Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sallanan Parçalar

Sorumluluk Kimin? 2017 senesinden

Sorumluluk Kimin?

2017 senesinden bugüne tartışması da ‘ne olacağına dair karmaşası’ da devam eden Vakıf İşhanı’nda, esnafın ve vatandaşın talebi üzerine tenteler geriye alınsa da, şimdi de sorun ‘bina güvenliği’, belli noktalardan sarkan parçalar! Peki, kaderine terk edilen binanın güvenliğinden kim sorumlu? Vakıflar mı ilgili belediyeler mi?

Yıkım tartışmalarına ve ardından ne olacağı konusundaki çözüm önerilerine şu ana dek birçok kurum katılım gösterdi. Hatay Büyükşehir Belediye Yönetimi, söz konusu alanın ‘yeşil alan’ olarak düzenlenmesi yönünde bir tavır sergilerken, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından da aynı yönde bir adım atıldı. Hatta Oda Başkanı Hikmet Çinçin, kentin ‘yeşil alan’ talebinin temelinde yatan gerçeğe işaret ederken, “Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olduğum günden beri çevre konusunda sizlerle birçok yazı paylaştım. Bu yazıları yazarken, ‘Bu paylaşımım şu kişiyi kızdırır mı’ Bu yazım şu kişiyi incitir mi? gibi suya sabuna karışmayan bir yapıda asla olmadım. Bu konuda bazı kısır çevreler tarafından eleştirilirken, toplumun büyük bölümünden destek görmek ve yalnız olmadığımı bilmek beni her zaman sevindirdi” ifadelerine yer verdi ve konuya dair duruşunu netleştirdi. Hatay Gönüllüler Konseyi ise yaşananları bir imza kampanyası ile sokağın nabzı noktasına taşıdı. Hatta bu konuda, “herkese, çevresinde görmek istediği değişimi gerçekleştirebilmesi için olanak sağlayan ve küresel bağlamda dünyanın en büyük imza kampanyası projesi” olarak kabul edilen ‘change.org’ üzerinden bir de imza kampanyası düzenlendi, Vakıflar’a yönelik çağrı bir kez daha yinelendi.
-1683 İMZA-
İmza sahiplerinin şu ana kadar 1683 kişiye ulaşabildikleri kampanyanın mesajında ise şu ifadeler yer aldı:
“Modern bir kent olmanın altın kuralı, şehrin yeşil alanlarının korunması ve artırılması ilkesinden geçmektedir. Avrupa’da orta sınıf şehirlere baktığımızda, hatta ve hatta ülkemizde bazı şehirleri incelediğimizde, Hatay’ın ve özellikle Antakya’nın ne kadar yeşil alan fukarası bir şehir olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Şehirlerde artan nüfus, insanların enerji ve temiz hava alacakları yeşil alanların yokluğu, çocuklarımızın cep telefonu ve bilgisayar bağımlısı birer birey olarak yetişmelerine sebep olmaktadır.
Değerli Antakyalı hemşehrilerimiz… Geçtiğimiz günlerde Hatay Büyükşehir Belediyesi Meclis toplantısında, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Doç. Dr. Lütfü Savaş, Antakya Atatürk Caddesi’nde yeni yıkılan Büyük Antakya Oteli’nin yerinin ve Saray Caddesi girişindeki Vakıflara ait Mehmet Şah Vakıf İşhanı’nın halka açık ‘yeşil alan’ olarak bırakılması hususunda fikirlerini beyan etmişlerdir. Bunun yanında, şehrin dinamikleri için oldukça önemli bir role sahip olan Antakya Ticaret ve Sanayi Odası da bu fikirden yanadır ve bu kampanyayı düzenleme gereği duyulmuştur.
Daha yeşil, daha medeni, daha güzel bir Antakya için, yıkılan Büyük Antakya Oteli’nin ve yıkılmakta olan Mehmet Şah Vakıf İşhanı’nın bulundukları alanların yeşil alan olarak tasarlanması ve halkımızın hizmetine sunulması gerekmektedir.”
-BUGÜN!-
