Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Oyun üç yıldır oynanıyordu

Bugüne kadar ses etmediler

Bugüne kadar ses etmediler

2016’da, Kadıköy’de tiyatro yapan birçok grubun bir araya gelerek oluşturduğu Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun Basın Sözcüsü Nevzat Süs, Kadıköy Tiyatroları Platformu ve ‘Sadece Diktatör’ oyununun yasaklanma sürecinde platformda yaşananlar üzerine konuştu, ama bir şeyin de altını özenle çizdi…

Antakya’lı Tiyatro Sanatçısı Barış Atay’ın ‘Sadece Diktatör adlı oyununun ‘yasaklanması’ ile gündeme gelen Kadıköy Tiyatroları Platformu adına konuşan, Platform’un Basın Sözcüsü Nevzat Süs, “Bu süreçte sanatsal üretim yapan çevrelerce otosansür mekanizması yaygınlaştı mı” sorusuna net bir cevap verdi:
“Otosansür, son dönemde çokça karşılaştığımız bir durum. İnsanlar bunları söyleyemiyor olabilir ama, sanat çevrelerinde bir şey üretilirken artık iki kere düşünüyor herkes. Bu insanlar sanat yapmak istiyor. Bunun bir yerlere takılmasını istemiyorlar. Otosansür, sansürden daha tehlikeli bir şey. Biz tepki gösterirsek ne sansür, ne yasaklama, ne de otosansür olur. Susarsak, bu okumaları yapmazsak içimize kapanabiliriz. Tiyatrolar, bir yerlerden icazet almaz, işini yapar. Pazar yerinde de yapar, parkta da yapar, salonu olmasa da yapar, sokakta da yapar. 27 yıldır tiyatro sektöründeyim, “Bizim salonumuz yok, oynayamıyoruz” diyen tek bir tiyatro grubu dahi görmedim.”
AGOS’tan Merve Ceyhan’a konuşan ve Barış Atay’ın ‘Sadece Diktatör adlı oyunu başlayan sürece dair merak edilen soruları cevaplandıran Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun Basın Sözcüsü Nevzat Süs, yaşananları anlatırken, olması gerekenlere de işaret etti.
-YASAKLANMASI-
Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun (KTP) ‘Sadece Diktatör’ oyununun yasaklanması süreciyle nasıl ilişkilendirildiğine ilişkin konuşan Süs, şunları söyledi:
“Oyunun, Artvin’de yasaklanmasından sonra Kadıköy’de oynanacağı ilan edilince, Emniyet güçleri, Emek Sahnesi’ne ‘bu oyunun oynatılmayacağını içeren’ ve elle yazılmış bir tutanak verdi. Mahkeme kararını sorduğumuza, OHAL döneminde olduğumuz için mahkeme kararına gerek duyulmadığı, fiili olarak yasaklama yetkileri olduğu yönünde bir açıklama yaptılar ve ertesi gün bütün tiyatroları dolaşmaya başladılar. Oyunun, tiyatrolarda oynanıp oynanmadığını sorguluyorlardı. Bu noktada, platform olarak biz de işin içine girmiş olduk. Bir tiyatro oyunundan dolayı tek tek tiyatrolar geziliyor, böyle bir sorgulamaya girişiliyor… Bu zaten ilkel bir tutum. Oynanacaksa, tiyatrolar zaten bunu ilan ederler. Emniyet güçleri, akabinde, tiyatro gruplarına, oyunun bir daha oynanmayacağına dair bir taahhütname imzalatmak istedi. İmza verip vermeme konusunda KTP içinde ortak bir karar aldık. Mevcut noktada gerilim yaratmamak için imzaladık ve bu durumu başka türlü bir tepkiye, bir kampanyaya dönüştürmek istedik. Direkt Kadıköy’ü içine alan bir mevzu olunca, Kadıköy’deki tiyatrolar olarak sesimizi çıkarmak istedik. Bunu da ‘Sadece Diktatör oyununu okuyoruz’ adlı bir kampanyaya dönüştürdük. Büyük bir ilgi oldu. Metni 2300’e yakın kişi istedi. Bu, umut vadeden bir