Panik Bozukluğu bedensel ve bilişsel belirtilerin eşlik ettiği, yoğun kaygı ataklarının yaşadığı, süren gidişte bir hastalıktır. Belirli bir neden olmaksızın adrenaline beraber kaygının fiziksel belirtilerinin eşlik ettiği ve korkunun eşlik ettiği bir kaygı atağıdır. Panik bozuklukta 3 ana semptom vardır; panik atak, beklenti kaygısı ve kaçınmalıdır. Yaşam kalitesinde anlamlı ölçüde bozulmaya neden olan panik bozukluk tedavisi sadece atakların ortadan kaldırılmasını değil aynı zamanda beklenti anksiyetesi ve kaçınma davranışlarında gidermeyi ve kalıcı iyilik halinin sürdürmesi için gerekli uygun idame tedavi içermektedir. Panik Bozuklukta hastalarımızın çoğu zaman ‘’kriz ‘’ adını verdiği bu nöbetlere PANİK ATAĞI diyoruz. Panik Bozukluğu yineleyici beklenmedik panik atakların olduğu anlamına gelir. Panik atağı yoğun bir kaygısının birden basılması durumudur. Dakikalarca sürebildiği gibi saatlerce sürdüğü olur. Panik atağı dakikalar içinde dolaşan ve o sırada bedensel ve bilişsel 13 belirtiden oluşan bir sıralamadan en az 4 ünün ortaya çıktığı, birden, yoğun ve korku ya da yoğun bir içsel sıkıntının başladığı bir durum olarak tanımlamaktadır.
PANİK ATAĞIN BELİRTİLERİ
– Çarpıntı, nabız hızlanması veya düzensiz nabız
– Baş dönmesi, uyuşukluk veya halsizlik hissi
– Nefes daralması veya nefes zorluğu
– Terleme
– Göğüs ağrıları veya göğüste fenalık hissi
– Titreme veya sarsılma
– Sıcak-soğuk basmaları
– Nefes tıkanıklığı veya boğulma hissi
– Vücudun belli uzuvlarında karıncalanma veya uyuşma hisleri
– Ölüm korkusu
– Mide bulantısı veya mide-barsak şikâyetleri
– Gerçekdışılık veya benliğini yitirme hisleri
– Çıldırma korkusu
– Kontrolü kaybetme korkusu Bu belirtilerin sonuçları da çoğu zaman belirtilerden hafif değildir. Bu tür hastaların başvurduğu davranış biçimleri şöyle sıralanabilir:
– Önleyici davranış biçimi (izolasyon derecesine varacak kadar sosyal hayattan uzaklaşma)
– Kendi kendisini tedavi etme eğilimleri (tablet veya alkol alıp, „her şey daha da kolaylaşacak veya her şeye daha rahat katlanabileceğim“ tutumu)
– Uyuşmazlıklar (ailevi ve/veya mesleki türde)
– Beklenti anksiyetesi (korkudan korkma)
PANİK ATAĞIN NEDENLERİ
Panik bozukluğun nedenlerini genel olarak biyolojik ve psiko- sosyal nedenler başlığı altında iki ayrı grupta ele alabiliriz.
Aslında panik atak sırasında yaşadığımız fiziksel olayların sebebi vardır. Bu sizin öleceğiniz ya da size bir şey oluyor anlamına gelmez. Vücudun adrenalin sağlamasından dolayı yol açtığı fiziksel belirtiler vardır. Aslında kişinin kalbi daha hızlı ve daha güçlü kan pompalamaya başladığı için çarpıntı yaşar. Sorunumu derinleştiği ve hızlandığı için oksijen düzeyi yükselir ve bu yüzden kişiye nefes açlığı ve baş dönmesi yaşar. Kaslarda kasılma yol açar bu yüzden terleme, bulantı, kusma, ishal gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Göz bebekleri büyür. Deri yüzeyindeki damarlarda büzüşme, kalsam olduğu için soğuk veya sıcak basması olur. Bütün bu belirtiler kişinin kaçıp savaşmasını kolaylaştırır. Adrenalinin yol açtığı fiziksel belirtileri kaygının fiziksel belirtisi denir.