Tartışmaların ve mevcut sorguların orta yerinde ‘ne olacağını’ bekleyen İşhanı, kurumların derin bir sessizlik içinde bekledikleri bir dönemde, adeta kaderine teslim edilmiş durumda, ki bu da ciddi şikayetleri ve eleştirileri beraberinde getiriyor. Zira binayı çevreleyen tentelerin geriye alınmasıyla beraber, ‘yıkım sürecinin’ ertelendiği mesajı ilk elden verilmiş durumda. Bu ise oldukça bakımsız ve tehlike içeren ‘terk edilmiş haldeki’ yapıyı, kent merkezinin orta yerinde ‘kontrolsüz’ ve ‘denetimsiz’ bir hale getiriyor.
Her gün yanı başından yüzlerce insanın geçtiği Vakıf İşhanı’nda, tahliye süreci ve bakımsızlıkla beraber, bazı parçaların sallanır vaziyette olması dikkat çekiyor. Bu ise olası bir kazaya davetiye çıkartıyor. Sözlenenler mi?
U.B. > Antep üzerinden geldik. İlk kez ziyaret ediyorum. Ama yemeklerinize bayıldım. Tatlılarınız, eski evleriniz, kültürünüz… Kesinlikle tavsiye edeceğim bir seyahat oldu. Sadece dikkatimi çeken bir şey oldu. Şehrin merkezinde kocaman bir bina var. Niye boş? Açıkçası grup o taraftan geçerken, korktum. Garip bir terk edilmişliği var. Pencereleri, kocaman açılmış gözler gibi! Bence ne yapılacaksa, bir an önce yapılsın. Çünkü oldukça kötü ve çirkin bir görüntü sunuyor misafirler için. Tabi sizler için de. Biz yarın dönüyoruz, ama sizler bu çirkin görsellikle yaşamaya devam edeceksiniz.
G.Ç. > Bu kentin eski halini bilen biri olarak tek bir şey söyleyeceğim… Boş verin! Bu haberden bir şey çıkmaz! Sen bana sordun, ben sana söyledim, sen de benim söylediklerimi diğerlerine anlatacaksın. Sonra? Bu binaya gelinceye kadar… Güzel bir şey kalmış mı şu kentte? En basitini sana söyleyeyim mi? Ulus Meydanı’nda güzelim iki büyük ağacı kestiler. Niye? Dükkanların önü açılsın diye! Sonra ne oldu? Turizm Danışma Ofisi diye bir şey kondurdular eski müze binasının oraya! Ardından, bir ağacın koca dallarını kestiler! Niye? Prefabrik yapılarını rahatsız ediyormuş! Çok mu zordu, o yapıyı birkaç metre kaydırmak? Yok! Ağaç kesmek daha kolay! O yüzden, bu koca binaya bakıp da, ‘ne olacak?’ diye düşünmeyin! Birileri senin yerine de, benim yerime de düşünüp duruyor zaten. Bize bir şey sordukları yok.
H.F. > Aylardır kimsenin bu konuda bir şey dediğini duymadım. Garip memleketiz zaten! Bir anda herkes ayağa kalkar, tozu dumana katar, ardından da bir şey yokmuş gibi herkes yerine oturur. Şimdi ‘hiçbir şey yokmuş gibi’ herkes kendi köşesinde. Şu binaya bakın. Pencerelerinden parçalar sallanıyor. Yaşlısı, çocuğu yanı başından geçiyor. Peki, bu bakımsız binanın bu halini kim soruyor, sorguluyor? Hiç kimse! Dönem ‘şov’ dönemi evladım! Rüzgar eserken yelkenler açılıyor… Rüzgar diniyor, yelkenler de iniyor! Ama hayat durmuyor. Bizden de bu kentten de eksiltmeye devam ediyor.
-ÖNLEM ALINSIN-
Yapının bazı bölümlerinin yıprandığına işaret edenler, ‘yıkım sürecine’ kadar söz konusu binada ‘düzenleme yapılmasını ve 3 bir tarafı yayalara açık bölgenin ‘güvenli’ hale getirilmesini istiyor. Buna işaret edenlerin çağrısı ilk aşamada Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne, ikinci aşamada Büyükşehir Belediyesi’ne ve finalde de Hatay Valiliği’ne.
Son söz ise bir turizmcinin…
“Şehir merkezleri, kentlerin amiral gemisidir. Turistlerin ilk durak noktasıdır. Durup da etraflarına bakındıkları ve yön tayin ettikleri yerdir. O nedenle de, eldeki madem yıkılamıyor, o zaman giydirmek lazım! Dünyada bunun birçok örneği var. Bir de etrafındaki tenteleri, mesela keyifli bir etkinlikle ‘grafitti sanatçılarına açsak mesela! Ortaya da, bugünkü gibi ‘hayalet bir bina’ değil, ama ‘renklendirilmiş’ bir işgal alanı kalsın, ama bakanlara da keyif versin! Olmaz mı?” -Tamer Yazar-