Modern Türk öykücülüğünün anıt isimlerinden Sabahattin Ali, aslen Gümülcinelidir. Çocukluğu Edremit yöresinde geçmiştir.
Mizah yazıları yüzünden mahkum olmuş uzun yıllar Sinop cezaevinde yatmıştır.
Sabahattin Ali, şiirleri, öyküleri, romanları, mektupları, makaleleri, çıkardığı dergi ve gazetelerle büyük bir edebiyat ustasıdır. Ülkemizin yetiştirdiği önemli bir aydındır.
Yazın yaşamına şiirle başlamış, sonradan Nazım’ın etkisiyle öykü ve romana yönelmiştir.
Yazdıklarıyla hep halkın sesi olmuştur. Türk romanının en başarılı örnekleri arasında yer alan, kasaba yaşamını yansıttığı Kuyucaklı Yusuf romanı ve filmi hafızalardan kolay kolay silinmez. Kürk Mantolu Madonna kaç yıldır en çok okunanlar listesinde. Hasan Boğuldu, Değirmen, Kazlar… öyküleri hiç unutulur mu? Sinop cezaevinde yazdığı “Aldırma Gönül” türküsünü bilmeyenimiz yoktur sanırım.
Sivas katliamında yitirdiğimiz Asım Bezirci, Sabahattin Ali adlı kitabında şöyle diyordu. “Türk edebiyatının en başarılı birkaç kaleminden biri olan, bazı Fransız yazarlarınca “Türkiye’nin Gorki’si” sayılan ve bizce de ‘ulusal bir değer’ sayılması gereken Sabahattin Ali ‘resmi’ edebiyat tarihçilerimizde ‘yok’tu. Çünkü Sabahattin Ali, çağına ve çevresine dürüstçe, yiğitçe, ustaca tanıklık etmişti….Çünkü Sabahattin Ali, uğradığı tüm saldırılara, kahırlara karşın inandığı yolda direnmiş, ulusunun bağımsızlık ve esenliğini, emekçi halkının özgürlük ve mutluluğunu savunmaktan geri durmamıştı.
Dünya şairi Nazım Hikmet, onun için, “temiz ve metotlu bir edebiyat kültürüne dayanarak, en yaratıcı anlamda realist” tanımlaması yapar.
Önceleri Varlık, ardından Cem, son olarak Yapı ve Kredi Bankası büyük bir kadirbilirlik göstererek Sabahattin Ali’ni tüm yapıtlarını yayımlamıştır.
Geçtiğimiz günlerde Şair, Yazar Ahmet Özer Sosyal medyada bir paylaşım yaptı. İçim cız etti.
“12 gündür Balıkesir-Edremit -Güre yöresindeyiz. Bu sürede pek çok arkadaşımla, sevdiğim dostlarımla görüşme olanağı bulmanın kıvancını yaşadım.
Buralara gelmişken 50 yıldan beri okumaktan mutluluk duyduğum, üzerine pek çok yazı yazdığım, değişik konferanslar verdiğim, derslerimde anlattığım, ülkemiz yazın tarihinin öncü yazarlarından Sabahattin Ali’nin Edremit’teki sokağına gidip onarımda olan evini görmek istedim. 25 yıl önce bu sokağa değerli şair-yazar Mehmet Başaran’la gitmiş, Sabahattin Ali’yi bu mekânda bir de ondan dinlemiştim.
Bugün eşimle Edremit’te birilerine sorup aynı duyguyu 25 yıl sonra yaşamak istedik. Önce bir akaryakıt istasyonunun sahibine sorduk “Adını duymadım.” dedi, çalıştırdığı kişilere sorduk “Haberimiz yok.” dediler, ardından Atatürk’le Kaymakam Hamdi Bey’in heykellerinin yer aldığı alanın çevresinde bulunan onlarca dükkân, mağaza ve işletmedeki görevlilere, büfecilere sorduk Sabahattin Ali’nin ne adını duyan vardı ne de sokağını bilen. Bir eczaneye uğradık bir hanımefendi ilaç alacağımızı sandı. Önce “Edremitli misiniz?” diye sordum, “Evet” dedi.
Sabahattin Ali’yi sordum “Adını duymadım.” dedi. “Kürk Mantolu Madonna” dedim, anlamadı, “Kuyucaklı Yusuf” dedim “Haberim yok.” dedi.
“Hanımefendi dünya çapında bir yazarımızın bize tanıttığı Edremit burası…” dedim. Sonuçta, “Yazıklar olsun.” deme gereği duyarak oradan ayrılıp bir otobüs yazıhanesine girdim. Bir hanımefendi telefonunda bulabileceği bilgilere el vererek ve değişik kişileri arayarak yarım saate yakın zamanımızı aldı, sonuçta “Kusura bakmayın.” diyerek bizi uğurladı. Oradan bir kargo işletmesine girdik. Görevli bir genç, Edremitli olmamasına karşın hem Sabahattin Ali’yi hem heykelinin yer aldığı parkı hem de evine nereden gidileceğini tarif etti.
………..Hey Sabahattin Ali dedim. Bu dünyada iyi tanınan bir yazar ol, ülkenin her tarafında hayranların olsun. Trajik ölümüne 70 yıldır içi kanayan milyonlar bulunsun da gözün gibi sevdiğin, anlattığın Edremit’e gelenler böyle bir ilgisizlikle karşılaşsın.
İki paralık politikacılar, üç kuruşluk futbolcular, beş paralık türkücüler şöhretli olup herkesin sakızı olsun da seni burada tanıyan olmasın. Gel de bu ülkenin okullarında yapılanın adına eğitim de…
Bir kez daha haykırasım geliyor: Yazıklar olsun!”
Ali Yüce’yi, Bekir Sıtkı Kunt’u, Davud El Antaki’yi, Cemil Meriç’i hemşerileri yeterince tanıyor mu?
“İnsan olmanın onurumuza dokunmadığı, değerlerimizi sahiplenebildiğimiz günlerin özlemiyle Sabahattin Ali’yi bir kez daha anıyorum.” (Öner Yağcı)
.
YORUMLAR