ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), İngiliz İstihbarat Servisi’yle (MI6) işbirliği yaparak, İran’da petrolü millileştirmek isteyen İran Başbakanı Musaddık’ı 1953 yılında darbeyle devirdi.
1977-1981 yılları arasında ABD Başkanı Carter, Aralık 1977’de İran’ı “Fırtınalı bir denizde istikrar adası” olarak nitelemişti. 1978 Ağustosu’nda, CIA tarafından Beyaz Saray’a verilen raporda, İran’da bir devrim olasılığının bulunmadığı yazılıyordu. Ancak, birkaç hafta sonra sokak gösterileri başladı. İran Şah’ı Rıza Pehlevi, Ocak 1979’da ülkeyi terk ederek Mısır’a gitti.(1)
Paris’te sürgünde bulunan Ayetullah Humeyni, 1 Şubat 1979’da İran’a döndü. Yaşlı bir mollanın iktidarı ele geçirerek İran’ı bir İslam Cumhuriyetine dönüştürebileceğine CIA içinde ihtimal veren yok gibiydi.(2)
***
Humeyni’nin gelişinden 35 yıl sonra, 14 Temmuz 2015’te İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında İran’ın nükleer programı konusunda anlaşma sağlandı.
2016’da Başkan seçilen Trump, Obama’nın yaptığı anlaşmayı elinin tersiyle iterek İran’ı terör ihraç eden düşman ülke ilan etti. Suudi Arabistan başta olmak üzere, Körfez ülkelerinin İran’a karşı bir cephe açmaları konusunda anlaştı. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gereği, İran, Suriye veya Irak’ın durumuna düşürülmeliydi.
28 Aralık 2017’de İran’da işsizlik, pahalılık, yolsuzluk gibi nedenlerle protesto gösterileri başladı. Ekonomik nedenlerle başlayan gösteriler, rejim karşıtı eylemlere dönüştü.
***
Humeyni’nin yönetime el koymasından 43 yıl sonra, Eylül 2022’de İran’da en büyük gösteri hareketleri başladı. Tahran’da, 13 Eylül 2022’de “ahlak polisi” tarafından gözaltına alındıktan sonra, komaya girerek hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini’nin 16 Eylül’de yaşamını yitirmesi üzerine başlayan gösteriler İran’ın birçok büyük kentine yayıldı. Bu eylem dalgası, eski gösterilerden farklı. Bu eylemi kadınlar yönetiyor ve rejime karşı kararlı şekilde hareket ediyorlar. Bu protestolarda sporcular, sanatçılar, iş insanları gibi değişik kesimler eylemcilere destek verdi. Ayrıca, farklı etnik kimlikler de eylemde bir araya geldi. Sokaklarda korkusuzca seslerini duyurmaya çalışan ve polise karşı cesurca mücadele veren kadınlar, tarihe not düşüyorlar.
Şeffaf olmayan, denetlenemeyen, kapalı ve baskıcı bir rejim karşısında bu tür protestolar haklı ve yerinde. Demokratik olmayan yönetimlerin halkına sunduğu bir refah ve huzur yok. Otoriter ve baskıcı rejimler, etnik ve mezhepsel temellere dayalı sistemler, halkın mutluluğundan çok kendi yönetimlerini sürdürmeyi düşünürler.
***
29 Ocak 2023 gecesi İran’da bir İHA üretim merkezi hedef alındı. ABD, saldırıyı İsrail’in yaptığını öne sürdü. İsrail basını, saldırıyı Mossad’ın yaptığını yazdı.(3) Saldırı, 2009’dan 2021’e kadar İran’a yönelik çok sayıda operasyona imza atan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, tekrar iktidarı devralmasıyla birlikte gerçekleştirildi. Bu saldırı, Netanyahu döneminde İsrail-İran arasında olası bir çatışmanın işaret fişeği. CIA Direktörü’nün İsrail’deyken bu saldırının düzenlenmesi de ABD’nin etkisini ortaya koyuyor.
