Payas ilçesindeki tarihi Sarı Selim Camisi’nin bahçesinde yer alan zeytin ağacının yaşı 1359! Her sene bu yaşlı ağaçtan toplananlar özenle paketlenerek “bürokratik makamlara” hediye olarak gidiyor! Antalya’daki, bin 200 yıllık olduğu değerlendirilen bir başka zeytin ağacının meyveleri ise, açık artırma usulüyle, kilogramı “5 bin liradan satışa” sunulmak üzere hazırlanıyor. Peki, iki hikâyeden bize, Hatay’a düşen özet ne?
Burası, Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1574 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan, Payas Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi. Ama bugünün hikâyesinde, Külliye’nin kendisi değil, külliye içinde bulunan Sarı Selim Camisi’nin bahçesinde yer alan bir zeytin ağacı var. Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Botanik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay Düzenli’nin 2010 yılında yaptığı incelemede, bin 350 yaşında olduğu belirlenen bir ağaçtan bahsediyoruz.
Bugün itibariyle 1359 yaşında olan Zeytin ağacının hikâyesine Payas Belediyesi tarafından eklenen kurumsal bilgi ile başlayalım, ardından tespitlerimiz, bir karşılaştırma ve sorularımız gelsin…
–
Tarihi kaynaklara göre, Yavuz’un oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın ünlü Kaptan-ı Deryası ve Sadrazamı, Sokullu Mehmet Paşa, 1574 yılında, Baş Mimar Sinan ve Hassa mimarlar teşkilatına, Payas’ta bir külliye yaptırmak istemiştir. Burada, 15 dönümlük zeytin bahçesindeki zeytin ağaçları kestirilmiş, bugün, caminin önündeki avluda yer alan çeşmenin hemen yakınındaki zeytinlerden bir tanesi anı olarak bırakılmıştır. Bırakılan bu zeytin ağacı, tek ana gövde ile başlamakta ve yaklaşık 1.5 m yukarıda 3 gövdeye ayrılmaktadır. Tepe çatısı 40 m²’lik bir alanı kaplayan ağacın ana gövdesi, yaşlandığı ve çürümeye başladığı için kesilmiştir. Hala yılda 300 kilogram ürün
–
“Dünyanın en yaşlı” meyve veren zeytin ağacına sahip Hatay’ın, sahip olduğu bu ‘en…’ ünvanı noktasında ne yaptığını sormak gerekiyor! Payas Kaymakamlığı’nın ya da Payas Belediyesi’nin, 1359 yaşında ve hala meyve veren ve hasadı 300 kiloyu aşan zeytin ağacını, kentin tanıtımı noktasında ne derece kullanabildiğini sormak gerekiyor! En çok da… 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı ile kentin tanıtım organizasyonunda yeni bir sayfa aralayan Hatay Valiliği’ne, açılan o yeni sayfada, dünyanın en yaşlı” meyve veren zeytin ağacının yerini sormak gerekiyor.
-PAKET PAKET!-
Payas merkezli olarak, konuya ilişkin konuşan, ancak isminin paylaşılmasını istemeyen kurumsal bir çalışanın tespit ve önerileri şöyle:
“Bana ifade ettiğiniz Zeytinpark’taki örneği başından beri takip edenlerdenim. Aslında bizdekinden farklı değil. Aksine, daha genç iki ağaçtan bahsediyoruz. Tabi daha genç derken, biri bin 200, diğeri 800 yıllık iki anıt ağaç bunlar. Bunları sizle konuşurken, Sayın Vali’nin son Turizm Çalıştayı’nda ifade ettiği bir şeyi tekrar hatırlatmakta fayda olduğu kanaatindeyim. Ne demişti orada Sayın Vali… “Bizim tanıtım eksikliğimiz var. Bu eksikliğimizi gideremezsek, buradaki değerlerimizi kamuoyuyla paylaşamazsak, ilerleyemeyiz.” Aslında konumuz da biraz da bu!
Payas’taki Zeytin, tarihi bir yapının içinde ve ne diyoruz onun için, ki siz de ifade ettiniz… Dünya’nın en yaşlı meyve veren zeytin ağacı! Peki, ‘En yaşlı’ ağaca sahip olmak bir yana, meyve veren bir zeytin ağacı, varlığı ile bizlere ne kazandırabilir? Soru net! Cevabı ise Antalya’da! Orada Zeytinpark denen alana ekilen, Manisa’dan getirilen bir zeytin ağacı var. Bildiğim kadarıyla, bizdeki kadar da meyve vermiyor. Ama ağaçların eski ve hikayelerinin de bu anlamda değerli olduğunu fark eden Antalya Ticaret Borsası öyle güzel bir yere taşımış ki, eldekini, şimdi o hasat edilen meyveler açık arttırma ile satılır hale gelmiş. Hatta öyle ki, kilosu 5 bin liradan açık artırma usulüyle satışa sunulacakmış okuduğuma göre. Payas için de bir benzerinin yapıldığını düşünsenize… Meyve olarak ya da şişelenmiş halde… Üzerinde, 1359 yaşında bir zeytin ağacından geldiğini okuyan, daha bir ilgiyle almak istemez mi böyle bir ürünü? Hele ki, o zeytin ağacının, Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1574 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan, Payas Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nden geldiğini bilse! Anlayacağınız, çok şey yapılabilir! Ama bizdeki durum, her sene hasat edilen zeytin, paketlenir ve belli makamlara paket paket gider. Sessiz sedasız o
-DİĞER HİKAYE!-
Payas ile karşılaştırması yapılan diğer hikâyenin asıl çıkış noktası ise Manisa. Manisa’dan yaklaşık 4 yıl önce getirilen ve bugün Hatay’ın kendi içindekini sorgulamasına neden olan zeytin ağacı, bu anlamda ciddi başarılara imza atmış Antalya Ticaret Borsası’nın (ATB) sosyal sorumluluk projesi kapsamında, Zeytinpark’ta toprakla buluşturuldu. Alınan bilgiye göre, özenle bakımı yapılan ve toprakla uyumu sağlanan zeytin ağacı ikinci kez meyve verdi. Ağaçtan toplanan yaklaşık 20 kilogram zeytin, salamuraya bırakıldı. Yaklaşık 45 günde sofralık hale gelmesi beklenen zeytinler, açık artırma usulüyle kilogramı 5 bin liradan satışa çıkarılacak.
