Avcı, sağlık meslek örgütlerinin sürecin dışında tutulmamasının önemine değindi:
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Şubesi Eşbaşkanı Meryem Avcı, koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin alınan tedbirleri ve sağlık emekçilerinin durumunu değerlendirdi. 2020’nin ilk aylarında Hatay’da pnömoni ve alt solunum enfeksiyonlarında bir artış olduğu gözlemlendiğini dile getiren Avcı, bu konuyu, Sağlık Bakanlığı’nın ve Hatay İl Sağlık Müdürlüğü’nün araştırması gerektiğini vurguladı.
Kentte; Hatay Devlet Hastanesi, Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi ve İskenderun Devlet Hastanesi’nin pandemi hastanesi olarak faaliyet yürüttüğünü söyleyen Avcı, il genelinde vaka sayısının 100’ün üzerinde olduğunu, vakaların çoğunun evlerinde takip edildiğini ve hastaneye yatışı yapılan hastaların bir kısmının iyileşip taburcu edildiğini aktardı. Bilgilere erişim noktasında hala sorunların devam ettiğini belirten Avcı, “Hastane idareleri, sağlık meslek örgütlerini sürecin dışında tutarak bilgileri gizlemektedir” dedi.
Tüm çalışanlar temel ücret almalı…
Sağlığın bir ekip işi olduğunu dile getiren Avcı, temizlik çalışanı, güvenlik, hemşire, hekim ve diğer tüm çalışanların birlikte ekip olarak çalıştığı görülmeyip ayrımcı uygulamaların yaşandığına dikkat çekti. Bunun en bariz örneğinin ek ödeme düzenlemesi olduğuna değinen Avcı, “Bir müjde gibi sunulan döner sermayenin tavandan ödenmesi, sadece pandemi hastanelerinin riskli birimlerini kapsıyor. Ayrıca taşeron çalışanlar ile aile hekimleri bu haktan yararlanamıyor. Bizim sendika olarak her zaman söylediğimiz şey, ek ödemenin kaldırılması ve tüm çalışanların temel ücret almasıdır. Bunun dışında, hastanelerde hala koruyucu ekipman sıkıntıları yaşanıyor. Kovid servisinde çalışan sağlık emekçilerine yeterince N95, FFP2 ve FFP3 türü koruyucu maske temin edilmiyor. Bazı hastanelerin kendi ürettiği tek kullanımlık maskeler var. Fakat bu maskelerin koruyuculuğu da tartışılır. Hastanede sağlık emekçilerine periyodik testler yapılması gerekirken, sadece hastalık belirtisi gösteren personele test yapılıyor. Testi pozitif çıkan sağlık çalışanıyla aynı birimde çalışan mesai arkadaşlarına test yapmak istemeyen yönetimler dahi mevcut. Bu noktada dahi belirtinin olup olmadığı sorgulanıyor. Fakat biz biliyoruz ki, vakaların birçoğunda belirti gözlenmemekte. Bu nedenle talebimiz, 5 günde 1 düzenli test uygulanmasıdır” dedi.
Mültecilere yönelik çalışma var mı?
Avcı, “Bizler, halk olarak izolasyon kurallarına uymalı, evde kalmaya devam etmeli, aynı zamanda sosyal devlet olmanın gereği olan temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasını ve evde kalma koşullarımızın sağlanmasını talep etmeliyiz” dedi. Mültecilerin durumuna da değinen Avcı, mültecilerin en kötü ve sert şekilde salgından etkilendiğini belirterek, “Hali hazırda Türkiye vatandaşı olan yurttaşların maske gibi en basit bir ihtiyaca ulaşamadığı durumda, göçmen ve mültecilerin ulaşması söz konusu bile görünmüyor. Ve sağlık koşullarının ne durumda olduğu, herhangi bir sağlık hizmetine erişip edilmedikleri hakkında yetkililerce herhangi bir açıklama duymadık. Özetle diyebiliriz ki, mülteci göçmenlere dönük bir çalışmanın olup olmadığı, etkilenme oranlarının ne olduğu, vaka sayılarının ne kadar olduğu bilinmediğinden, yeni bir dip dalganın olabilme riski bizlerin kaygılarını artırmaktadır” dedi.
Mehmet ÖZGÜN