Bizlerin 2018 Hedefi Ne?
Bu yıl toplamda 14 Milyon turisti ağırlamayı hedefleyen, Türkiye’nin dünyadaki turizm markası Antalya, Perge Antik Kenti için bu sene ki beklentisini 4 Milyon ziyaretçi olarak belirledi. Peki, Antakya’dan Samandağ ve Defne’ye uzanan hatta biriken binlerce yıllık coğrafyanın bu sene ki turist hedefi nedir, soralım mı?
Türkiye’nin ‘turizm’ başlığında biriken marka kentlerinin başında gelen Antalya, bu seneyi özel bir çalışma içerisinde geçiriyor. “2018 Perge Yılı” ilan eden Antalya, bu özel proje kapsamında sahip olduğu ziyaretçi kalabalığını kum-deniz-güneş üçgeninden tarih ve kültüre kaydırmaya çalışırken, bu konuda ciddi bir farkındalık yaratmayı da hedefliyor. Sene başından bu yana uygulama alanına sokulan politika doğrultusunda, Antalya turizminde 2018 yılından itibaren yeni bir sayfa açılırken, her yıl kentin bir değerinin “tema” olarak belirlenmesine karar verildi. ‘Perge Antik Kenti’ 2018 yılı teması olarak belirlenirken, 2018 de ‘Perge yılı’ olarak ilan edildi.
Antalya gibi, ‘tanıtım’ ve ‘pazarlama’ konusunda sorun yaşamayan bir kent dahi ‘tarihi ve kültürel birikimi’ için ‘farkındalık’ oluşturmaya çalışırken, kadim toprakların Antakya’sına, Harbiye’sine, Defne’sine ve Samandağ’ına sahip Hatay ne yapıyor, diye soralım mı? Bu soruya, “yerel farkındalığın ötesine taşımakta zorlandığımız binlerce yıllık bir geçmişi, ulusal ve uluslararası platformlara taşıma konusunda nasıl bir kent politikası izleniyor” kısmını da ekleyelim mi?
-VALİ’DEN HEDEF!-
Antalya Valisi, kent olarak hedeflerini bu senenin başında kamuoyu ile paylaşırken, Hatay gibi ‘kendini anlatma hususunda ciddi sorunlar yaşayan’ kentlere ciddi bir çıkış noktası da yaratmış. Söylenen mi?
“Bu sene ‘Perge yılı’, önümüzdeki sene yine arkadaşlarla tartışacağız belki Aspendos yılı, belki Saklıkent, belki Akseki- Ormana yılı diyeceğiz. Ama mutlaka her sene turizmde artık bir temayla ortaya çıkacağız. O temayı da tüm yönleriyle tartışıp, konuşup, turizmin hizmetine sunmak istiyoruz. ‘Perge yılı’ kapsamında hedefimiz, Perge’ye 4 milyon turist çekmek.”
Sorulması gereken ‘soruların’ kalabalığında durup, bir adım öne çıkanı Hatay kent idarecileri ile paylaşalım ve şunu söyleyelim… 1500 yıllık Saint Simon Manastırı’ndan Vatikan’ın gözdesi konumundaki Saint Pierre Kilisesi’ne, Titus Tüneli’nden bu kentin çok dinli ve çok kültürlü yapısına, bizler ‘neyin ilanındayız’?
-PERGE-
Antalya’nın 18 kilometre doğusunda, Aksu ilçe sınırlarında, bir zamanlar Pamfilya bölgesine başkentlik yapmış antik kent Perge’deki akropolisin Tunç Çağı’nda kurulduğu düşünülüyor. Helenistik dönem boyunca eski dünya içerisindeki en zengin ve güzel şehirler arasında sayılan Perge, aynı zamanda Yunan matematikçi Apollonius’un da memleketi. Hitit İmparatorluğu, Büyük İskender ve Roma İmparatorluğu gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapan Perge Antik Kenti, çok zengin bir tarihi değere sahip. Antalya Müzesi’nde sergilenen birçok eşsiz eserin çıkarıldığı antik kent olan Perge’de hem kazı çalışmaları hem de tarihi kalıntıların restorasyonu yoğun şekilde devam ediyor. Antik kentte tiyatro, stadyum, agora, sütunlu cadde, Helenistik kapı, Güney hamamı gibi büyük bölümleri ayakta olan eserler dikkat çekiyor. Perge Antik Kenti, UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme kapsamında, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne de eklendi.
-ÇOK KONUŞUYORUZ!-
M.Ö. 3. yüzyıldan Doğu Roma İmparatorluğu dönemine kadar insanların yerleşimine ev sahipliği yapan Perge noktasında Antalya’dan yansıyan son bilginin yanı başında duran ve Hatay Turizmi adına ‘Şimdi Hatay Zamanı’ diyenlerin ‘bol alkışlı’ toplantılarında söylenenlere kulak kabartan bir turizmcinin buna dair eleştirisi ve önerisi oldukça net. Bu tür toplantı salonlarında söylenenlerle, salon dışında yaşanan gerçeğin birbirini hiç tutmadığını söyleyen turizmcinin saptamaları bugüne nokta koysun!
“Antalya, kendini anlatma konusunda çok şanslı bir şehir. Çünkü dışarıda ‘Türkiye’ denince ‘Antalya’ diye ekleme yapanların sayısı o kadar çok ki… Buna rağmen, ‘tanıtım eksiğimiz’ var diyecek kadar özgüvenliler. Biz ise bu şehirde yaptığımız toplantı salonlarında ha bire birbirimizi alkışlayıp ‘çok iyiyiz’ cümleleri sarf ediyoruz. Başımıza ne geliyorsa, inanın, bizim birbirimizi alkış ve plaketlerle memnun etme çabamızdan geliyor!
İfade ettiğiniz örnek bence bu kente de örnek olsun. Her sene bir tema seçelim ve ona odaklanalım. Odak noktası şemsiyemiz olsun, ama tüm şehir de bu odağa dahil olsun. Her sene de bu etkinlikleri devam ettirelim. Ama bunu yapabilmek için hazır olmak gerek… Peki, biz hazır mıyız? Sizde okudum en son! Tarihi su kemerlerini ‘köprü’ diye adlandırıp, bir de buna dair bir yön tabelası koymuşuz! Başkası ne der bilmem ama, bu şekilde ‘turizm’ yöneticiliği yapmaya devam ettiğimiz sürece bir arpa boyu yol gidemeyiz. Önce bu kente inanın. Sonra kendinize. Ardından işini bilen insanları bir araya getirin. Ama gerçekten de işini bilen insanları… Aksi halde, birinin yaptığı diğerinin ise bozduğu bir şehir olmanın ötesine geçmemiz bu gidişle çok zor. Peki, ne mi yaparız? Antalya gibi kentlerin başarılarını konuşur, iç geçiririz! Şu an yaptığımız gibi!”-Tamer Yazar-