CAATSA YAPTIRIMI NEDİR?
Rus S-400 Hava Savunma Sistemi, Türkiye’nin gündeminden düşmüyor. S-400, Türkiye ile ABD/NATO ve AB arasında gerginliği tırmandırıyor. S-400 gerekçesiyle, Türkiye’ye uygulanacak CAATSA yaptırımlarının yer aldığı ABD Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) Tasarısı, 9 Aralık 2020’de Temsilciler Meclisi ve 11 Aralık 2020’de Senato’dan üçte ikiden daha fazla çoğunlukla geçti.
Üçte iki çoğunlukla kabul edilmesine rağmen, ABD Başkanı Trump’ın bu tasarıyı veto edeceği bildirildi. Veto nedeni, CAATSA değil, kendi istediği bazı yasaların tasarıda yer almaması.
Temsilciler meclisi ve Senato’nun, yasayı tekrar aynı çoğunlukla kabul edeceği olasılığı yüksek. Bu durumda, yasa Trump onaylamadan yürürlüğe girmiş olacak. ABD Başkanı’nın, CAATSA yaptırımlar paketinde yer alan 12 maddeden en az beşini seçmesi gerekiyor. Bu yaptırım kalemlerinin bazıları, kırılgan Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyebilecek nitelikte. Bazı maddeler, kişi ve kurumları hedef alan ve etkisi hafif olan yaptırımlar.
CAATSA nedir? ABD CAATSA yasasını, 15 Ağustos 2017’de Trump’ın onayıyla kabul etti. CAATSA, ¨Amerika’nın Hasımlarıyla (Düşmanlarıyla) Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası¨dır. Söz konusu yasa, Rusya, Çin, Kuzey Kore, İran, Küba ve Venezuela gibi ABD’nin tehdit olarak gördüğü ülkeleri kapsıyor.
TÜRKİYE ABD’NİN HASMI MI?
ABD’nin hasımları/düşmanları Rusya, Çin, Kuzey Kore gibi ülkeler. 1952’den beri NATO üyesi olan Türkiye, CAATSA yaptırımlarıyla ABD’nin hasımları/düşmanları sınıfında değerlendiriliyor. Ve ABD, bu ülkelere uyguladığı yaptırım paketini, NATO üyesi Türkiye için de yürürlüğe koyuyor. Gerekçe, S-400 sisteminin Rusya’dan satın alınmış olması. İşin ilginç yanı, ABD/NATO’nun tehdit olarak belirlediği Rusya ve diğer ülkeler için Türkiye, NATO kuvvet havuzuna kuvvet tahsis ediyor. Yani olası bir durumda, Rusya’ya karşı savaşacak kuvvetlerin bir bölümünü Türkiye veriyor. Rusya’nın tehdidi karşısında, NATO’ya kuvvet tahsis eden Türkiye, ABD’nin CAATSA yaptırım paketinde Rusya gibi hasım/düşman statüsünde kabul ediliyor. NATO tarihi açısından oldukça dikkat çekici bir durum. NATO ve Türkiye tarihinde yer bulacak ilginç bir konu.
S-400 HAVA SAVUNMA SİSTEMİ
Türkiye, S-400 sisteminin satın alınması için Rusya ile Aralık 2017’de anlaştı. S-400’lerin Türkiye’ye teslimi Temmuz 2019’da başladı, Eylül 2020’de ikinci batarya malzemeleri getirildi. Milli Savunma Bakanlığı tarafından, S-400 sisteminin Nisan 2020’de aktif duruma getirilmesinin planladığını belirtilmişti. Gelinen aşamada, sistem henüz aktif duruma getirilmiş değil.(1) Türkiye, S-400 için Rusya’ya 2,5 milyar dolar ödedi.(2)
F-35 SAVAŞ UÇAĞI NE OLDU?
Türkiye, 1998’den beri ABD’nin ürettiği beşinci nesil F-35 savaş uçağı sürecinde yer alıyor. Türkiye, ABD’den toplam 100 adet F-35A tipi savaş uçağı satın almayı taahhüt etmiş ve altı uçağın mülkiyetini devralmıştı.(3) ABD, S-400’ün Türkiye’ye getirilmesinin ardından, 1.25 milyar dolar ödenen F-35 savaş uçaklarını vermekten vazgeçti. Ayrıca, F-35 uçağının üretim zincirinde bulunan Türkiye’nin ürettiği 1008 parçadan 866 parçası başka ülkelere kaydırıldı; kalan 139 parçanın üretimi de kısa sürede diğer ülkelere verilecek.
