Özgürlükçü demokrasilerde çok seslilik esastır. Parlamenter sistemin ana ilkelerinden biri de düşünce özgürlüğüdür. Bu rejimlerde herkes dilediğini düşünme ve düşündüğünü de ifade edebilme hak ve yetkisine sahip olur.
Parlamenter demokratik rejimlerde bireyler sahip oldukları bu hakkı dilerlerse bizzat kendileri kullanacakları gibi, mensup oldukları kurum ve kuruluşlar, STK’lar ve bunların en önemli olanı da milletvekilleri aracılığıyla dile getirebilirler.
İşte bu nedenledir ki parlamenter rejimin korunması, güçlenmesi demokrasilerin sağlam bir yapıya kavuşabilmesi için zorunludur.
16 Nisan referandum ile parlamentonun etkisiz hale getirileceği, özgürlüklerin kısıtlanacağı, seslerin kısılacağı ve bu nedenle de referanduma sunulan anayasa değişiklik paketinin kabul edilmemesi yolunda görüş açıklanmıştı.
Ama ne olduysa oldu. Sonucu tartışmalı olan anayasa değişiklik paketi yürürlüğe girdi.
Paketin yürürlüğe girmesi ile birlikte beklenen endişeler gerçekleşmeye, parlamenter rejimi etkisiz hale getirecek adımlar atılmaya, seslerin kısılması için gerekenler yapılmaya başlandı.
Bu meyanda iktidar kanadı ile birlikte hareket eden ve iktidarın her sıkışık anında ona destek olma görevini yerine getirmede kusur etmeyen MHP’nin ortaklaşa hazırladıkları TBMM iç tüzüğünde değişiklik yapılmasına dair iç tüzük teklifi meclise sunuldu. Geçtiğimiz hafta komisyondan geçen tüzük değişikliği teklifi bu hafta TBMM’nde görüşülmeye başlandı.
Anamuhalafet partisinin tüm uyarılarına ve engelleme çabalarına karşın bu yazımızın yayınlandığı gün belki de bu değişiklik teklifi meclisten de geçmiş ve yürürlüğe girmiş olacaktır.
AKP-MHP tarafından hazırlanan iç tüzük değişiklik teklifi iki maddesi yürürlükle ilgili olmak üzere 18 maddeden oluşmaktadır.
Yapılması istenen ve belki şu sıralarda meclisçe kabul edilmiş olacak olan değişiklikler, 16 Nisan referandum ile etkisizleştirilen parlamentonun, çalışmaları milletvekillerinin yetkileri ve seslerinin daha da kısıtlanması gibi bir durumu ortaya çıkaracaktır.
Değişiklik teklifinde öylesine garip ve demokrasi ile bağdaşmayan hükümler var ki bunları savunmak oldukça zordur.
Tüzük değişikliği ile milletvekillerinin mecliste konuşma süreleri hemen hemen yok denecek bir duruma indirgenmektedir. Birçok konuda milletvekillerine, ya hiç konuşma hakkı verilmemekte, ya da 3 dakikalık göz açıp kapayınca kadar geçecek bir süre tanınmaktadır.
Bu demektir ki, milletvekilleri mecliste yeterince konuşmasın, görüşlerini açıklamasın. Eğer milletvekili mecliste konuşmaz, görüşlerini açıklamaz ise kamuoyuda bu görüşlerden haberdar olamaz. Zaten amaçta kamuoyunun gelişmelerden yeterince bilgi sahibi olmaması olsa gerek.
Yine değişiklik teklifinin 12. maddesi ile genel görüşme açılması talepleri de kısıtlanmaktadır. Örneğin, Önerge metninin tamamen okunmaması, özetinin önergeye eklenmesi zorunluluğu, önergenin 500 kelimeyi geçmesi halinde özetinin okunması zorunluluğu gibi hususlar genel görüşmenin amacına uygun olarak mecliste görüşülmesine imkân tanınmaması gibi bir durumu da ortaya çıkaracaktır.
Değişiklik teklifinin 14 ve 15. maddeleri ile milletvekillerinin meclise bazı döviz ve pankartları getirmesi, konuşmaları sırasında bunları açıklayacak ve destekleyecek tutum ve davranış içinde bulunmaları yasaklanmaktadır.
Buna ek olarakta milletvekillerinin değişiklik teklifinin 15. maddesi ile ayrıntılı bir şekilde tadat edilen ve ayrıca da yoruma açık olan bir takım söylemlerde bulunması sövme ve hakaret olarak tanımlanmakta ve bunlara da yaptırım getirilmektedir.
Yapılması istenen değişiklikle kınama cezası alan milletvekillerine ayrıca maaş kesintisi cezaları da verilmek suretiyle, milletvekillerinin suskun kalması gibi bir sonuç doğuracak olan yola gidilmektedir.
Yayımı tarihinde yürürlüğe girecek olan bu iç tüzük değişikliği ile milletvekilleri etkisiz hale getirilecektir.
Böylesine sakıncalarla dolu olan tüzük değişiklik teklifine, ileriki zaman dilimi içerisinde bu teklifi hazırlayıp mecliste kabul edilmesine gayret gösterenlerin itiraz edecekleri ve bundan yakınmaya başlayacakları gün gibi aşikârdır.
Beklentimiz, parlamenter demokratik rejimin önemli bir yara almasına neden olacak olan bu değişiklik teklifinin fazla bir zarar vermeden önüne geçilmesi ve yanlıştan dönülmek suretiyle doğru bir yola gidilmesi için sağduyunun egemen olmasıdır…
YORUMLAR