Şu ana dek ne yaptık, neyi başardık?
Eski Antakya içerisinde toplam 15 sokakta restorasyon çalışması yapmayı hedefleyen Hatay Büyükşehir Belediyesi, bu çalışmalarla, eski kentin Zenginler Mahallesi’nin, Safranbolu gibi UNESCO tescilli sokaklarla anılmasını istiyor. Ancak Safranbolu’nun tescilli kimliğini bilenler için izlenmesi gereken yol haritasında atılacak daha çok adım var!
Geleneksel Türk sivil mimarisinin en çarpıcı örneklerini bir bütün olarak günümüze kadar ulaştırabilmiş ender beldelerimizden biri olan Safranbolu, 1977 yılında, Kültür Bakanlığı tarafından tarihi sit ilan edildi. Safranbolu, 1995 yılında, UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne eklendi ve böylece, yalnız bizim değil, tüm insanlığın ortak malı olarak tescil edilmiş oldu.
Hatay Büyükşehir Belediyesi, Başkan Lütfü Savaş eliyle yaptığı son açıklamada, eski kentin Zenginler Mahallesi’nin, yapılması planlanan çalışmalarla, Safranbolu gibi UNESCO tescilli sokaklarla anılmasını istiyor. Söz konusu projenin, Antakya’nın doğu yakasındaki 15 caddeyi kapsayacağı ifade ediliyor.
-GEÇ KALINDI!-
Bu konudaki açıklamayı takip eden turizmciler, Safranbolu kimliğini Antakya’nın doğu yakası içinde hayata geçirmek için çok geç kalındığının altını çizerken, “Bugüne kadar çok başarılı işlere de imza atıldı ama… Çok fazla ev de göz göre göre çöktü, yıkıldı. Bir kentin düne dair hikâyesi bu şekilde rafa kalkarken, o kentin yöneticileri bir şey yapmıyorsa eğer, Safranbolu çabasından söz edilemez. Olsa olsa, mikro Safranbolu örnekleri ile yetinmek için adımlar atılabilir” eleştirisinde duruyor.
Peki, Antakya’nın bozulan eski kenti içinde biriken beton miktarına çözüm diye sunulan son proje bir tarafa, Safranbolu hikâyesi, bugüne nasıl geldi, neler yapıldı, neler başarıldı, buna biraz bakalım mı?
-OSMANLI!-
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konakların eşsiz güzelliğinde konaklamak isteyenlerin tercih ettiği Karabük’ün Safranbolu ilçesi, sahip olduklarıyla, uluslararası turizmcilerin de gözdesi durumunda. Buna katkı veren etiketi ise UNESCO katkılı!
Türkiye’den, kent ölçeğinde dünya mirası listesinde yer alan, 18. ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında yapılan kültürel zenginliklerini korumadaki başarısıyla da “Dünyada en iyi korunan ilk 20 kent” arasına girerek adeta UNESCO’nun göz bebeği haline gelen Safranbolu, bu anlamda, Antakya gibi ‘eski kent’ kimliği taşıyan coğrafyalara rehberlik yapıyor.
Genellikle üç katlı, 6-8 odalı, ihtiyaçlara uygun tasarlanmış, estetik biçimde şekillendirilmiş konakların öne çıktığı tarihi ilçe, bugün, en çok tercih edilen destinasyonlar arasında yer alıyor.
-94’TEN BU YANA!-
Tarihi yapıları korumadaki başarısı nedeniyle “Korumanın Başkenti” unvanıyla da anılan ilçe, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 17 Aralık 1994’te girmeyi başardı. “En iyi korunan 20 kent” arasında bulunan Safranbolu, 28 yıldan bu yana, ziyaretçilerini, sokaklarında tarih yolculuğuna çıkarmayı sürdürüyor.
Osmanlı mimarisini, şehir hayatını ve kültürünü yansıtması dolayısıyla, “Osmanlı’nın parmak izi” olarak adlandırılan tarihi ilçede, o dönemden kalma han, hamam, konak, çeşme, cami ve köprülerle birlikte, yaklaşık 1500 tescilli eser yer alıyor.
-BİR BELGESEL!-
Türk belgesel sinemacılığının usta ismi Süha Arın’ın yönetmenliğini yaptığı, Altın Portakal ödüllü “Safranbolu’da Zaman” belgeseliyle, 1977’de koruma ve turizm alanında ilk adımlarını atan, 17 Aralık 1994’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındıktan bir yıl sonra turistleri ağırlamaya başlayan ilçe, aradan geçen 28 yılda, izlediği istikrarlı politikalarla, kültür turizminin cazibe merkezi haline geldi.
Safranbolu, geçen yıl yaklaşık 165 bin turist ağırladı. Bir önceki sene bu rakam 120 bin olarak gerçekleşmişti.
-ÖZELLİĞİ!-
Safranbolu’nun kentsel sit ilan edilmesinde, yapıların, tek başlarına kültür varlığı olmasının ötesinde, tarihi bir bütünlük göstermeleri etkili olmuştur. Sadece evleri ile değil, o evlerin sahiplerinin yaptırdıkları camiler, kahveler, türbeler, çeşmeler de, kent bütününü oluşturan önemli unsurlardır. Bütün bu yapılar kent bütününü oluşturdukları için, Safranbolu, bir Osmanlı kenti olarak, tüm yapılarıyla koruma altına alınmıştır.
-BİZDEKİ!-
Konuyu ele alan bir turizmci, Antakya için Safranbolu örneğinde durmanın fazla iyimserlik olacağını söylerken, eksiklikler için şöyle konuştu:
“Safranbolu için konuşurken, hep bir bütünlükten bahsediyoruz. Düne ait kimliği, dündeki gibi korumaktan! En basit örneğimiz, buna dair, Antakya’nın yöresel Uzun Çarşı restorasyonu!
Güzel bir AVM inşa ettik, el birliğiyle, hem de Ankara desteğiyle! Hem de alkışlarla! Daha bir özetle ifade edecek olursak… Düne ait bir kimliği gömdük, ‘bugüne hoş geldin’ dedik! Ama sorun şu ki, herkesin birbirini kutladığı o bugünün ruhu yok!
Çarşı içindeki çeşmelerin hali de ortada. Aslında kent içindeki çeşmeler için de aynı şeyi söylemek zorundayız. Peki, sık sık sizlerin de gündeme taşıdığı, eski kent içinde asfalt yol yapma gayretine ne demeli? Düşünün ki, bunu bir belediye yapıyor, ama ne o kentin Valisi ayağa kalkıyor, ne Mimarları, ne sivil toplum örgütleri, ne de yaşayanları! Bugün hala, o asfalt yollar güle oynaya kullanılıyor. Ama sadece birkaç adım ötelerinde, kurtarılan kent kimliği için üretilen restorasyon projelerinin kutlamaları yapılıyor.
Yine birçok yerde, yerel idarecilerin, ‘bu yapı tehlike arz etmektedir’ dediği ve bu yönde uyarı levhası astığı eski evler var. O evlerin birçoğu, eskiye göre çok şeyini yıllar içinde kaybetti. Safranbolu ise kaybetmemek için kendini koruduğu için bugün bizim gündemimizde.
Açıkçası, Antakya, kendi adına kimliğinden çok şey kaybeden, ruhunu arayan kentler adına muhteşem bir örnek ve bu örneği, bu kentin ileri gelenleri, el birliğiyle bu hale getirdiler. İşte bu tersine başarı için ayağa kalkıp, kendilerini alkışlayabilirler!”
Tamer Yazar