Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan: ,“Türk toplumunun yüzde 87’si, Suriyelilerin kalıcı olduğuna inanıyor. Dolayısıyla bütün rahatsızlığına rağmen, toplum, kendisini bu kalıcılığa alıştırıyor. Bu zorunlu birlikteliğin, bir gerçeklik olarak devam edeceğini düşünüyor” dedi.
Koronavirüs öncesinde ülkenin en önemli gündem maddesi olan Suriyeli sığınmacılar, pandemi ile beraber unutuldular. Ancak bu dönemin en sancılı sürecini yaşayan kesimlerden biri de onlar oldu. Temmuz itibariyle 434 bin 962 Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Hatay da bu zorlu sürecin illeri arasında yer aldı.
-ZORLUK ARTTI!-
Bu süreçte, küçücük evlerde bazen birkaç aile kalan mültecilerin kendilerini salgından koruma konusunda da sıkıntı yaşadığını vurgulayan Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği’nin Başkanı Muhammed Salih Ali, ekonomik nedenlerle, temizlik ve hijyen malzemelerine erişimde de sorunlar yaşandığını söyledi. Salih, okulların kapanmasıyla birlikte birçok Suriyeli öğrencinin eğitiminin sekteye uğradığını da vurgulayarak, “Bazılarının evinde internet yok, bazılarının televizyonda dersleri izleyecek ortamı yok. Yüz yüze eğitimde anlatılanları anlamakta zorluk çekiyorlardı. Şimdi bu zorluk daha da arttı” dedi.
-GÜNDEMDE YOK!-
Hatay ve diğer kentlerde bulunan sığınmacıların sıkıntılı durumlarına ilişkin sorunların ne iktidar ne de muhalefet kanadında gündeme gelmediğine işaret eden İltica ve Göç Araştırma Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır ise şunları söyledi:
“Pandemiyle birlikte mülteciler konusu birdenbire buharlaştı. Birçok sorunumuzu halının altına süpürdüğümüz gibi, bu sorunu da görmüyoruz. Ne iktidar, ne de muhalefet bu konunun konuşulmasını istiyor. Örneğin CHP’nin Kurultayı
-GERÇEK DIŞI-
Salgın öncesinde, iktidarın da muhalefetin de farklı yöntemlerle olsa da “Suriyelileri geri göndereceğiz” söyleminde buluştuğunu kaydeden Çorabatır, “Suriyelilere karşı, ırkçılığa ve nefret söylemine varan kasıtlı ve siyasi söylemler gerçek dışı olmalarına rağmen, toplumda bir karşılık buldu. Pandemide, hiçbir siyasi partinin bu insanları gündeme getirmemesinde sanırım bu faktör etkili oldu” diye konuştu.
Salgın sırasında mültecilerin geçinme, barınma, beslenme, eğitim gibi birçok konuda ciddi zorluklar yaşadığını da vurgulayan Çorabatır, buna karşılık hem merkezi hükümetin hem de yerel yönetimlerin mültecilere yönelik ciddi bir destekte bulunmadığını belirtti.
“Maske yardımı alamıyorlar, ama bazı illerde sokakta maske takmadıkları için ceza alabiliyorlar. Zaten o cezayı ödeyecek parası olsa, maske alacak” diyen Çorabatır, salgın sırasında kayıt dışı göçmenlerin, sınır dışı edilme korkusuyla hastanelere başvurmaktan çekindiğini de sözlerine ekledi.
Hatay’ı da içine alan ‘sığınmacı’ araştırmaları ile tanınan Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan ise mülteciler konusunun ülke gündeminin arkasında kalmasının hayatın normalleşmesiyle ilgili bir sinyal olabileceğini söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Erdoğan, “Türk toplumunun yüzde 87’si, Suriyelilerin kalıcı olduğuna inanıyor. Dolayısıyla bütün rahatsızlığına rağmen, toplum, kendisini bu kalıcılığa alıştırıyor. Bu zorunlu birlikteliğin, bir gerçeklik olarak devam edeceğini düşünüyor” dedi.
Erdoğan “Mültecilerin Covid dönemindeki en büyük sıkıntısı, işlerini kaybetmek ve işlerin kısıtlanması oldu. Bu, onların günlük hayatlarını sürdürmesini zorlaştırdı. Herkes zorluk çekiyor, ama her yerde olduğu gibi bizde de mülteciler ekstra zorluk çekiyor” diye konuştu. -Tamer Yazar-