olmayan bir teklif. Bu ima dolu teklife vakıf yöneticileri hemen itiraz ediyor ve böyle bir alışverişin mümkün olmadığını ifade ediyorlar.
Allah aşkına buradan soruyorum: bu olacak iş mi şimdi? Siz depremdeki felaketi bile fırsata çevirmeye çalışıyor mağduriyetlerden rant devşiriyorsunuz. Hiç hoş değil. Vakıf yönetimi Ortodoks kilisesinin restorasyonunu yurt içinde ve yurt dışında birçok yere yaptırabilir. Ama etik olan devletin bu kültür varlığımızı kendi imkanlarıyla yaparak Hatay’ın dokusuna katkı sunmasıdır. Ama devletin bakanının teklifi ortada. Sanki devlet bir şirket Ortodoks vakfı dükkanları ise bir fırsat. Bunu aklınızdan geçirmeniz bile ne denli kötü anlatamam.
Ortodoks kilisesi vakfına ait 40 civarı dükkan var. Bunlar kiraya verilerek saray caddesindeki esnafın emrine sunulmuş durumda. Saray caddesini saray caddesi yapan bu dükkanlardaki dokudur. Bu dükkanlarda Hatay’ın çok kültürlü yapısı kendini gösterir.

Kiracılar alevi sunni Hristiyan Yahudi her tür din dil ve mezhepten insanlardır. Hatay’ın dokusunu tam olarak yansıtırlar. Bir düşünsenize Bakan beyin teklifi kabul görse saray caddesinin gelecekti ki dokusu nasıl olurdu? Düşünmek bile istemiyorum.
Şimdi şuracıkta bir kampanya başlatsak ve Antakya’daki taşınmaz kültür varlıklarının yeniden restorasyonu ve tadilatı için yardım başlatsak dünyanın dört bir yanından cevap gelir. Bu kültür varlıkları yeniden ayağa kaldırılır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ama bir vakfın dükkanına karşılık böyle bir yardımı yapmak kimsenin aklına gelmez. Bu gelse gelse devleti şirket mantığıyla yönetenlerin aklına geliyor nedense…
Hatay’ın yeniden eski görkemli günlerine dönmesi için en önce devletin elini taşın altına koyması lazım. Hiç cinliğe kaçmadan iyi niyetle ihtiyaç sahibi her yerde vücut bulmalıdır. Bu ve buna benzer teklifler zaten yaralı olan bu halkı çok üzüyor ve kırıyor.
Ortodoks kilisesinin restorasyonu ve tadilatı işinin peşini bırakmayacağım ve bu yenilenmede devletin üstleneceği görev ve sorumluluğu yakından takip edeceğim.

Exit mobile version