Eskişehir/Porsuk Çayı’nın içinden geçtiği Aydın Arat Parkı’nda çadır kuran balık tutkunları, adeta görsel bir şölen sundu. Türkiye’nin birçok ilinden gelen 95 yarışmacı, en büyük ve en ağır balığı tutmak için olta attı. Eldeki görseli izleyen bir Antakyalı, “Asi’yi kentle barıştırmak yetmemeli, ama benzer yollar izlenmeli” dedi.
Asi Nehri için ciddi bir proje çalışmasının ardından hayata geçirilen peyzaj ve ardından atık su konusunda yapılan yatırımlar, Antakya’nın orta yerinden geçen nehrin kent yaşamı ile barışmasının da kapılarını araladı. Bugün, nehrin her iki tarafında oluşturulan yürüyüş yollarıyla kent insanı ile arasındaki mesafeyi eskiye göre kapatan Asi, daha iyisi için örneğini Eskişehir/Porsuk noktasında vermeye devam ediyor.
Porsuk Çayı’nın içinden geçtiği Aydın Arat Parkı’nda gerçekleşen yarışmaya katılmadığını, ama yaşananları keyifle izlediğini söyleyen bir okurumuzun değerlendirmesi şöyle:
“Asi’nin Antakya’daki eski hallerini bilenler olarak, bugününe şükrediyoruz. Arada dağlar kadar fark var. Bir kere kokmuyor, sinek kalmadı, eskisi kadar kirli değil, insanlar biraz daha duyarlı. Hele ki yazın canlanan sarmaşıklarla renklenen hali müthiş. Ama yeterli mi? Değil! Olmamalı! Porsuk, Asi için ne kadar doğru bir örnektir, bilmiyorum. Aslında bu bir tür karşılaştırma değil. Sadece, bizdekini de hayatın içine katma çabası! Tamam, nehrimiz var, ama yetmemeli! Porsuk o anlamda bir örnek. Buradaki sivil toplum kuruluşları bu anlamda çok yaratıcı. Bizler de bir benzerini Asi’nin Antakya kısmında hayata geçirebiliriz. Ama bunun için de o kısma dair ciddi bir balık zenginliği yaratmak gerekiyor. Hatta böylesi bir ev sahipliği için ayrı bir özen ve görsellik yaratmak gerekiyor. Hep dediğim gibi, bir şeye sahip olmak yetmiyor. Eğer sahip olduğunuz şey sizde ve hayatınızda bir katma değer yaratamıyorsa hele ki! Ama bir şeyi de unutmamak gerekiyor… Porsuk, kurumsal anlamda da, kent insanı özelinde de temiz tutulan bir yaşam alanı, ki aynısını bizler Asi için yapabiliyor muyuz, işte bundan çok emin değilim!”
-VALİ TESPİTİ-
Bilindiği gibi konu, Hatay İl Kültür Turizm Müdürlüğü ve DOĞAKA koordinasyonunda düzenlenen Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı’nda da gündeme taşınmış, Çalıştay’ın sonuç raporuna ekli Vali Rahmi Doğan’ın eleştirisi de buna dair olmuştu.
“Şehrin içerisinden nehir geçen, deniz geçen çok az sayıda şehir var. Şehrin bir ucundan öbür ucuna kadar giden dünyanın en güzel nehirlerinden biri var. Biz, bu nehri insanların hizmetine sunamıyorsak, insanlar bunun kokusundan rahatsız oluyorsa, burada düşünmemiz gereken bir nokta var demektir. Bunun tedbirini alması gereken kurumlar belli. Kimin ne yapacağını kanunlar yazmış. Bunu da o kurumların yapması gerekiyor.”
-BALIK KEYFİ-
“Eskişehir’de hayat var” sloganıyla gerçekleşen etkinliğe katılanların avladığı balıklar, boy ve ağırlık ölçümlerinin ardından, sürdürülebilir balıkçılığın devamı için yeniden Porsuk Çayı’na bırakılırken, etkinlikte, aralarında Hatay’ın da olduğu birçok ilden katılımcı yer aldı ve en büyük balığı yakalamak için yarıştı. Konuya ilişkin konuşan, Eskişehir Amatör Olta Balıkçıları ve Doğal Hayatı Koruma Derneği (ESBALDER) Başkanı Osman Demirtaş, yarışmayı, balık tutmak için değil, olta balıkçılığına ve sürdürülebilir balıkçılığa dikkati çekmek için düzenlediklerini vurguladı, Porsuk Çayı’ndaki canlı hayatının devam ettiğini ispatlamak için bir araya geldiklerini ifade etti, verdiği mesajla da “Sıra Asi’de” diyenlere omuz verdi.
