Hatay Depremzede Derneği yayınladığı Deprem raporunda Cumhurbaşkanlığı tarafından ilan edilen Rezerv Alan uygulamasının iptal edilmesi gerektiğini savundu. Dernek raporunda “Bu yasa ilk defa Hatay’da uygulanmış olup özellikle yerleşim yerlerinin de rezerv yapı alanı ilan edilebileceğine ilişkin değişiklik ile deprem bölgesi olan ülkemizde çok daha fazla insan rezerv yapı alanı kararı ile taşınmazlarından olma tehlikesi altındadır” yorumu yapılarak Rezerv alan ilanının neden iptal edilmesi gerektiği anlatıldı.
Dernek tarafından Rezerv alan konusunda hazırlanan sunumda şu bilgiler yer aldı “ 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’a göre rezerv yapı alanı; “Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlar” olarak tanımlanmıştır. Rezerv yapı alanının tespiti ise ayrıntılı şekilde 6306 sayılı yasanın uygulama yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Aynı kanunda riskli alan; “Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan” olarak tanımlanmıştır. 2012 yılında yürürlüğe giren bu yasanın amacı “afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek” olarak ortaya konmuştur. Kamuoyunda epeyce tartışılan bu yasa hakkında yasanın düzenlenme biçimi ve kavramların inşasının ortaya koyduğu üzere afet odaklı bir dönüşümün olmadığı, yasanın afet süreçlerine odaklanmamış bir yasa olduğu, temel önceliğini kentsel arsa stoku 35 ve bu arsa stokunun finansal ve mali araçlarını inşa etmeye odaklandığına dair yorumlar getirilmişti 8 . Tam da bu yorum 6 Şubat depremi ile ne yazık ki doğrulandı. 6306 sayılı yasada 9 Kasım’da yürürlüğe giren 7033 sayılı kanun ile değişiklikler yapıldı. Buna göre yerleşim olan yerler de rezerv yapı alanı ilan edilebilecek, önceden kentsel dönüşüm kapsamında ipotek edilen mülk artık “Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın” eline geçecek, kentsel dönüşümden sonra maliyet farkını karşılayıp ücretini ödeyen mülkiyeti geri alabilecek, uygulama projesi olmayan yerler de ihale edilebilecek. Yürürlüğe girdikten hemen sonra “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile “Bazı Kanunlarda” ve “375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a” dayanılarak Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 207 Hektarlık (sekiz mahalle) alan, Samandağ’ın Atatürk mahallesinde ise 1,60 hektarlık alan rezerv alanı ilan edildi. Antakya ve Defne ilçelerinde yaşayan kişi sayısı “Hatay Barosu” açıklamalarına göre yaklaşık 50 bin. Alınan bu karar ile 50 bin insan mülksüzleşme ile karşı karşıyadır. Bu yasa ilk defa Hatay’da uygulanmış olup özellikle yerleşim yerlerinin de rezerv yapı alanı ilan edilebileceğine ilişkin değişiklik ile deprem bölgesi olan ülkemizde çok daha fazla insan rezerv yapı alanı kararı ile taşınmazlarından olma tehlikesi altındadır. Hatay’ın farklı bölgelerinde uygulama kararı alınan rezerv yapı alanı uygulamasına İdare Mahkemesi’nde iki yüzü aşkın dava açıldı. “Danıştay Başsavcılığı” ise “7033 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının” iptaline ilişkin görülen davada; “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası’nın” yara sarma değil yara almama prensibine dayandığını hatırlatıp, depreme karşı depremden önce tedbirler alınması gerektiğini belirterek kararın iptal edilmesi gerektiği yönündeki görüşünü “Danıştay 4. Dairesi’ne” bildirdi. On binlerce insanın yersiz yurtsuz kalmasına neden olacak bu karar derhal iptal edilmelidir.” (Sinan Seyfittinoğlu)