Hatay Tabip Odası ile Hatay SES şube yönetimleri ortak açıklamasında, Türkiye’de erken ve hızlı yeniden açılmanın sonuçlarının olumsuzluklarına dikkat çekti
Hatay Tabip Odası ile Hatay SES şube yönetimleri yaptıkları ortak açıklamada, Türkiye’de erken ve hızlı yeniden açılmanın sonuçlarının olumsuzluklarına dikkat çekti,
salgının ilerlediğine, vakaların arttığına vurgu yaptı.
Hatay SES Şubesi Eş Başkanı Meryem Avcı’nın okuduğu ortak açıklamada, koronavirüs salgınının yaşamın tüm alanlarını olumsuz etkilemeye ve can almaya devam ettiği, salgının başlangıcında alınan önlemler dünyada kademeli olarak kaldırılırken, Türkiye’de erken ve hızlı yeniden açılmanın sonuçları ile karşı karşıya olunduğunu söyledi. İlimizde de son haftalarda test pozitif hasta sayısında ve yoğun bakımda takip edilen hasta sayısında ciddi bir artış olduğu bilgisini veren Avcı, vakaların durumuna ilişkin alanda çalışan sağlık emekçilerinden edindikleri bilgilerin resmi kurumların açıkladığı rakamların çok ötesinde olduğunu savundu.
Salgının ilk gününden beri bilimsel yaklaşımlarla oluşturdukları taleplerini, değerlendirmelerini ve uyarılarını yetkililerle paylaştıklarını ve bunların sağlanması için alanlarda mücadele ettiklerini söyleyen avcı, ancak yoğun mücadelelerine, sağlık emekçilerinin tüm çabalarına rağmen sendikalarını, tabip odasının, meslek örgütlerinin ve bilim insanlarının tüm uyarılarına kulak tıkanarak sürdürülen/ aslında sürdürülemediğini belirttiği salgın yönetiminin bugün vakalarda karşı karşıya olunan artışın sorumlusu olduğunu ifade etti.
Vakaların evde takibi sıkıntılı …
Salgındaki vaka artışlarının yanı sıra sağlık hizmetlerinin uygulanmasında da birçok eksiklik yaşandığını belirten Avcı, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Covid tanısı alan hastaların yatarak tedavisine ilişkin süreç değiştirilmiştir. Hastaneye yatış sadece solunum desteği ihtiyacı olduğunda yapılmakta, onun dışında hastalar evlerine gönderilerek ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Hastane yatış kriterlerindeki değişikliğin önemli bir nedeninin yoğun bakım yataklarındaki doluluk oranlarının çok yükselmesi ve yatışı azaltarak hastanelerde yatak doluluk oranlarını düşük göstermek istenmesidir. Bilimsel yöntemler ve tedavi süreçleri neyi gerektiriyorsa ona uygun bir düzenleme yapılmalı ve siyasi ihtiyaca göre algoritma belirlenmemelidir. Pozitif tanılı hastaların kendi imkanları ile evlerine gitmeleri ve evde tedaviye geçmeleri beklenmektedir. Hastaların bir çoğu toplu taşıma kullanmakta bu da virus bulaşı için çok ciddi bir risk oluşturmaktadır. Pozitif tanılılar eve gönderilip tedavi edilirken, ya da temaslı olup izole olması gerekenler evlere gönderilirken ev koşuları, evde izolenin mümkün olup olmadığı değerlendirilmemekte, mümkün değilse alternatif çözümler sunulmamaktadır. Özellikle yoksul kesimler için kalabalık, fiziki imkanları zayıf evlerin izolenin değil virus bulaşının gerçekleştiği mekanlara dönüştüğü göz önünde bulundurulmak zorundadır. Vakaların evlerde takibinde ve olan takibin de bu hususları gözeten nitelikte bir takip olmasında önemli sorunlar bulunmaktadır.
Tedbirlerde eksiklerde ısrar ediliyor …
Temaslı kişilerin tespiti ve test yapılmasında da ciddi kısıtlılıklar söz konusudur. Temaslı herkese test yapılması gerekirken semptom aranmakta, semptom olduğunda dahi testin yapılmasında gecikmeler olmaktadır. Her bir eksiklik virus bulaşının artması anlamına gelmektedir. Birçok hastaya BT üzerinden tanı konulmaktadır. Ancak birçok ilde filyasyon ekipleri BT’si pozitif olsa da test yapılmamış kişileri pozitif hasta kabul etmemektedir. Bu da gecikme ve eksikliklere neden olmaktadır. Sağlık emekçi sayısındaki eksikliğin neden olduğu sorunlar artık sınırı aşmış durumdadır. Covid servislerinde çalışan emekçilere servis değişikliği sonrası test yapılmamakta, yüksek temaslı sağlık çalışanlarına maske takarak çalışabilecekleri söylenmektedir. Tüm bu tablo içerisinde gerekli ve yeterli tedbirler alınmadığı için salgın boyunca ne yazık ki 52 sağlık emekçisi hayatını kaybetmiştir. Binlercesi enfekte olmaktadır. Hayatını kaybeden her bir sağlık emekçisinden sonra nedenler ve eksiklikler tespit edilip nerede yanlış yaptık denilerek, tekrar can kaybı yaşanmaması için tedbirlerin düzenlenmesi gerekirken ne yazık ki hiç bir kaybımızdan ders çıkartılmamaktadır. Tedbirlerdeki eksiklerde ısrar edilmekte hayatlarımız riske atılmaktadır.
Sağlık emekçilerinin ekonomik ve sosyal hakları gasp edildi …
Salgının başından itibaren sağlık emekçilerine tavandan verileceği iddia edilen döner sermaye ödemelerinde çok ciddi eşitsizlikler, adaletsizlikler ve ödenmeme durumları yaşanmıştır. 1 Haziran sorasında bu eksik ödemeler ise tamamen kaldırılmıştır. Bakan tarafından birinci basamak çalışanlarına ek ödeme verileceği duyurulmasına rağmen Aile Sağlığı Merkezindeki hiçbir sağlık çalışanına bu dönemde ek ödeme yapılmamıştır. Sağlık emekçileri risk altında çalışırken ekonomik ve sosyal hakları da gasp edilmiştir. Pandemi sürecinde yoğun çalışma temposunun yol açtığı fiziksel ve ruhsal yorgunlukların yanı sıra evlerine bile gidememek sağlık çalışanlarını sosyal açıdan da mağdur etmiş olup, tüm yoğun çabalarına rağmen krizin bedelini hem yaşamları hem de ekonomik kayıplarla ödemeye mahkum edilmişlerdir. Enfekte olmaları durumunda Covid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmediğinden hak kayıplarına uğramakta, ücretler kesilmekte ve adeta mağduriyetleri cezaya dönüştürülmektedir Sağlık emekçilerinin bu dönemde yaşadığı maddi kayıpların giderilmesi gerekmektedir.” Mehmet ÖZGÜN