Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Özgün taşları kapatıyoruz!

‘Taş’ Yerine ‘Sıva’mı? Antakya’nın

‘Taş’ Yerine ‘Sıva’mı?

Antakya’nın Zenginler, Ulu Camii, Güllü Bahçe, Yeni Camii, Şehitler ve Gazipaşa Mahallelerinde, toplamda 5500 metre uzunluğunda 15 cadde, sokak ve çıkmazda cephe iyileştirme ve kentsel tasarım çalışmaları başladı başlamasına da… Ortaya çıkan ‘özgün’ taşların görselinde durmak yerine, üzerini sıva ile ‘kapatma’ ısrarımız niye?

Antakya, günümüzde, kültürel turizm anlayışının ilgi odağında olan kentlerden bir tanesi ve bu özelliğinin korunması da bu anlamda çok önemli. Bugüne kadar, kentin doğu yakasında toplanan bu özelliğe dair birçok proje geliştirildi. Ancak devamı gelmeyen ve rafa kalkan çalışmalar uç uca eklenmeyince, istenen sonuç da, kültürel turizm hareketliliğine ivme sağlayacak adımlar da geride kaldı.
Geleneksel ve özel bir mimari yapıya sahip Antakya Evleri için “beklenen proje” olup olmadığı henüz net değil! Ancak Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından Zenginler, Ulu Camii, Güllü Bahçe, Yeni Camii, Şehitler ve Gazipaşa Mahallelerinde, toplamda 5500 metre uzunluğunda 15 cadde, sokak ve çıkmazda başlatılan cephe iyileştirme ve kentsel tasarım çalışmaları, meraklı gözler tarafından yakından izleniyor. İzlenilen bir noktada ise “sorular” birikmeye devam ediyor!
-ORİJİNAL GÖRSEL!-
Antakya’nın tarihi yapılarında, zaman ve çevresel koşullar yanı sıra, bakımsızlık ve terk edilme sonucunda ortaya çıkan hasarları gözlemlemek mümkün. Ancak, eldeki son örnekte dikkati çeken şey, “duvar yüzeylerinde, taş veya tuğla arasında kalan bölümleri dolduran harçlı kısım” olarak ifade bulan ‘DERZ’ noktasında yaşanıyor! Çalışmanın gerçekleştirildiği alanlarda, tarihi evlerin taş duvarlarının ‘derz’ hali, bazı noktalarda yapılan ek bir düzenleme ile özel bir ‘SIVA’ ile kapatılıyor. Bu ise, ‘orijinal görsel’ kısmında beklentisi olan kent insanı adına yeni soruları gündeme taşıyor, yapılan bu ‘EK’ çalışmaya ‘NEDEN’ gereksinim duyulduğunu da!
-NE DENMİŞTİ?-
Mart ayı içinde başlatılan çalışmaya ilişkin konuşan isimlerden biri, KUDEB Şube Müdürü Ratibe Buğrahan olmuş, eldeki bu beklentiye karşılık gelen şu ifadeyi kullanmıştı:
“Gerçekleştirilen çalışmada, sokağa bakan cephelerde çatı onarımı, sıva-boya tamiratı, eski ve ‘özgün taşların’ ortaya çıkarılması ve aydınlatma yapılıyor. Çalışmalarımıza Kahraman Sokak’tan başladık. Belediyemize ait olan 10 tescilli yapımızda da restorasyon çalışmalarına başladık.”
Buradaki soru da sorgu da aynı! Altı özenle çizilen, ‘özgün taşların ortaya çıkartılması’ önceliği, bu son uygulama kapsamında rafa mı kalktı?
-SONDAJ ŞARTI!-
Konuya ilişkin düşüncelerini bizlerle paylaşan, ancak ismini vermek istemeyen bir Mimar’ın, yapılan çalışma noktasındaki düşünceleri ve eleştirileri şöyle:
“Normal şartlarda ‘sokak projeleri’ yapıldığı zaman, duvarlarda bir ‘toprak analizi’ yapılması gerekirdi. Yani duvarlarda ‘sondaj yapılması’ ve duvar yapısının ortaya çıkartılması gerekirdi. Bu şekilde bir çalışma yapılmadığı için de ‘yüzde 80’i’ sıvalı diye işlenmiş aldığımız bilgiye göre! Ama söküm sırasında, altından çok kıymetli taşlar çıktı. Yapılması gereken mi? Net!
Bu durumun ardından, eldeki projenin revize edilmesi ve görselin de ‘taşlar korunarak’ ilerletilmesi gerekirdi. Ancak bu yapılması! Yapılanı, ne yazık ki, sizler de bizler de izliyoruz. Olan mı? Bu alanlar bir şekilde sıvanıyor! Yani, alttan çıkan o güzelliği bizler kapatıyoruz. Yine altını çizerek söyleyelim ki… Yapılması gereken şey oldukça net! Madem bu kısmı ortaya çıkardık. O halde eldeki bu orijinal taş görselin korunması adına projenin revize edilerek uygulamaya devam edilmesi gerekiyor. Tabi bu durumun Kurul’a sunulması ve gereken adımların da ardından atılması gerekiyor. Bu, yapılamayacak bir şey değil. Kolaylıkla yapılabilir, ki Kurul da bunu kabul ediyor. Zira buna dair çok fazla örneğimiz var.”
