Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Aysel İlkin Güçlü

REZERV ALAN

 

Rezerv yapı alanı, afet riski altındaki alanlarda yaşayanların taşınması, yeniden yerleştirilmesi, güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarının oluşturulması amacıyla, yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere belirlenen ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tespit edilen alanlardır.

Bir bölgenin rezerv yapı alanı olarak tespit edilebilmesi için, öncelikle yeni bir yerleşim alanı olarak kullanılmaya elverişli olup olmadığı değerlendirilmelidir. Bu elverişlilik sağlandığı takdirde, riskli alan ilan edilmiş bölgeye olabildiğince yakın ve doğal afetler bakımından yapılaşmaya uygun nitelikte bir alanın seçilmesi gerekmektedir.

06.02.2023 tarihinde yaşadığımız deprem nedeniyle ilimizde birçok alan rezerv alan uygulamasına tabi tutulmuştur.

Rezerv alan 6306 sayılı Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlardır. Rezerv alan en basit haliyle afet riski taşıyan veya kentsel dönüşüm ihtiyacı bulunan bölgeler için alternatif yerleşim alanı oluşturmayı amaçlayan bir uygulamadır. 6306 sayılı yasa ile birlikte mevcut yerleşim yerleri içinde rezerv alan ilan edilmesi ve bu şekilde kentsel dönüşüm çalışmalarının daha geniş bir bölgede uygulanması sağlanmıştır. Bu hususlar neticesinde vatandaşlar rezerv alan uygulaması ile kendi mahallesinde veya bölgesinde tekrardan yeni bir konuta sahip olabilme imkanı sağlanmıştır.

Deprem sonrası şehrimize gelen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndaki yetkililer gerek Bakan gerekse Bakan Yardımcısı düzeyindeki yetkililerin ifade ettiği üzere Hatay da rezerv alanda inşa edilen konutlar taşınmaz sahiplerine teslim edilmektedir. Burada da vatandaşlar bakımından yeni mağduriyetler doğmuştur. Zira vatandaşlarımız bir ev alırken bu hususa sadece barınma ihtiyacını karşılayacak yer olarak bakmamaktadır. Alınacak evin yeri, ulaşıma kolaylığı, konumun özelliği, komşuluk ilişkileri vb tüm bu saikleri değerlendirerek konutlar satın alınmaktadır. Yapılan kura işlemlerinde bunlara dikkat edilmemesi nedeniyle birçok vatandaş mağduriyet yaşamıştır ve yaşamaya devam etmektedir.

Bu Mağduriyetleri 4 farklı şekilde görüyoruz;

1) Sahip olduğu taşınmaz da bağımsız bölümde m2 kaybı yaşayanlar

2)Cephe kaybı yaşayanlar; Ön cephede olup arka cephede evleri çıkanlar gibi

3)Parsel kaybı yaşayanlar; Binasının eski yerinde olmayanlar, mahalle, ada değişimi gibi

4)Dublex daireye sahip olup bunları bağımsız iki daire olarak kullandığını iddia eden ancak kura çekimlerinde kendisine tek daire teslim edilen gruplar olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu mağduriyetlerin hepsi Anayasa ile güvence altına almış olan Mülkiyet hakkını ihlal etme potansiyeline sahip mağduriyetlerdir. Anayasaya’ nın 125 maddesine göre; ’’İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.’’ Bu hüküm ile garanti altına alındığı üzere her vatandaşımız kendisi ile ilgili tahsis edilen idari işleme karşı idari yargıda idari işlemin iptal davası açma hakkına sahiptirler. Bu hak idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini sağlayacaktır. İptal davasında idari işlemlerin yetkili merci tarafından yapılıp yapılmadığının, yetkili merci tarafından yapılmışsa kanunlarla belirlenmiş şekilde yapılıp yapılmadığının, amaç yönünden kamu yararı amacı güdülüp güdülmediğinin, işleminin hukuki bir sebebe dayanıp dayanmadığının ve kanunda belirtilen konu hakkında yapılıp yapılmadığının denetimi yapılmaktadır.

Özetle iptal davalarında mahkemeler davaya konu idari işlemin yetki, sebep ,şekil, konu ve amaç yönünden incelemektedir. Dolayısıyla idarenin yetkisi dahilinde olan bir konuyla ilgili, işlem tesis etmesi sırasında idarenin sınırsız yetkiye sahip olmadığını önemle vurgulamak gerekmektedir.

Peki vatandaş ne yapmalı ;

Rezerv alan uygulamasının Türkiye genelinde ilk uygulanan şehirlerinden biri Hatay’dır.  Bu nedenle bu uygulama ve bu uygulamaya dair teknik konu bakımından vatandaşlarımızın bilgi sahibi olması çok mümkün değildir. Aynı zamanda bu sebeple yaşanılan her mağduriyet şahsa münhasırdır. Dolayısıyla bu konuda mağduriyet yaşayan vatandaşlarımızın itiraz ve dava yolu olmak üzere hukuki süreçlerini güvendikleri/tanıdıkları bir avukat aracılığıyla yürütmeleri hak kaybına uğramamaları açısından önem arz etmektedir.

Bu noktada iki türlü hareket edilebileceğini düşünüyorum.

Bunlardan ilki vatandaş kura ile kendisine teslim edilen daire bakımından hangi yönde mağdur olduğunu düşünüyorsa o hususla ilgili Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne dilekçe verebilirler.  Bu itiraz dilekçelerini kura sonuçları askıya çıktıktan sonra itiraz süresi içerisinde idareye başvurmaları gerekmektedir. Ancak vatandaş kura sonuçlarının askıya ne zaman çıktığını bilememe ihtimaline karşı hak kaybına uğramamak adına kura tarihinden itibaren itiraz süresi içerisinde itiraz etmelerini tavsiye ediyorum. Teslim edilen dilekçelere 30 gün içinde idare tarafından herhangi bir cevap verilmemesi durumunda itiraz hukuken red edilmiş sayılır. Bu aşamadan sonra 6306 sayılı kanunun 6.maddesi 9. Fıkrası uyarınca idarenin red işlemine karşı iptal davasını 30 gün içinde dava açmaları gerekmektedir. Şunu önemle belirtmek gerekir ki süresi içerisinde açılmayan davalar mahkeme tarafından incelenmeksizin reddedilmektedir. Vatandaşlarımızın bu hususa dikkat etmeleri gerekmektedir.

 

Diğer bir yol ise yetkililer tarafından açıklandığı üzere rezerv alandaki dairesini m2 bakımından küçük bulanların hak sahipliği için inşa edilen TOKİ konutlarından 3+1 dairelerden olmak üzere değişim yapılmasıdır. Bu konuda da vatandaşlarımız idareye vereceği dilekçe ile başvuru yapabilirler.

 

Av.Aysel İlkin GÜÇLÜ

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

SON HABERLER