Panik bozukluğun 12 aylık görülme sıklığı erişkinler ve ergenler için yaklaşık %2-3 tür. Yaşam boyu görülme sıklığı % 1-4 arasında değişmektedir. Genel toplumda görülme sıklığı % 1-3’tür.K adınlar erkeklere göre 2/1 oranında olmak üzere daha çok etkilenirler. Panik atakları çocuklarda görülebilse de 14 yaşından önce genel görülme sıklığı düşüktür. Ortalama başlangıç yaşı 25 dir. Panik bozukluğu oranları ergenliğe girmesi ile birlikte giderek artar ve erişkinlik yıllarına doğru ulaşır. Görülme sıklığı oranları ilerleyen yaşla birlikte düşer.
Nasıl Baş edilmelidir?
1. Korku hislerinizin ve onlarla birlikte ortaya çıkan bedensel belirtilerin, stres durumunda ortaya çıkan normal vücut reaksiyonlarının abartılı bir şekli olduğunu hiçbir zaman unutmayın.
2. Bu tür hisler ve vücut reaksiyonları her ne kadar hoş bir olgu değilse de, ne tehlikeli, ne de herhangi bir şekilde zararlıdır. Korkmayın, kötü bir şey olmayacak!
3. Korku durumlarında „peki, şimdi ne olacak?“ ve „bunun sonu nereye varacak?“ gibi düşüncelere kapılıp, daha büyük korkular yaşamanıza kesinlikle izin vermeyin.
4. Sadece çevrenizde olup bitenlere ve vücudunuzda gerçekten nelerin cereyan ettiğine konsantre olun. Düşüncenize göre daha nelerin olabileceğine değil!
5. Beklemeyi bilin ve korkunuzun geldiği gibi gitmesine zaman tanıyın. Korkunuzla mücadele etmeyin ve ondan kaçmayın; korkunuzu kabullenme cesaretini gösterin.
6. Kuruntulu düşüncelerinize yoğunlaşmaktan („korkudan korkmaktan“) vazgeçtiğinizde, korkunuzun nasıl kendiliğinden azaldığını takip edin.
7. Bu egzersizleri yapmanızdaki amacın, korkuyu önlemek değil, sadece korkuyu kontrol altına almayı öğrenmek olduğunu unutmayın. Bu konuda ilerleme kaydedebilmenizin tek yolu budur.
8. İçinizdeki hedeflerinizi daima gözünüzde canlandırın ve bütün zorluklara rağmen hangi ilerlemeleri kaydettiğinizi gözlemleyin. Bu kez de başarılı olduğunuz takdirde, ne kadar mutlu olacağınızı tasavvur edin.
9. Kendinizi tekrar iyi hissettiğinizde, çevrenize bakının ve bir sonraki adımınızı planlamaya başlayın.
10. Egzersizlere devam edebileceğiniz kanaatinde iseniz, sakin ve soğukkanlı bir şekilde bir sonraki egzersize geçin.
(Alıntı: Wittchen et al., Korku, Korku Hastalıkları, Tedavi Olanakları.Harger: Freiburg-Basel, 1995)
Panik atak sırasında telkin çok önemlidir. İç konuşma önemlidir. Nefes darlığı, nefes açlığı olduğunda bu durumda; ölmeniz mümkün değil. Atak yaşandığı an en güçlü olduğunuz anınızdır. Yoğun kaygı durumunda otonom sinir sisteminde adrenalin salgılaması sebebiyle vücudumuz tehlikeye karşı savunmak için savaş ya da kaç tepkisi olarak adlandırdığımız fiziksel değişikliklere yol açtığı için bu durumları yaşıyorum diye kendinize telkin etmeniz önemli. Bunun geçeceğini kendinize söyleyin. Her zaman panik atağın geçmektedir. Panik atağa neden olan faktörleri ve sebeplerini bulmak için bir terapist veya bir psikologa başvurabilirsiniz. Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bugün için etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış 2 türlü tedavisi vardır. Bunar: 1. ilaç tedavisi 2. psikoterapidir. En iyi sonuç bu iki çeşit tedavinin birlikte uygulanmasıyla alınmaktadır.
Klinik Psikolog Dilan BİLGİN
e mail:[email protected]