Peyzajını yaptık, yaya yolu ekledik, oturma gruplarını yerleştirdik, ama… Eldeki kiri de çöpü de uzaklaştıramadık. Antakya’nın çevre kirliliğine kurban edilen faturasına Asi’yi de ekleyiverdik…
Kentin gerdanındaki taşları ne sıklıkla parlatıyoruz? Peki, elde kaç taş kaldı, biliyor muyuz? Eksilenlerin yerine yenisini koyuyor muyuz? Peki, temizliğini… Onu ne sıklıkla yapıyoruz? Bu soru hepsinden de önemli aslında. Antakya kent merkezine bakan Antakya Belediyesi ve Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne rağmen, eldeki tablonun birikenlerinden sarkan çöpler, önemli.
Bir vatandaşın dediği gibi belki de… “Ben, insan olarak şu manzaraya bakıp utanıyorum. Şu sarmaşıkların haline tek bir kez bakın. Çöpten geçilmiyor. Biraz daha dikkatli baksanız gördüğünüz şey sizi dehşete düşürüyor. Çünkü kocaman fareler cirit atıyor o çöpler arasında. Ne hale geldiğimizin de göstergesi aslında. O yüzden sorduğunuz şey önemli, ama ben başka bir şey sorayım… Yerel idareciler, dışarıdan bir misafirleri geldiği zaman, onların bu manzarayı görmelerinden çekinmiyorlar mı? En çok da… Utanmıyorlar mı?” Tamer Yazar