durum. İnsanların nasıl örgütlendiklerini, sokağa çıktıklarını daha önce gördük. Bu sefer de tiyatrolara dokunulduğu için, insanlar sosyal medya üzerinden ses vermeye başladı. Gezi de, karamsarlığın hâkim olduğu bir zamanda, ‘Bu ülkede hiçbir şey değişmez’ cümlesinin çok sık kurulduğu bir noktada ortaya çıkmıştı. Şu anda da benzer bir dönemden geçiyoruz. İnsanların katledildiği bir ortamda, ayakta kalmaya, direnmeye, sanat yapmaya çalışıyoruz. Bütün bu acıları kendi ruhumuzda, bedenimizde hissediyoruz. Afrin Harekâtı’yla da ilişkilendirildi bizim kampanyamız. Oysa bu tamamen bir tesadüf. Oyun o dönemde yasaklandı. Yapacak bir şey yok.
Oyun üç yıldır oynanıyordu. Bugüne kadar ses etmediler, bugün yasakladılar. İktidarlar, ne zaman başı sıkışsa, çeşitli alanlarda; Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Arap, Ermeni ayrışmalarını tetikliyor, düşmanlık yaratacak bir şey bulup ortaya çıkarıyor. Okuma kampanyamız üzerinden de bunu körüklemeyi sürdürdüler. Aklı başında olan herkes, metni okuduğunda, bunun direkt olarak iktidarı hedef alan bir oyun olmadığını anlar. Ama onlar ‘Sadece Diktatör’ başlığını görünce üzerlerine alındılar belki de.”
-BUNDAN SONRASI-
Kampanyanın bundan sonrası için bir yol haritası çizilip çizilmediği konusuna da değinen Nevzat Süs, şöyle devam etti:
“Henüz çizilmedi. Gelecek tepkilerle de şekillenecek. Bu süreci sadece Barış Atay üzerinden değerlendirmek istemiyoruz, muhtemelen o da öyle değerlendirmiyordur zaten. Onur Orhan’ın yazdığı, birçok insanın emek verdiği bir metin yasaklanıyor. ‘Siz oynatmıyorsanız, biz de okuruz’ dedik. Belki bundan sonra böyle bir şey olursa, bu kez de ‘İçimizden okuyacağız’ deriz, çıkarız sokağa, içimizden okuruz metni.
Kampanya sürecinde şehir dışındaki tiyatrolar hakkında tutanaklar tutulmuş. Tiyatrocular metni okurken, polisler gelmiş, okuyanların isimlerini almışlar.
Kimi zaman bizim tiyatrolarımıza da sivil kıyafetle gelip, ‘Burası ne zamandır var, neler oynuyorsunuz?’ gibi soran kişiler olabiliyor. Biz de doğrusu neyse onu söylüyoruz. Gayrimeşru bir şey yapmıyoruz. Bizim yurtdışında banka hesaplarımız yok. Yaptığımız şey belli, tiyatro… Tiyatro meşru bir alandır. Amaçları bizi huzursuz etmek. Bu bir taktiktir. Gelirler, giderler. Gelsinler ve gitsinler.
Haluk Bilginer, ‘Keşke oyunu izlemeye gelselerdi’ demiş polisler için. Bence de keşke izleselermiş. Fikirleri ne kadar değişirdi bilmiyorum ama, en azından bu yasaklamanın ne kadar saçma bir hal aldığını görmüş olurlardı.”
-ZOR ZAMANLAR-
“zor zamanlarda insanlar ya da tiyatrolar renklerini belli ederler” diyen ve içinde olunan sürecin KTP’nin örgütlülüğünü güçlendireceğini ifade eden Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun Basın Sözcüsü Nevzat Süs, sözlerine şöyle nokta koydu:
“Zor zamanlarda dost ve düşmanı ayırt edebiliyorsunuz. Kadıköy’de 70 civarında tiyatro topluluğu var. Bence bu süreç bizi daha ileri taşıyacak, çünkü daha büyük bir amacımız var. Tiyatroya yasak gelmiş, daha ne olabilir ki? Bundan daha kötü başka ne yapabilirler ki tiyatroya? Bugün ‘Sadece Diktatör, yarın ‘Hamlet’, ertesi gün ‘Üç Kız Kardeş’… Onları da yasaklarlar ama biz onları da okuruz.”
-Tamer Yazar-