Gündemde CAATSA yaptırımları var, ama aslında F-35 savaş uçağının Türkiye’ye verilmemesi ve Türkiye’nin üretim zincirinden çıkarılması da oldukça ağır bir yaptırım. F-35 savaş uçağı parçalarını, Türkiye’de çok sayıda şirket üretiyordu. Üretim zincirinde yer almak, savunma sanayi için hem deneyim hem de ekonomiye sağlayacağı katma değer açısından önemliydi. Pentagon, F-35 programından çıkarılması sonucu Türkiye’nin dokuz milyar dolardan fazla kayba uğrayacağını açıkladı.(4) Küçümsenecek bir rakam değil…
ÇEVRE ÜLKELER F-35’E SAHİP OLURLARSA?
Türkiye’nin envanterinde bulunan savaş uçaklarının, F-35’lerle değiştirilmesi planlanmıştı. F-35’lere sahip olan İsrail, bölgede Türkiye’nin bu uçağı elde etmesini doğal olarak istemeyecektir. Yunanistan, ABD’den F-35 satın almak için girişimlerini sürdürüyor. Yunanistan, F-35’i envanterine katarak, Ege’de hava gücü yönünden daha etkili olmayı hedefliyor. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de, F-35 alma aşamasında. Yunanistan’la BAE arasında, iki ülkeden herhangi birinin toprak egemenliğinin tehdit görmesi durumunda, diğerinin yardımda bulunması maddesini de içeren bir savunma işbirliği anlaşması imzalandı.(5) Kime karşı? Elbette, önce Türkiye’ye karşı. F-35 savaş uçağına sahip Yunanistan ve BAE’nin, diğer ülkelerin desteğiyle Doğu Akdeniz’de oluşturacakları tehdit ağırlığı artacaktır. İsrail’in zaten F-35’i var…
ABD/NATO VE AB NE YAPACAK?
ABD/NATO, Rusya’yı tehdit olarak kabul ettiklerinden, bir NATO üyesi olan Türkiye’nin Rusya’dan stratejik düzeyde silah sistemi almasına karşı çıkmayı sürdürecek. Bu duruşun Trump’la ya da Biden’la ilgisi yok… ABD, şiddeti gittikçe artan tepkiler vermeye devam edecek. CAATSA yaptırımlarını, ¨Demokles’in kılıcı¨ gibi sürekli gündem de tutacak. Tehdit sopasını sürekli elinde tutar gibi. S-400, Türkiye-ABD/NATO ilişkilerinde bir mihenk taşı oldu. 27 AB ülkesinin 21’inin NATO üyesi olduğu dikkate alındığında, S-400, Türkiye-AB ilişkilerinde de önemli bir engel. AB, Türkiye’ye uygulanacak yaptırımlar konusunu, bundan böyle yeni seçilen ABD Başkanı Biden ile koordine koordine edecek. Yani, ABD/NATO ve AB Türkiye’ye karşı birlikte hareket edecekler. ABD/NATO ve AB’nin birlikte hareketi, Türkiye için bir dezavantaj.
Daha önemli bir nokta… CAATSA yaptırımlarının uygulanmasından çok, kaldırılma koşulu daha ağır. Yaptırımların kaldırılmasının şartları şu şekilde: “Başkan yaptırım uyguladıktan sonra bir yıl içerisinde Kongrenin gerekli komitelerine, Türkiye’nin veya yaptırım uygulanan kişilerin artık S-400’leri veya bunların yerine herhangi bir Rus sistemini uhdesinde bulundurmadığını, Türk topraklarında Rus hükümeti veya şirketleri adına herhangi bir Rusya vatandaşının S-400’leri çalıştırmadığını teyit ettikten sonra, Türkiye’den Türk hükümetinin veya hükümet adına başka bir tarafın S-400 veya onun yerini alabilecek bir sistemi tekrar edinmek için CAATSA’nın 231. bölümünün kapsamına girecek herhangi bir faaliyete girmeyeceğine dair taahhüt aldıktan sonra yaptırımları kaldırabilir.”(6) Özetle, Türkiye’ye, ¨S-400’leri ülkenden çıkar ve benzer herhangi bir sistemi alma¨ deniyor. Bağımsız bir ülke olan Türkiye’nin, kabul edebileceği bir koşul olmasa gerek.
