Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Pandemi sonrasının Antakya’sı

Keyifli bir mola yerine kavuşuyor Hatay Valisi Rahmi Doğan ve

Keyifli bir mola yerine kavuşuyor

Hatay Valisi Rahmi Doğan ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın kişisel çabası ile kamusal hayata eklenen Adalı Konağı ve eski Meclis Binası’ndaki çalışmalar, 2021 yazına yönelik devam ediyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, pandemi ve sokağa çıkma yasaklarından bağımsız sürdürdüğü Vakıf İşhanı yıkım çalışmaları, yeni dönemin Antakya’sı için kent siluetine uygun bir proje hazırlığında ilerlerken, benzer bir çalışma da Adalı Konağı ve eski Meclis Binası’nda sürüyor.
Kentin Gastronomi kimliğine ciddi katkı yapması beklenen ve Büyükşehir Belediyesi yönetimindeki Gastronomi Evi’nin verdiği hizmete dair çıtanın yükseltilmesine de omuz vermesi hedeflenen restorasyon çalışmaları için konuşan bir turizmci, “Sizde de okuduğum ve katılmamak mümkün değil. Hatay Turizm Derneği Başkanı Hakan Bey konuşmuş ve çok da doğru söylemiş. Büyükşehir’in Gastronomi Evi, biraz değil, tam anlamıyla bir lokanta gibi çalışıyor. Bu da, üstlenmesi gereken misyon adına ciddi bir kayıp. Tabi bu durumu sadece biz fark etmiyoruz, ki herkes de bir şeylerin yanlış gittiğinin farkında ama… Konuşmuyoruz! Aynen Hakan Bey’in dediği gibi, ‘Kral, görünmeyen bir elbisenin terziliğinde, çıplak çıplak’ etrafta dolaşıyor da… Biz, görünmeyen bir elbisenin yalakalığındayız! Nereye kadar?” dedi.
-TESPİT!-
Bilindiği gibi, Antakya Gazetesi’ne bu konuda bir açıklama yapan, Hatay Turizm Derneği Başkanı Hakan Boyacı, Gastronomi Evi için olması gerekene işaret etmiş ve şunları söylemişti:
“Buradaki yönetici arkadaşlarımız, benim ortaya koyduğum düşüncelerden çok hoşnut olmadılar. Oysaki o zaman da kötü bir şey ifade etmemiştim. Sadece, işleyen bir yöntemle ilgili, olması gerekenle ilgili bir cümle kurdum. ‘Dost acı söyler’ atasözü de buradan çıkıyor! Doğruların söylenmesi, insanların çok da hoşuna gitmiyor.
Bakıldığında, Gastronomi Evi’nin örnekleri var. Türkiye’de, benzer çalışmalar var. En yakınımızda, Gaziantep’te bunun bir örneği var. Açıkçası, buradaki işleyiş, bizim çok beğendiğimiz, çok hoşumuza giden bir işleyiş.
Burada önemli olan şu… Gastronomi Evi; Sektörün ilerleyişini, duruşunu, gelişimini hedefleyen bir konumda olmalı. Buranın, sektöre, restoranlara eğitim vermesi, önderlik etmesi lazım. Bu anlamda, bütün restoranlarımızda, aynı kalitede ürünleri bulmamız lazım. İkincisi… Kaybolmaya yüz tutmuş lezzetlerimizi gün yüzüne çıkarıp, bütün restoranlarda bunun menülere girmesini sağlamamız lazım. Üçüncüsü… Gastronomi kimliğinin tanıtımının yapılması lazım. Bir Gastronomi Festivali mesela. Gastronomi ile ilgili ünlü gurme ve şeflerin Hatay’a gelmelerini sağlamak ve kentin tanıtımına bu anlamda bir yol açmak lazım. Dördüncüsü… Bütün Hatay sınırları içindeki ürünleri, Gastronomi Evi’nde bulabilmemiz lazım.
Evet… Lokanta vizyonu ile olmamalı. Aslında, buna dair düşüncelerimin ardından benle diyaloga geçmelerini ve ‘neler yapabiliriz’ noktasında kendileriyle bir araya gelmeyi isterdim. Hatta bana, ‘gelin, işin ucundan siz de tutun’ demelerini beklerdim.”
-Tamer Yazar-