Çocuklarımızı kirleten ne?
Yaklaşık 25 gün önce, Samandağ sahilinde eşi ve çocuklarıyla birlikte gezinti yaptığı sırada, yol verme meselesinden ötürü tartaklanan ve öldüresiye dövülen Gökhan Çobancı adlı ilçe esnafının cenazesi geçtiğimiz Cuma günü Samandağ’da toprağa verilirken, Samandağ Eğitim Sen’in olayla ilgili yorumunda, “Birbirimize hakaret etmeden, birbirimizi sorgulamadan önce, çocuklarımı kirleten koşulları, bizi bu hale getiren sistemi sorgulamalıyız” değerlendirmesinde bulunuldu.
Samandağ Eğitim Sen’in, ilçede yaşanan ve günlerdir her yönüyle tartışılan Gökhan Çobancı cinayeti ile ilgili “Şiddet ve Biz” başlıklı yorumu şöyle:
“20 gün önce yol verme tartışması sonucu darp edilen Gökhan Çobancı kardeşimiz, yoğun bakımda verdiği hayat mücadelesini kaybetti ve bugün toprağa verildi. Ailesine, sevenlerine başsağlığı diliyoruz. ‘Yaşı kaç olursa olsun’ 17 veya 27! Katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim…’ Rakel Dink!
Hiç bir anne, hiç bir baba, çocuğunun katil olmasını istemez. Samandağ’da yol verme, küfür etme, kız arkadaşı tarafından reddedilme, hakkında dedikodu yapılmasından, arkadaş kurbanı madde bağımlılığından ve benzeri sebeplerden dolayı toprak altına yitirdiğimiz onlarca gencimiz var. İlk yaşlarda model olan, istemeden de olsa anne, baba, öğretmen ve çevre tarafından dayanışma yerine rekabeti, paylaşma yerine bencilliği, eşitlik yerine en üstün olmayı aşılarsak, varacağımız yerin bedelini ağır öderiz ve ödüyoruz.
Eğitim sistemimiz; çocuklarımızı, velileri, hatta öğretmenleri yarış atına çevirdiği süreçte, gençlerimize, öğretimden önce eğitimin şart olduğunu tüm ebeveynlerin ve öğretmenlerin bilmesi gerekmektedir. Bakkala tek başına gitmeği öğretemediğimiz, ayakkabı bağcığını bağlamayı öğretemediğimiz, eve misafir geldiğinde selamlaşmayı öğretemediğimiz çocuklarımıza; kalemini, silgisini kimseyle paylaşmamasını öğrettiğimiz, ilkokul çağında bile çocukları yarışa soktuğumuz ve en üst seviyede olmasını istediğimiz, sadece matematiği iyi olsun istediğimiz, kendisinden ilerde olan arkadaşlarıyla sürekli kıyaslama yaptığımız çocuğumuzun ruhunu darmadağın ettiğimizin, ilerde yaratacağımız tehlikeli potansiyellerin farkında değiliz.
Çevremizdeki, üniversite mezunu da olsa, mal mülk sahiplerinin doymazlığının, zenginliğini ikiye üçe katlamak istemesinin temellerinde de çocukluğunda şekillenen, kodlanan bencil ruhudur. Kapitalist tüketim ruhu, maalesef çocuklarımızda ve gençlerimizde bencilliği, gaddarlığı, inadı, eğilmez dik başlılığı, tahammülsüzlüğü, iletişimsizliği, hoşgörüsüzlüğü yarattığının farkında değiliz. Bunlar yetmezmiş gibi, madde bağımlılığına kurban giden binlerce gencimiz de ayrı bir toplumsal yaramızdır. Kişiler üzerinden değil, devlet- hükümet istese, alacağı önlemlerle çok kısa sürede çözebilecek bir sorundur. Devlet istihbaratının, kimin ne yaptığını, nerede ne içtiğini, ne sattığını bilecek bir güçte olduğunu sanıyoruz.
Yine de sevgili Rakel Dink’in söylediği gibi, pırıl pırıl doğan bu çocuklarımızı kirleten nedir? Birbirimize hakaret etmeden, birbirimizi sorgulamadan önce, çocuklarımızı kirleten koşulları, bizi bu hale getiren sistemi sorgulamalıyız. İşte o zaman kime karşı, neye karşı olmamız gerektiğinin bilinciyle hareket ettiğimizde asıl düşmanı bulmuş oluruz.” -Cemil Yıldız-