TÜRKİYE NE YAPAR?
Türkiye’nin S-400 seçeneklerini sıralayalım…
1- Kırılgan ekonomisine rağmen yaptırımlara katlanır. Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Suriye ve Libya’da ABD/AB’nin Türkiye’ye karşı adımlarını göze alır. ABD ve AB’nin yaptırımlarına rağmen, S-400’ü aktif duruma getirir ve kullanır. Çünkü, Devlet, kurumların katkısıyla ortak stratejik bir karar vermiş, 2.5 milyar dolar ödemiştir. Risk analizini karar aşamasında yapmış, bu riske katlanabileceğini hesaplamıştır. Bu nedenle, bu seçeneği uygulamalıdır. Köklü kurumları olan bir devletten de beklenen budur.
2- İkinci seçenek, Türkiye ABD ile anlaşarak S-400’ü, Yunanistan’ın S-300’ü kullandığı şekilde sadece ABD/NATO tatbikatlarında kullanır. Böylece, sistemin kuvvetli ve zayıf yönlerini ABD/NATO tespit eder ve S-400 ABD/NATO için bir eğitim silahı olur, silah avantaja dönüşür. Tatbikat dışında, depoda bulundurulur. Türkiye, ABD’den Patriot sistemi alır. S-400 alınmasaydı, çok daha iyi olurdu dedirtecek bir durum. O zaman, satın alma karar süreci sorgulanır. Risk analizi neden yapılmadı? Kullanılmayacaksa, neden 2.5 milyar dolar ödendi ve bu kadar enerji harcandı.
3- Üçüncü seçenekte, Türkiye ABD ile anlaşarak, S-400’ün oluşturacağı tehdidi belirlemek amacıyla ortak bir çalışma grubu oluşturulur. Zamana yayılır, sonuçta S-400 aktif duruma getirilmez ve gündemden düşer. Bu seçenekte de, karar alam sürecinin yanlışlığı ortaya çıkar. Devlet yanlış karar mı aldı sorusu sorulur. Profesyonellik ve liyakat sistemi sorgulanır. Pahalıya mal olan bir karar… Geride, Türkiye’nin ödediği 2.5 milyar dolar, harcadığı zaman ve enerji, karar alma sürecindeki hatalar zinciri kalır. Liyakat sisteminin, ulusal çıkarlara olan etkisinin önemi ortaya çıkar…
S-400 KARARI, HESAPLI YA DA KATLANILABİLİR BİR RİSK Mİ?
Rusya çok mutlu, Sadece, S-400’ü 2.5 milyar dolara 68 yıllık bir NATO ülkesine satmadı; aynı zamanda ABD/NATO ve AB ile Türkiye arasında bardağı çatlatmayı başardı. Putin, sadece S-400 satmadı, Türkiye’nin F-35 savaş uçağını almasını da engelledi. S-400’ü üreten Rus şirketi ROSTEC’in yöneticisi Chemezov’un, “Emsali olmayan bir alışveriş oldu, çünkü bir NATO ülkesiyle yapıldı.¨(7) ifadesi, Rusya’nın mutluluğunun ölçüsünü anlatmaya yeter. Bu başarı, elbette Putin’e ait. Putin S-400’ü, Türkiye’ye hibe edebilecek kadar mutlu…
Elbette, bağımsız bir ülke olarak Türkiye’nin, tehdit değerlendirmesi doğrultusunda, istediği bir ülkeden ihtiyacı olan silah sistemini alma hakkı vardır. Ancak, karar sürecinin objektif verilere göre yürütülmesi ve riskin hesaplanarak geriye dönüşün ya da savruluşun olmaması gerekir. Köklü Devlet geleneğinin koşulu budur. Tam bağımsızlık ifadesinin bir karşılığı da budur.
