6 Şubat depreminden sonra kaybettiğimiz şehrimiz dostlarımız akrabalarımız hafızalarımızdan bir türlü silinmiyor. Deprem sonrası gerek devletin ilgisizliği gerek ise coğrafyamızda dur durak bilmeyen felaketlerin devamı dayanma gücümüzü çok düşürdü. Böyle zamanlarda dirençli dirayetli olmak lazım ama ben bir gazeteci olarak hergün yazdığım onlarca felaket ve çaresizlik haberlerinden sonra isyan etmeye karar verdim. İsyanımın adını da “ pasif isyan” koyuyorum. Çünkü bu memlekette aktif isyan tek başına bir kişinin yapabileceği bir şey değil ve kendinizi aktif isyan sonunda cezaevinde bulabilirsiniz.
Önce ve ilk olarak kendime isyan ediyorum. Sonra doğaya ve tanrıya isyan ediyorum. Elbette tüm ülkeye yönetim anlayışlarına ve düzene isyan ediyorum. Yok olmakta olan insanlığın bu çaresizliğine isyan ediyorum. Hastalıklara savaşlara ve ölümlere isyan ediyorum. 50 yaşında Antakya’da soğursan yeniden başlamak zorunda oluşuma isyan ediyorum. Aydınlık bir geleceği bizden çalıp götüren karanlık beyinlere isyan ediyorum.
İsyanım yerel bir isyan değildir. Buradan Antakya’dan isyan ediyorum ama bu isyanın evrensel tüm değerleri kapsayıp tüm dünya halklarına yayılmasını istiyorum. Tek başına kurtuluşun olmadığı sorunun sadece benim coğrafyam ya da halkım tarafından yaşanmadığını bildiğim için tüm dünya halkları adına isyan ediyorum.
Antakya’nın medeniyetler şehri olarak sahip olduğu büyük sırrın anlaşılmamış olmasına isyan ediyorum. Yok edilmeye yok sayılmaya terkedilmişliğimize isyan ediyorum.
Bundan böyle Antakya’nın isyanını ilan etmiş bir gazetecisiyim. Sizi de isyan etmeye davet ediyorum. Sosyal medya hesaplarınızda siz de “ pasif isyan ediyorum” diye paylaşın ki görelim kimler artık isyan noktasına gelmiş. İlk çağrımı da Z kuşağı depremzedelere yapıyorum” dünyanın bütün çakmakları birleşin”
Bizi isyan ettiren kader mi alın yazısı mı? Yoksa bu isyan zaten malumun ilanı mı?
Evet kardeşlerim okuyucularım ben artık pasif isyan ilan ediyorum.
YORUMLAR