2013’te yayınlanan 10. Kalkınma Planı içerisinde, Türkiye’nin 2023 hedeflerinde kişi başına düşen milli gelirin 25.000 Dolar olması ve işsizliğin yüzde 5’e indirilmesi hedeflenmekteydi. 2019’da revize edilen 11. Kalkınma Paketi’nde ise 2023 hedeflerinde kişi başına düşen milli gelir 12.000 Dolar, işsizlik yüzde 9,9 olarak hedeflendi. Son güncel verilere göre işsizliğin yüzde 14, enflasyonun yüzde 15,7 seviyesinde olduğunu göz önüne alırsak, bunların, ulaşılması kolay olmayan hedefler olduğu görülecektir. Şu günlerde yaşadığımız salgın hastalık da, bu tabloya adeta tuz-biber olmaktadır. Fakat zor olsa da, imkansız değildir. Disiplinli, vizyoner ve ayakları yere basan reform hareketleri ile Türkiye bu hedeflerine ulaşabilir.
Bu hedeflere ulaşmanın öncelikli yolu Kırsal Kalkınma’dan geçer. Kırsal Kalkınma, ileri teknolojinin kullanıldığı tarım ve hayvancılıktır. Bugün tarım denildiğinde, Dünya’da bir Hollanda örneği vardır. Rakamlarla açıklarsak; Hollanda, 2019’da (Amerika’dan sonra ikinci olarak) 94,5 milyar Euro’luk tarım ihracatı yapmış. Türkiye’de bu rakam 16 milyar dolar seviyelerinde. Tüm Hollanda’nın yüz ölçümü, Konya’dan sadece 3 bin kilometrekare daha büyük. Yani Konya kadar ülke, bizden yaklaşık 4 kat daha fazla satış yapıyor.
Türkiye’nin güçlü ekonomi olması için işsizlik sorununu çözmesi, enflasyonu düşürmesi, yüksek teknolojiyi kullanarak üretim yapması gereklidir. Gelirin adaletli bir şekilde dağılması lazım. Ülkede toplanan tüm verginin yüzde 90’ı, ülkedeki yüzde 5’lik kesimden toplanmamalı. Doğu ile Batı arasındaki, İstanbul ile diğer illerin arasındaki makasın azalması daralması lazımdır. Bunun yolu ise, bereketli topraklar üzerine kurulu kadim Anadolu’dan geçer. Anadolu’nun Konya Ovası, Çukurova, Amik Ovası gibi çok verimli ovaları bulunmakta. Bunlar bilimle, teknoloji ile çok daha yüksek gelir sağlayan topraklara evrilebilir.
Hollanda, 2019’da sadece çiçek soğanı ve süs bitkisinden 9.5 milyar Euro’luk tarım ihracatı yapmış. Bizim tüm kalemlerimizin yaklaşık 75’i kadar. Bu kadar büyük ve verimli topraklara sahip ülkemiz, kimi zamanlar buğday ithal ediyor. Türkiye, bir buğday ambarıydı geçmişte. Köyler boş, çarpık yerleşmeler had safhada. Çiftçimiz, gereken destekleri alamıyor. Mazot, gübre, işçi ve benzeri ödemelerini peşin yaparken, desteklemelerini aylar sonra alabiliyor. Bugün hala dışarıdan hayvan ithal ediyoruz. Yeterli düzeyde gelişmiş hayvancılık tesislerimiz bulunmamakta. Bu fotoğrafı kabul edemeyiz.
Türkiye’de yaklaşık 40’a yakın Ziraat Fakültesi bulunmaktadır. Kalite için sayısal çoğun önemli değildir. İçerik önemlidir. Çok futbol sahası yaparak iyi futbolcu yetiştirilemeyeceği gibi, çok üniversite kurarak da kalite eğitim teminatı verilemez. Öncelikle Ziraat Fakülteleri revize edilmeli, orada eğitim içeriği zenginleştirilmesi ve nitelikli eğitmenlere yer verilmesi gerekir. Bölgemizde modern tarım teknikleri uygulayarak çiftçilik yapan birçok aile, tohum üretimi yapıp tüm Dünya’ya tohum satabilecek yeterlilikte ve kalitede işletmeler bulunmaktadır. Bunların bilgi-tecrübesinden (know-how) faydalanmamız gerekir. Kadınlarımızın çok değerli işletmeleri, çok güzel rol model olabilecek kooperatifleri bulunmaktadır.
Hollanda, Afrika’dan kahve çekirdeği alıp işleyerek bunları yüksek fiyatlara Avrupa’ya ihraç ediyor. Keza Fransa Rokfor Peynirini, İtalya Parmesan ve Burrata Peynirini, İsviçre de peynir ve peynir fondülerini tüm Dünya’ya pazarlamakta. Ülkemizde müthiş lezzetler olmasına rağmen, bunları pazarlayamıyor, markalaşmıyoruz.
Ülke olarak, bölge olarak hangi lezzetlere sahibiz, bu lezzetlerin tarifleri nelerdir, bunları nasıl ticarileştirebilir, geleneksel lezzetlerimizi sonraki kuşaklara aktarabiliriz? İşte bunlar için “coğrafi işaret” çalışmaları çok önemlidir. Bölgemizde, coğrafi işaretlerle ilgili de çok değerli çalışmalar yapılıyor. Endemik bitkilerimiz var, Defne gibi değerli bir bitkiye sahibiz. Sabunu yapılabilir, kokusu, yağı… Birçok alanda kullanılabilir. Bizim, tüm bölge olarak, Defne bitkisinin adeta etinden sütünden faydalanmamız, bunu her yere ihraç etmemiz lazım.
Mustafa Kemal, “Üreten köylü, milletin efendisidir” demiştir. Tarım ve hayvancılıkta ileri teknoloji kullanımını yaygınlaştırır, tüm kesimler el ele verir, kalıcı çağdaş reform hareketlerine geçiş yapabilirsek, ülkemizi çok başka bir noktaya hep birlikte taşıyabiliriz.
Av. Bekir Atahan