***
ABD’li Orgeneral Wesley Clark 1997-2000 yılları arasında, NATO Avrupa Yüksek Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı (Brüksel) görevini yaptı. 11 Eylül 2001’de, ABD’ye düzenlenen terör saldırısından yaklaşık 10 gün sonra ABD Savunma Bakanlığı’nı (Pentagon) ziyaret eder. Şimdi bu ziyareti kendisinden dinleyelim:
“11 Eylül saldırılarından yaklaşık 10 gün sonra Pentagon’a gittim. Savunma bakanı ve yardımcısı ile görüştüm. Aşağı kata indim. Komutanlardan biri beni çağırdı. ‘Biraz içeri girip benimle konuşmalısınız’, dedi. ‘Siz çok meşgulsünüz’, dedim. ‘Hayır hayır’, dedi. ‘Karar verdik Irak’la savaşa gireceğiz.’ Tarih 20 Eylül gibiydi. ‘Irak’la mı savaş giriyoruz’, dedim. ‘Neden?’ ‘Bilmiyorum, sanırım başka ne yapacaklarını bilmiyorlar’, dedi. ‘Peki Saddam ile El Kaide arasında bir bağlantı mı buldular mı?’, diye sordum. ‘Hayır, hayır bu konuda bir gelişme yok. Sadece Irak’la savaşmaya karar verdiler. Sanırım teröristler konusunda ne yapacağımızı bilmiyoruz, fakat iyi bir orduya sahibiz ve Saddam’ı devirebiliriz’, dedi. Birkaç hafta sonra onu görmeye geri geldim. O sırada Afganistan’ı bombalıyorduk. ‘Hala Irak’la savaşa girecek miyiz’, diye sordum. ‘Ah ondan da beter’, dedi. Masasından bir kâğıt aldı ve Savunma Bakanı’nın ofisini kastederek, ‘bunu üst kattan aldım’, dedi. ‘Bu Irak’tan başlayarak Suriye, Lübnan, Libya, Libya, Somali, Sudan son olarak İran’la bitireceğiz’, dedi. Bu yedi ülkeyi beş yılda nasıl ortadan kaldıracağımızı anlatan bir not.”(4)
Evet, şimdi sıra yedinci ülke İran’da…
***
ABD-İsrail, İran’a karşı üç cephede savaşı planladı. Birinci cephede, İran içinde toplumsal çalkantıları, çatışmayı ve rejime karşı başkaldırıyı hedefleyen sert yaptırımlar. İkinci cephede, İran’da askeri ve ekonomik hedeflerin vurulması. Üçüncü cephede, Suriye’de İran askeri hedeflerinin vurulması ve İran’ın Suriye’deki varlığına son verilmesi.
İsrail ve ABD, İran’la bir savaşın taşlarını döşüyor. İran’ın misilleme hakkını kullanarak, İsrail’e birkaç füze atmasını ABD ve İsrail dört gözle bekliyor. İsrail, böylece dünyayı ayağa kaldıracak ve ABD’yle birlikte İran’ı vurmak için beklediği adımı atacak… Vekalet ve Hibrit savaş, sahnede olacak…
İran, dünyanın dördüncü büyük petrol, ikinci büyük doğalgaz varlığına sahip bir ülke. İran’daki istikrarsızlık, Suriye iç savaşına benzemeyecektir. İran’da yaşanacak iç savaş/savaş 560 kilometre sınırı bulunan Türkiye’yi en az Suriye’de yaşananlar kadar olumsuz etkileyecektir. Suriye, Türkiye için bir BEKA sorunu doğurdu. İran’daki bir iç savaş, bu tehdidi en az ikiye katlar.
Kaynakça:
(3) https://www.milliyet.com.tr/dunya/abdli-yetkili-sizdirdi-israilden-itiraf-geldi-irani-mossad-vurdu-6895890 (Erişim, 31 Ocak 2023, 11.10).
(4) https://twitter.com/i/status/1530968055404175362 (Erişim, 4 Haziran 2022).
YORUMLAR