-FARKINDALIK-
Antalya’da kalan, son ve tek doğal yeşil alanın korunması, iyileştirilmesi ve kamu kullanımına açılması ilkesi çerçevesinde projelendirilen Zeytinpark’ın Genel Müdürü Vahdet Narin, yaptığı açıklamada, bin 200 yıllık olduğu değerlendirilen ağacı, İzmir-İstanbul Otoyolu’nun yapımı sırasında, 2016’da Manisa’ya yaptıkları ziyarette fark ettiklerini söyledi. Uzun çabalar sonunda, Akhisar’dan Antalya’ya getirilen ağacı, Zeytinpark’ta özel olarak hazırlanan bölümde toprakla buluşturduklarını dile getiren Narin, hasadı yapılan ürünlerin salamura sonrası sofraları süsleyeceğini belirtti.
Narin, “Son derece önemli olan bu ürünle, farkındalık yaratmak istedik. Zeytini, örnek oluşturması amacıyla, açık artırmayla müzayedede satmayı planlıyoruz. Biz, 5 bin lira gibi bir taban fiyatla açık artırmaya başlamayı düşünüyoruz. Ondan sonrası, katılımcı dostlarımızın desteğine ve gönüllerinden geçen rakama bağlı” diye konuştu.
-MANEVİ DEĞER-
İstanbul ile İzmir arasındaki otoyol projesi kapsamında, Akhisar’da istimlak edilen arazideki, biri bin 200 ve diğeri 800 yıllık iki anıt ağacın özel yöntemle köklenerek tırlarla Zeytinpark’a nakledildiğini anlatan ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ise, “Nakil sonrası 5’er kilogram ürün aldığımız ağaçların verimi artıyor. Ağacın manevi değeri nedeniyle zeytinlerin kilosunu 5 bin liradan açık artırma usulüyle satışa sunacağız” dedi.
-GASTRONOMİ-
Yaşananları, Hatay’ın Gastronomi kimliği çerçevesinde değerlendiren bir turizmci ise şunları söyledi:
“Bir tek Kaytaz için 5 TL, 1 tek Oruk için 7 TL fiyat etiketinin konulduğu, konulabildiği bir alanın orta yerinde durup etrafınıza bakındığınızda, ne görüyorsunuz, biliyor musunuz? Kontrolsüzlük! Düşünün ki, burası bir tanıtım platformu! Siz, kentinizi tanıtıyorsunuz. Sizi bilmeyenlere, ‘bize gelin, bizde daha fazlası var’ diyorsunuz. Tarih, kültür yanı sıra ‘mutfak’ diyorsunuz. Ama bunu
Eminim ki çok para harcanmıştır, ama… Benim merak ettiğim bir şey var ki, o çok önemli! Oldukça fazla ünlü isim katılım gösterdi bu defa. Onları izlemek güzeldi. Hatay adına, var olanı renklendirdiler. Sahi, her birine kaç para ödendi? Biliyor muyuz? Sanırım bedavaya gelmediler! Belli bir ücret aldılar. Zira hepsi de bilinen ve ünlü isimler. Peki, o ücretlerin karşılığı alınabildi mi? Fark ettiğim bir şey var. Bunca ünlü ismin sosyal paylaşımlarına, anlık olarak hiçbir şekilde yansımadı, Hatay’ın İstanbul Günleri! Niye, diye sormak gerek. Neden paylaşmamışlar, merak eden yok mu? Binlerce, on binlerce, yüz binlerce takipçisi olan bu ünlüler, bu tanıtım ayağında var olduklarını, kendi takipçileri ile neden paylaşmamışlar, sorgulayan yok mu? Ben olsam, madem davet ettim ve illa ki de bir ücret ödenmiştir… Bu tür paylaşımları da, o ücret anlaşmasının içeriğine eklerdim. Aksi halde, ‘oldu ve bitti’! Gerçekten de bu!
Tam da buna dair, zeytin hikâyesini İstanbul’da anlattığınızı düşünsenize bir kere! 1359 muydu? Afişlerle bunu anlattığınızı hayal edin! 1350 yaşındaki bir zeytin ağacından hasat edilen zeytinden elde edilen zeytinyağı… Öyle kocaman şişeler değil, ama özenle hazırlanmış minik şişeler. Özel armalı, damgalı, Hatay logolu şişeler. Ve içinde bir tarih… Bin yıllık bir tarih… Kim almak istemez ki? Böyle bir şeyi merak edip, kim gelmek istemez ki? Bence, o ağacın hasadını, bürokratik makamlara paket paket hediye niyetine göndermek yerine, bir de bu yolu denesinler! Bakarsınız, tek bir ağacın hikâyesi, şehrin hikayesi oluvermiş!”
-SONUÇ!-
Evet, söylenenler bunlar! Peki, 1976 senesinde Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından ‘Anıt Ağaç’ olarak tescillenen 1359 yıllık hikâyenin bundan sonrası için kararımız ne olacak? -Tamer Yazar-