Bunu niye talep ediyoruz? Çünkü eldeki evlerin kültürel kimliğinin görseli adına daha şık ve daha olması gereken bir tercih. Zira ‘taş’, Antakya’nın bu yakasındaki evlerin temel malzemesi ve en dikkati çeken mimari gerçeği. Sorumuz da bundan kaynaklanıyor. Kentin mimari gerçeği kendisini bu kadar net ortaya çıkartmışken, neden üzerini sıvıyoruz?”
-3 AŞAMA-
“Bu gibi tarihi yapılar 3 aşamadan geçer. Rölöve, Restitüsyon ve Restorasyon. Röleve Projesi; mevcut binanın, şu an ki tüm eklentileriyle, tüm yıkık/harap haliyle tespit durumudur. Kurul, bu aşamada, çizilenle-gerçeğin bir olup olmadığını görür. Restitüsyon aşaması ise… Projeye konu olan yapının geçmişten bugüne kadar geçirdiği evreleri anlatan, sanat tarihi raporlarıyla da desteklenen, bir çeşit biyografi çalışmasıdır. Restorasyon projesi ise… Bugünkü kullanımımıza uygun bir şekilde, eldekini nasıl yapacağımıza karar verdiğimiz, ama Restitüsyon verilerine uygun olarak hareket ettiğimiz bir aşamadır. Mesela… Eldeki bina 1930’da yapılmıştır. Ama 1950’de ve 1980’de eklentiler almıştır. Siz, restorasyon projesinde, bu eklentilerin çıkmasını da talep edebilirsiniz, ama en orijinal haline dönmesini de talep edebilirsiniz. Ya da… Bugünkü kullanımınıza uygun bir şekilde, başka eklentiler yapılmasını da talep edebilirsiniz. Kurul da bu doğrultuda gereken değerlendirmeyi yapar.
Biz burada şunu söyleyebiliriz… Röleve projesinde gerekli duvar sondajları yapılmadığı için, bu son örnekte düz sıva işlenmiştir. Oysaki onarım sırasında, altında, röleveye uymayan bir yapı çıktı. Peki, bu durum düzeltilebilir mi? Tabi ki… Bir revize projesi ile çok kolaylıkla düzeltilebilir. Burada ortaya çıkan taş yapı, görüntülenip Kurul’a sunulacak. Taş yapı olarak kalması talep edilecek. Zaten Kurul, bu tür ‘taş yapı kalsın’ taleplerinde olumlu cevaplar veriyor.”
-ÇÖZÜM VAR MI?-
Yapılan çalışmaları meraklı gözlerle izleyen bazı vatandaşlar, dar sokakların Antakya’sı için hayat geçirilen hizmetten memnun. Ancak ifade edilenler arasında benzer kaygılar var. O halde söylenenler bugünü sonlandırsın sonlandırmasına da… Hatay Valiliği’nden Büyükşehir Belediyesi’ne uzanan hatta, eldeki ‘kaygılar’ paylaşılır mı, bunu da biz soralım!
O.L. > Hep istediğimiz bir şeydi. Yapılanlar o yüzden güzel. Ama geçmişte de çok yapıldı bu tür çalışmalar ve yarım bırakılsın istemiyoruz bir daha. Sonuna kadar götürsünler. Yıllardır tamir görmeyen evler bunlar. Ama yine de o beton apartmanlardan çok daha sağlam. O dediğiniz şeyi geçtiğimiz gün biz de konuştuk. Ama madem böyle uygun görmüşler, böyle olsun. İşten anlayan onlar. Vardır bir bildikleri. Bizim için fark etmiyor zaten. Taş olsun, sıva olsun! Ama yapılsın yeter ki! Seçme şansım olsaydı mı? ‘Taş kalsın’ derdim!
U.K. > Buradaki otellerde çok kaldım. Yine bir iş için buradayım ve ben de o durumu fark ettim. Mimariden ya da restorasyon işinden anlayan biri değilim. Ama alttaki o taş görseli ‘yapay halde’ kullanan o kadar çok yer gördüm ki… Buradaki orijinal ama… Siz, o orijinal halin üzerini kapatıyorsunuz! Niye? Bence olmamış! Tamam, olmuş! Ama daha güzeli varken, niye ‘idare eder’ kısmında duruyorsunuz?
Y.S. > Arkadaş grubuyla fotoğraflama yaparken fark ettik aynı şeyi. Ama şunu sormak lazım! Tüm çalışma yapılan yerlere de aynı şeyi mi uyguluyorlar? Yani altından böyle taş duvar çıkan tüm yapılar mı sıva ile kaplanıyor? Yoksa bu istisna bir durum mu? Eğer hepsi ise… Üzücü! Gerçekten de üzücü! -Tamer Yazar-