Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası
Tüberküloz hava yolu ile bulaşan, başta akciğerler olmak üzere tüm organları tutabilen ve iyi tedavi edilmediğinde yüksek oranda ölüme yol açan bir hastalıktır. Kalıtsal yolla taşınmayan bu hastalık tüm Dünya’da ilk on ölüm sebebi arasındadır. DSÖ’nün Dünya genelinde 2018 yılı tahmini tüberküloz insidansı yüz binde 132’dir. Ülkemizde ise insidans yüz binde 16 dır.2018 yılında Dünya’da 10 milyon kişi bu hastalığa yakalanmış ve 1,5 milyon kişi ölmüştür. 2030 yılına kadar tüm dünyada TB insidansının %90 azaltılması hedeflenmiştir. DSÖ Küresel Tüberkülozu Bitirme Stratejisi çerçevesinde STOP TB programını uygulamaya koymuştur. Ülkemizde de Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı yürütülmektedir. Sağlık Bakanlığı teşkilatı, Verem Savaşı Dernekleri ve bir çok kuruluş işbirliği halinde mücadele etmektedir.
Tüberküloz ve dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinde kullanılan tüm ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz karşılanmaktadır. Kronik ve bulaşıcı hastalıklar birey ve toplumda sağlık kaybının yanı sıra, ekonomik ve psiko-sosyal kayıplara da neden olmakta, uzun süreli tedavilerin düzenli sürdürebilmesi için sosyal ve ekonomik destekler verilmesi gerekmektedir. Ekonomik ve sosyal güçlükler yaşayan tüberküloz hastalarına 2018 yılından itibaren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca aylık nakdi yardım verilmeye başlanmıştır. Derneğimizce yaptığımız ekonomik ve sosyal destekler de devam etmektedir.
Tüberkülozda Bulaşma
Tedavi başlanan hastalarda bulaşma yaklaşık 3 haftada kaybolmaktadır.
Hastalar bulaştırıcı oldukları dönemde cerrahi maske kullanmalı, öksürük ya da hapşırık sırasında ağızlarını mendille kapatmalıdır. Hastanın en azından balgam mikroskopisi negatif olana kadar ayrı bir odada tutulması önemlidir. Hastanın odasına girip çıkanlar da mutlaka maske takmalıdır. Hastaların bulunduğu ortamları havalandırmak ve güneşlendirmek bulaşmayı çok azaltır. Hastaların eşyalarıyla bulaşma pratik olarak yok kabul edilmektedir. Açık havada da bulaşma yok kabul edilir. Plasentayla ve anne sütüyle bebeğe geçmez.
Tüberküloz basiliyle karşılaşma sonucu gelişen enfeksiyon, vücut direncinin düştüğü durumlarda aktif hastalık gelişimine yol açar.
2-3 haftadan uzun süren öksürük şikâyeti olan ve akciğer bulguları antibiyotik tedavisi ile düzelmeyen hastalarda Tüberküloz araştırılmalıdır. Verem hastalığı, en çok akciğerleri tutar. Hastalığın tuttuğu diğer organlar, akciğer zarları, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarlarıdır. Hastalık genel olarak halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama ve gece terlemesi ile kendini gösterir. Ardından öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı gibi akciğer bulguları görülür. Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir. Çabuk fark edilip önlem alınmazsa vücudu kemirir, zayıflatır, ölüme neden olabilir.
TÜBERKÜLOZ TANISI
Tüberküloz hastalığının kesin tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Basilin mikroskopta gösterilmesi ya da kültürde üretilmesi gereklidir.
Hastanın semptomları ve röntgen bulguları, hastalıktan şüphelenmeyi sağlar. Semptomlar yavaş gelişir. Bu nedenle teşhis çoğunlukla gecikir.
Tüberküloz tanısında kullanılan deri testi (TDT) vücutta mikrobun olduğunu gösterir. Tüberküloz enfeksiyonu veya tüberküloz hastalığı olabilir.
Tüberküloz Hastalarının Tedavisi
Tüberküloz tedavisinde en önemli faktör ilaçlardır. Dinlenme, beslenme ve iklim gibi faktörlerin etkileri önemsizdir. Başlangıçta 2 ay dört ilaç, idame tedavisinde ise en az iki ilaç 4 ay kullanılmaktadır. İlaçlar verem birimleri ve göğüs hastanelerinde ücretsiz verilmektedir. Tedavinin doğru ve tam yapılması önemlidir. Doğru ve yeterli sürede düzenli tedavi görmeyen hastalarda ilaç direnci gelişmekte ve bu hastaların tedavisi pahalı, uzun süreli ve komplikasyonlarla dolu olmaktadır. Çok ilaca dirençli hastaların yaklaşık % 40’ı tedaviye rağmen ölmektedir.
Koruyucu tedavi
Koruyucu ilaç tedavisinin amacı temaslı kişide enfeksiyon gelişimini ya da enfekte kişide tüberküloz hastalığı gelişimini önlemektir. Koruyucu tedavi çocuklara ve bağışıklığı baskılanmış kişilere 6 ay boyunca tek ilaç şeklinde verilir.
BCG (verem) aşısı
Ülkemizde çocuklara BCG aşısı doğumdan 2 ay sonra yapılmaktadır. Aşının koruyuculuğu % 70 civarındadır. Esas olarak aşı çocuklarda görülen ve öldürücü olan miliyer ve menenjit tüberkülozdan koruması için uygulanmaktadır.
VEREMSİZ BİR TÜRKİYE İÇİN DOĞRULARI ÖĞRENELİM, UYGULAYALIM…
HASAN ETİZ – Antakya Verem Savaş Derneği Başkanı