“Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar” “Şehit kanlarıyla sulanmış ecdat yadigarı bu kutsal topraklar” “Bebek katili bölücü teröristler” “Polisimizi, askerimizi alçakça şehit eden teröristler” “şehitlerimizin kanı, annelerin gözyaşları” Daha saymaya gerek yok. Bunları ve benzerlerini çocuklarını askere göndermeyen, çocuklarına polislik mesleğini seçtirmeyen siyasetçilerin ağzından yıllarca dinledik.
Sayın Öcalan dediği için hakkında dava açılan, mecliste linç edilmeye çalışılan milletvekilleri oldu. Kürt sorununa barışçı çözüm arayan niceleri yıllarca hapis yattı. Faili meçhul cinayetlere kurban edildi. Bir mezarı bile olmayan aydınlar var. Yaşananlar aklıma geldiğinde, çok kanlı ve acılı bu sürecin “Terörsüz Türkiye” diye başlayan bir söylemle bitebileceği umudu bile beni fazlasıyla mutlu ediyor. Kürt ve Türk gençler dağlarda birbirini öldürmeyecek, analar ağlamayacak. İnsan olan daha başka ne ister ki? Anaların bir damla gözyaşıyla kıyaslayınca çok önemsizdir ama ülkenin trilyonlarca dolarının kardeş kavgasına harcanmayacak olması da az şey değil. Tek bir vatandaşımızın bile tırnağının incinmediği bir Türkiye hayâli nasıl kötü olabilir ki? Barışın kötüsü olmaz. Süreci sonuna kadar bütün gücümüzle desteklemeliyiz. Üç kez seçildiği Mardin belediyesine üçüncü kez kayyum atanan Ahmet TÜRK bile süreci destekliyor.
Türkiye üzerine en çok komplo kurulan ve 20. Yüzyılın başından kalma rövanş alma planları yapılan bir ülkedir. Sürecin bu aşaması elbette Ortadoğu dengeleriyle ve bu dengeleri kuran, yöneten dünyanın emperyalist devletleriyle yakından ilgili. Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulduğunu, Kuzey Suriye’de ABD eliyle bir çeşit federatif Kürt devleti kurulmakta olduğunu görüyoruz. Bu denklemde Türkiye Kürtlerinin durumunun ne olacağını bilmiyoruz. Daha ne olduğunu anlayamadan Bebek Katili Öcalan’dan, Kurucu Önder Öcalan’a bir anda geçiverdik. Dahası da vardır. Biz bilmiyoruz, ama bilmek istiyoruz. Bin yıllık kardeşlik, etle tırnak gibiyiz dediğimiz bir halkın bugüne kadar verilmeyen hakları mı verilecek? Bunlar haklarıysa neden 40.000 insanımız ölmeden verilmedi? Daha düne kadar neden “Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar” deyip durdunuz? Bu kanlı yıllar boyunca gözaltında kaybedilenlere, faili meçhul ölülerin yakınlarına, yıllarca hapislerde yatan insanlara, davul zurnayla askere giden şehit Mehmetçiklerin, polislerin analarına, eşlerine, çocuklarına ve bütün Türkiye’ye PARDON MU Diyeceksiniz?
Pakize Akbaba’ ya, Selahattin Demirtaş’a Bıbexşine (Affedersin, bağışla mı) diyeceksiniz?

YORUMLAR