Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Saint Simon Manastırı’ndan

Tarihi Kurtuluş Caddesi’ne Kişiyi

Tarihi Kurtuluş Caddesi’ne

Kişiyi dış dünyadan soyutlayarak farklı alanlara yönlendiren sanal gerçeklik, son dönemde, özellikle turizm alanında oldukça popüler bir noktada. Dün’ü bugünde canlandıran bu teknolojiyi, Antakya özelinde Hatay’da kullanıyor muyuz? Peki, kullanır mıyız?

Sanal gerçeklik gözlüğünü, reklamlardan da olsa, çoğu kişi görmüş veya inceleme şansı bulmuş olabilir. Günümüzde artık ulaşılması çok kolay olan bu gözlükler, gözlüğü takan kişiyi dünyadan soyutlamayı başarıyor. Sanal gerçeklik gözlüğü, kendi ekranında yer alan görüntülerin gerçek olduğu hissini oluşturuyor. Gözlüğü takan kişi; sağa, sola, aşağı, yukarı hareketlerle, sanal dünyada ilerliyor ve karşısına çıkan görüntülere de gerçekmiş gibi tepkiler veriyor.
-NE YAPMALI?-
Antakya’dan Defne’ye, Payas’tan Samandağ’a, oldukça zengin bir kültürel ve tarihi mirasın üzerinde oturan Hatay coğrafyası “bu başlıkta ne kadar duruyor ya da ne yapmalı” kısmında duran bir turizmci devam etsin, olması gerekene…
“İfade ettiğiniz şey, oldukça ileri bir teknoloji ve farklı alanlarda zaten kullanılıyor. Hayal kurmak, sınırsızlık katıyor insana ama… Gerçeğimiz oldukça net. Zira bizler, daha var olan arkeoloji müzemizde sesli rehber sistemini dahi oturtamadık. Ama eldeki ile ne yapılabilir kısmında biraz ilerlersek, daha pratik bir örnekleme de yapabiliriz. Mesela bu sanal gözlükleri bir kenara bırakın, ama ‘sanal yeniden yapılandırma’ sistemini hayata geçirelim. Mesela, ‘dünyanın ışıklandırılmış ilk caddesi’ dediğimiz Kurtuluş Caddesi için bir görsel sunum hazırlayalım. Orada, eski Roma’nın görkemli şehrini ve ışıklandırılmış caddenin o dönemki halini ortaya koyalım. İnsanlar, bu caddeye geldiklerinde, ‘bir zamanlar…’ diye başlayan bir hikâyenin içinde bulsunlar kendilerini. Ya da benzer bir şeyi Saint Simon Manastırı için düşünün. Oraya gidenler, yıkıntı bir manastır görüyor. Karmakarışık bir halde bırakılmış, tarihi bir alanla karşılaşıyor. Peki, kafasında nasıl bir hikâye yaratıyor? Onca yıkıntı içinde ilerlerken, nasıl bir yapılandırma ile orayı kafasında şekillendiriyor? Bence, birçoğu geliyor, bakıyor ve gidiyor… Peki, bizler neden onlara bir şeyler vermiyoruz.
‘Sanal Yeniden Yapılandırma’ dediğimiz şey biraz da bu. Manastır için gelenlere, bu yolla, her adımlarında bir görsel sunmak çok da zor değil. Bu, sahip olduğunuzun zengin hikâyesi adına da önemli.”
-Tamer Yazar-