Peki Ya Kaç Katlı?
Binlerce tescilli evin ev sahipliğinde ‘şehirleşme’ adına hızlı bir ‘betonlaşma’ süreci yaşayan ve bunu yaşarken de kent içindeki yeşil alanlarını ‘saksılara’ hapseden Antakya, yıkım süreci tamamlanan eski otelin yıkıntıları arasında yükselecek yeni ‘beton’u merak ediyor.
Kent idarecilerinin projesi, planı ya da düşüncesi nedir, henüz net değil! Bu konuda kamuoyuna yönelik resmi bir açıklama beklentisinde olanlar ise hala cevapsız. Ancak vatandaşların fikri, burada yapılması planlananların ötesinde durup, ‘yeşil alan’ tercihinin ciddi ciddi tartışılması, hatta böylesi bir kent noktasında yükselmesi muhtemel yeni bir beton yapının ‘kent silueti’ başlığında ele alınması!
Konuya ilişkin fikrini açıklayan, ancak ismi vermek istemeyen bir esnafın eleştirisi de bu yönde:
“Kent silueti denen şeyi İstanbul’da tartışıp durdular, ‘bu şehri ne hale getirdik’ diye! Bizde bu tartışıldı mı? Hayır! Niye diye sormuyorum. Çünkü ‘niye’ diye sorulacak çok şeyimiz var. Başlarsam içinden çıkamayız. Ama eğer konumuz kent silueti ise, benim bu konuda bakın hiç umudum yok. Niye mi? Bakın bu ‘niye mi’ sorusu önemli! Cevabı daha da önemli! Şöyle ki… Cumhuriyet Anıtı’nın arka kısmındaki eski belediye hizmet binasının halini izliyor musunuz? Taş bina… Ne yapıldı arkasına? Devasa, çok katlı beton bir bina! Kimse sorguladı mı? Yok! Peki, o kısma bakınca ne görüyoruz? İki katlı eski bir taş binadan çok, onu gölgesine alan bu beton yığınını… Anlayacağınız, bizlerin ‘kent silueti’ tartışması çok gecikti. Umudum o nedenle yok! Halimiz ‘battı balık yan gider’ misali! Herkes işine geleni yapıyor. Zaten kimsenin konuştuğu da yok. Aslında çoğu benim gibi, konuşuyor, ama ismini vermekten korkuyor. Niye? Esnafız! Eleştirdik diye başımız zora girmesin istiyoruz. Özetle mi? Bırakın orayı de tepe tepe kullansınlar. Zaten şehrin ahı gitmiş vahı kalmış!” -Tamer Yazar-