-KİRLİLİK!-
Asi Nehri, Porsuk’ta yaşananlara göz kırparken ve bunun için de yerel idarecilere kapısını aralarken, asıl gündemi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın son Genelgesi oluşturdu. Küçükdalyan-Narlıca MBR (Membran Biyoreaktör) Teknolojili Atıksu Arıtma Tesisi ve Kollektör Hattı yatırımı ile Asi Nehri üzerinden Akdeniz’e akan kirliliği engellemek isteyen Hatay’ı da yakından ilgilendiren Genelge, denize kıyısı olan, Hatay dahil 28 İl Valiliği ile paylaşıldı.
Deniz çöplerinin (Hatay, bu kısmı en çok da Samandağ hattında yaşıyor), gitgide büyüyen bir problem olarak dünyayı tehdit ettiği belirtilen Genelge’ye göre, atıkların, kıyılara ve denizlere ulaşmasının önlenmesinde, mevzuat uyarınca görevi bulunan kurum-kuruluşların yürüttüğü çalışmalara bütünleşik bir yaklaşım getirilecek, uygulamalarda birliktelik sağlanacak, çalışmalar düzenli ve sürekli bir şekilde yapılıp takip edilecek. Genelge ile beraber, deniz çöpleriyle etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi amacıyla, ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte bölgesel ve ulusal düzeyde eşgüdüm halinde bir takım faaliyetler planlandı. Bu faaliyetler arasında; deniz çöplerinin oluşumunun kaynağında bölgeye özel tedbirler alınarak önlenmesi, mevcut deniz çöplerinin temizlenmesine yönelik entegre ve planlı çalışmalar yapılması, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının ulusal düzeyde yaygınlaştırılması yer aldı. Genelge’nin yürürlüğe girmesiyle, denize kıyısı bulunan Hatay dahil tüm illerde, Valilerin sorumluluğunda, Deniz Çöpleri İl Eylem Planları’nın uygulamaya alınması planlandı.
-BAKAN TAKİBİ-
Genelge kapsamında; 28 kıyı ili için 5 yıllık eylem planları, il müdürlükleri koordinasyonunda hazırlanacak, Mahalli Çevre Kurulları’nca onaylanacak ve yapılan çalışmalar, yıllık raporlamalarla Bakanlık tarafından takip edilecek. Eylem planlarında aksama yaşanması halinde, telafi eylemler Valilerin sorumluluğunda planlanarak, yerine getirilecek. Ayrıca Sıfır Atık Uygulaması’nın devamı niteliğinde olan ve 10 Haziran 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan deniz çöplerine yönelik halkın bilinçlendirilmesi çalışmalarını içeren Sıfır Atık Mavi Hareketi’ne, yayımlanan bu Genelge ile destek verilecek.
-SON ÖRNEK-
Porsuk örneği ile renklenmesi istenen Asi Nehri için de proje geliştirilmesi istense de, nehir suları kanalıyla denize plastik ağırlıklı çöpler ulaşmaya devam ediyor. Bu ise bahse konu Genelge’nin stratejik değerini arttırıyor.
Bilindiği gibi, Hatay’ın yaşadığı ‘plastik kirliliğinin’ son örneği, su altı zenginliği bakımından Kızıldeniz’e benzetilen ve dalış turizminin gözde mekânları arasında yer alan Samandağ sahili olmuş, deniz dibindeki çöplerin oluşturduğu tehlikenin boyutu ise korkutmuştu. Samandağ sahili, Kel Dağı ve çevresinde yapılan dalışlarda görüntülenen plastik kirliliği, canlılar açısından ortaya çıkan tehlikeyi de gözler önüne sermişti.
-Tamer Yazar-