Ekonomik sorunlar; Doğu Akdeniz’de enerji ve jeopolitik güç mücadelesinde ABD/AB’nin karşı cephede yer alması; Suriye’de Fırat’ın doğusunda ABD’nin oluşturduğu PYD/PKK terör devletçiği ve İdlib’in geleceği; Kuzey Irak’ta PKK terör örgütünün durumu; Karadeniz’de güç mücadelesi; Türkiye’nin Suriye-Libya’daki konumu ve askeri varlığının geleceği… Dünyanın en fazla sığınmacı kabul eden Türkiye için, göç mühendisliğinin oluşturabileceği riskler… Batı için tehdit olan göç akını, Türkiye için neden tehdit değil? ABD’nin, Hatay’la 130 kilometre sınırı olan Suriye İdlib’te Küçük bir Afganistan oluşturma projesinin Türkiye’nin güvenliğine yansıması…Ve, Türkiye’nin ¨Stratejik Yalnızlık¨ tercihi… İçeride kutuplaşmanın artması ve liyakat sistemi problemi…
Ortaya çıkan bu stratejik resimde, Türkiye S-400’ü kullanır mı sorusu önem kazanıyor. Türkiye, S-400’ü satın alma aşamasında, riskleri ve ortaya çıkan bu tabloyu öngörmeliydi. NATO üyesi bir Türkiye’nin, S-400 nedeniyle karşı karşıya kalacağı riskler öngörülebilir nitelikteydi. 2.5 milyar dolar ödenen S-400 kullanılmayacaksa, o zaman neden alındı sorusu ile karşı karşıyayız…
Ama en önemlisi, S-400 hikayesinin ALTAY Tankı’nın hüzünlü ve ibretlik öyküsüne benzememesi…(8)
GEÇ KALMADAN
Türkiye, büyükelçi atayarak İsrail’le başlattığı normalleşme adımlarını Mısır’la sürdürmeli; Suriye’de Adana Mutabaktı’nı aktif duruma getirmeli; stratejik yalnızlıktan kurtulmak için dışarıda etkili diplomasi seferberliği başlatmalı; içerde liyakat sistemini geçerli kılmalı ve kutuplaşmayı gidermeli… Atatürk dış politikasında, 1934’te yapılan Balkan Antantı ve 1937’de imzalanan Sadabat Paktı bu çıkış için en iyi örnek…
Yıl 1975, 25 Temmuz… Koalisyon Milliyetçi Cephe Hükümeti, 1974’te uyguladığı silah ambargosunu kaldırmadığı için İncirlik dahil ABD’nin Türkiye’deki 21 üs ve tesisini kapatır. Üs ve tesislerde ABD’nin beş bin sivil ve asker personeli vardı. O dönemde, bugünkü gibi güçlü olmayan bir Türkiye, böyle bir kararı bir gecede alıyordu. ABD’nin PYD/PKK terör örgütüne sağladığı kararlı destek, bu adımın şimdi çoktan atılmasını gerektirmez miydi?
Tam bağımsızlık, ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in ya da diğer herhangi bir ülkenin stratejik düzeyde bir savunma sistemine ihtiyaç duyulması değildir. ABD’den Patriot almakla bağımsız olunamayacağı gibi, Rusya’dan S-400 almakla da bağımsız olunmaz. Atatürk dönemi politikalar izlenseydi, Türkiye bugün kendi milli savunma sistemini kurmuş ve savunmada kendi kendine yeterli bir ülke konumuna gelmiş olurdu. Tam bağımsızlık budur…
En önemlisi, dünün çözüm olarak görülen politikaları bugün ana sorun haline geliyorsa, strateji yok demektir. Bugün çözüm olarak görülen politikalar, yarının ana sorunu olur mu? Strateji yoksa kesinlikle… Hamaset ise, zaten strateji kavramının tümüyle dışında…
Sun Tzu der ki, 2 bin 500 yıl önce, ¨Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür.¨
(1) https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-51589500
(2) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41239094
(3) https://www.aa.com.tr/tr/dunya/pentagon-turkiye-icin-uretilen-8-f-35i-satin-aliyor/1917719
(4) https://www.dw.com/tr/pentagon-t%C3%BCrkiye-9-milyar-dolar-kayba-u%C4%9Frayacak/a-49627895
(5) https://www.hurriyet.com.tr/dunya/yunanistan-ve-baeden-askeri-isbirligi-41669272
(6) https://www.bloomberght.com/abd-de-caatsa-yaptirimlarini-iceren-savunma-butcesi-senatodan-gecti-2270507
(7) Hürriyet Gazetesi, 9 Aralık 2020 Sedat Ergin yazısı.
(8) http://www.sehriyar.info/?pnum=937
YORUMLAR